Hakan ŞANLITÜRK Seçimler için geri sayım başladı sayılır. Doğal olarak en fazla merak edilen konu adaylar. Hem Cumhur'da hem de Millet'de 'kim aday olacak?' sorusunun yanı...

Hakan ŞANLITÜRK Seçimler için geri sayım başladı sayılır. Doğal olarak en fazla merak edilen konu adaylar. Hem Cumhur'da hem de Millet'de 'kim aday olacak?' sorusunun yanıtı aranıyor. Cumhur İttifakında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden aday olmaması ihtimaller arasında. Bunun nedeninin sağlık sorunları olduğu öne sürülüyor. Erdoğan'ın kenara çekilmesi durumunda aday olacak kişiyi belirleyecek olan da kendisi. Bu noktada İHA, SİHA atılımında büyük payı olan, damat Selçuk Bayraktar'ın ismi gündeme getiriliyor. Bayraktar takdiri hak eden bir delikanlı lakin benim kanaatime göre siyasete girmesi gerek kendisi gerekse ülke için doğru bir karar olmayacaktır. Millet İttifakı'nda ise işler oldukça karışık. İYİ parti ve CHP adayı birlikte belirleyecekler. Yancı partilerin bunda bir etkisi olmayacak. Meral Hanım Cumhurbaşkanı adayı olmayacağını deklare ederek ismi üzerindeki tartışmaları sonlandırdı. Hem Ekrem İmamoğlu hem de Mansur Yavaş'ın adaylıklarına destekleyeceği mesajıyla CHP içine bombayı bırakmış oldu. Görünen o ki CHP'de aday konusunda ciddi bir savaş var. Kemal Kılıçdaroğlu ihtiras sahibi biri değil. Ama birileri onu doldurup duruyor. Amiyane tabirle 'gaz veriyor.' Kılıçdaroğlu'nun bu tazyiklerden etkilendiğini söylemek de yanlış olmaz. CHP'de Bülent Kuşoğlu isimli Genel Başkan Yardımcısı var. Kendisi DYP'den gelme. Kuşoğlu, yaklaşık 4 ay önce ilçe binası açılışında, “Sayın genel başkanımız, adayımız, Cumhurbaşkanı adayımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun sevgi ve saygılarını iletiyorum" diye bir açıklama yaparak Kılıçdaroğlu'nu aday ilan etti. Tarım Komisyonu toplantısı sırasında konuştuğumuzda Kuşoğlu, Kılıçdaroğlu'nun aday olmadığını söylemenin stratejik olarak partiye zarar vereceğini öne sürerek kendini haklı çıkarmaya çalışıyordu. Kuşoğlu pek sivri bir siyasi figür değil. CHP'nin adayı noktasında sahneye çıkarak tavır koymasını irdelemek lazım. Benim anladığım kadarıyla Kuşoğlu'nu da gazlayanlar var ve bunlar yakınındaki ve yakın görüştüğü çevrelerden isimler. Mesela Kılıçdaroğlu'nu, Gürcan Dağdaş'ın ayağına götürenler kimlerse onlara dikkat etmek gerekiyor. Zira bunların siyasi operasyonlarda mahir oldukları, kişisel gelecekleri için CHP yöneticilerini yönlendirdikleri konuşulanlar arasındadır. Ayrıca FETÖ'nün CHP içinde etkin olduğu iddialarını da anımsamak da yarar var. Bu grubun İmamoğlu'nun önünü kesmek için sıkı çaba içinde olduğunu da ifade edelim. Çünkü İmamoğlu'ndan kendilerine siyasi gelecek çıkmayacağını çok iyi biliyorlar. CHP'de Kılıçdaroğlu'nu bir yana bırakırsak öne çıkan tek isim var o da Ekrem İmamoğlu. İmamoğlu İstanbul seçimlerinde rüştünü ispat etti. AKP'nin çeyrek yüzyıllık kalesine kendi bayrağını dikti. "AKP'yi yenerim" algısının Türkiye'ye yayılmasının mimarı oldu. Belediye Başkanlığı sürecini de başarılı götürüyor. Cumhurbaşkanı adayı olması halinde seçimi kazanması çok güçlü ihtimal. Kaybetmesi mucize olur. Hatta ben daha ileri giderek "İmamoğlu'nun adaylığı açıklandığı gün seçimin sonucu ilan edilmiş olur" diye iddialı bir öngörüde bulunabilirim. İmamoğlu seçmenin her kesiminden oy alacak bir profil... İktidar cenahından gelen ve İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu'nun arasını açmaya dönük operasyonları düşündüğünüzde bu anlattıklarımın önemini daha iyi algılayabilirsiniz. İktidarda İmamoğlu korkusu tavan yapmış vaziyette. Çünkü gümbür gümbür gelen bir İmamoğlu var ortada... CHP'de konuşulan diğer isim Mansur Yavaş için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Bunun çeşitli nedenleri var. Onların başında da Yavaş'ın AKP ve Külliye ile dirsek teması içinde olduğu iddiası var. Ayrıca Melih Gökçek'in icadı, 'demir kubbe' diye bilinen Armada'nın karşısındaki yapıya ruhsat vermesi ve tıraşlanması kararlaştırılan TOGO kulelerini kurtarmak için Çevre Bakanlığı'na yazılı başvuruda bulunduğunun ortaya çıkması gibi skandal adımlarını düşündüğünüzde Yavaş'ın kendisine verilen oylara 'ihanet ettiği' fikrine kapılabilirsiniz. Ne gariptir ki, Mansur Yavaş'ın bir dediğini iki etmediği isimlerin başında Bülent Kuşoğlu gelmektedir. Başkent'te konuşulanlar arasında İş Bankası Eski Genel Müdürü Ersin Özince'nin adaylığı da var. İddialara göre Cumhur ve Millet İttifaklarının Özince'yi ortak aday olarak sahneye çıkarma olasılığı var. Akla pek yatkın gelmese de kulislerde böyle bir gündem de bulunuyor. İkinci bir 'İnce' vakası düşük ihtimal olsa da var... Türk milletinin hak hukukunu koruyacak, değerleriyle uğraşmayacak, kazanımlarını bir gecede yok etmeyecek dürüst yöneticilere fazlasıyla gereksinimi bulunuyor... Tecrübe ile öğrendik ki, ekonomik kaos, siyasi kaosu da beraberinde getiriyor. Böyle problemli atmosferlerde olağan dışı senaryoların gerçekleşme ihtimali artar. Türkiye'nin demokratik bir seçime ve bu seçim sonunda çıkacak iradeyle yönetilmeye ihtiyacı var.