Hakan Fidan dün Şam’a gitti. Görüntüler de açıklamalar da Türkiye açısından oldukça pozitifti. Kasyun Dağı’ndaki çay muhabbeti de dikkat çekiciydi.
Hakan Şanlıtürk
Fidan’ın Şam ziyareti ve Ahmet Eş Şara ile sergilediği dostluk tablosu bazı adreslerde karın ağrısına yol açmışa benziyor. İran, muhaliflerin devrim yaparak Esad’ı devirmesinden sonra Suriye’de irtifa kaybetmişti. Bu sıralar bazı ipuçları Molla rejiminin rahatsızlığını ele veriyor.
Mesela, İrna Haber Ajansı’na baktım. Son kontrolüm bu sabaha karşı 03.30’du. Hakan Fidan’ın Şam temaslarıyla ilgili bir haber göremedim. İrna’nın haber yapması çok önemli değil. Lakin, İran cenahındaki kırgınlığı belki de kızgınlığı ifade etmesi açısından önemli.
Türkiye hazımsızlığının başka bir örneğinde de TRT söz konusu. TRT World, TRT Arapça, TRT Rusça, TRT Almanca, TRT Fransızca, TRT Balkan, TRT Afrika ve TRT İspanyolca haber platformları yayındaydı. Bunlara TRT Farsça dijital haber platformu da eklendi.
‘Ne var bunda?’ diyebilirsiniz.
Bir şey var! O şey; bu adımın İran’da tepkilere neden olması.
Düşünün! Farsça yayının başlamasının üzerinden daha bir hafta bile geçmedi. TRT’nin beş günlük Farsça yayını komşuda rahatsızlık yaratmış. Özellikle İran medyasından bazı isimler ‘Neden ruhsat verdiniz?’ diye tepki göstermiş. 'TRT’nin son zamanlarda İran karşıtı yayın yaptığı’ gerekçesine sığınmışlar. İranlı yetkililer de, TRT Farsça için ruhsat vermediklerini açıklamışlar.
İran, yediği golü çıkarmak için Suriye sahasından elini çekmeyecek. Bunu nereden anlıyoruz? Humeyni'nin doğum yıldönümü töreninde konuşan Dini Lider Hamaney’in sözlerinden…
Şöyle diyor:
“Suriye’de onurlu ve güçlü bir neslin ortaya çıkacağını düşünüyorum. Suriyeli gençler için kaybedecek bir şey yok. Üniversiteleri, okulları, evleri, sokakları ve hayatları güvende değil. Ne yapabilirler? Bu güvensizlik ortamını planlayanlara ve uygulayanlara karşı kararlı bir şekilde duracaklar ve Allah’ın izniyle galip gelecekler.”
Bu sözlerin anlamı “Ben Suriye’de yeni varyasyonlara soyunacağım” demektir.
Halbuki, böyle şeylerle uğraşmak yerine; kılık, kıyafete bu çağda olmayacak yasaklar getirmeseler, köle zihniyetli yönetimlerini revize etseler, komşularına dostça yaklaşsalar, yönetimlerini demokratikleştirseler daha huzurlu bir ülke olabilirler.