Orta Doğu her zaman kaynayan kazan. Hile, hurda, hak yeme, kan emme, vatandaş ezme, sömürme eksik olmadı o topraklarda.
Hakan Şanlıtürk
“Orta Doğu’da kaç tane gerçek devlet var?” sorusuna verilecek yanıt 2’yi geçmez. Zira günümüzde petrol zengini bu coğrafyada ülkelerini yöneten kral, sultan veya diktatörlere verilen görev; ülkelerinin zenginliklerini egemen güçlere peşkeş çekmektir. Bu sayede hem iktidarlarını hem de ceplerini muhafaza ederler. Bilimden, demokrasiden uzak, ideoloji, din ve mezhep kuşatmasına bilinçli şekilde maruz bırakılan bölge ülkelerinin bu prangayı kırması mümkün görünmemektedir.
Kan ve gözyaşının eksik olmadığı bu coğrafyada yine yangın var. 2011’de başlayan ‘Suriye İç Savaşı’ tekrar alevlendi. HTŞ denen ve terörist grup olarak bilinen militanlar, İdlib’den yola çıkıp Halep’i ele geçirdi. Diğer terörist grup YPG-PKK’da hareketlendi ama SMO tarafından engellendi. Akabinde de kontrol altında tuttuğu Tel Rıfat’tan kovuldu. Esad güçleri HTŞ militanlarını Hama’da durdurmayı başardı.
Suriye sahasında HTŞ’nin yanı sıra IŞİD, El Kaide, El Nusra gibi başka gruplar da var. Prof. Esat Arslan katıldığı televizyon programında 36 grup olduğunu belirtti. Bölgede tek sağlıklı güç; Suriye Milli Ordusu (SMO) olarak göze çarpıyor. Bunda eğitimlerini Türkiye’nin vermesi en etkin faktör…
İlgilileri bilir ki; arkasında istihbarat desteği olmayan hiçbir örgüt ayakta kalamaz. Suriye sahasında yer alan gruplara bu gözle bakmanızda yarar var. ABD, Rusya, İran, İsrail, İngiltere, Fransa Orta Doğu coğrafyasından bağımsız değiller. Örgütler görünen yüz, perde arkasındakiler ise emperyal güçler. İç savaşta ölenlerin sayısı 500 bin civarında. Yaralı ve sakatlar da ayrı.
Suriye’nin bu hale gelmesinde emperyal eller var ama ülkenin başındaki Esad ailesinin haksız, hukuksuz, antidemokratik yönetim tarzının etkisini de unutmamak gerekiyor. Demokrasinin olmadığı ülkelerde maalesef böyle kötü sonlara sık rastlanılıyor. Halkının kaynaklarını sömüren, halkını yoksulluğa mahkum ederken bir avuç zümreyle parayı ve gücü paylaşanların eninde sonunda duvara çarptığı tecrübelerle sabit.
Bunları anlattıktan sonra gelelim Trump’un sözlerine…
Trump, Netenyahu’nun eşiyle yemekte buluştuktan sonra bir açıklama yaptı. Şöyle dedi:
“ABD Başkanlığı görevini gururla üstleneceğim 20 Ocak 2025 tarihinden önce rehineler serbest bırakılmazsa, Orta Doğu cehenneme dönecek ve insanlığa karşı bu zulmü işleyen sorumlular aleyhinde ciddi sonuçları olacak. Sorumlular, Amerika Birleşik Devletleri'nin uzun ve efsanevi tarihi boyunca darbe indirdiği herkesten çok daha şiddetli bir şekilde vurulacak. Rehineleri derhal serbest bırakın...”
Gazze’de dünyanın gözü önünde katliam yapıldı. Lübnan bombalarla vuruldu. Suriye’de çatışmalar tavan yaptı. Orta Doğu zaten kan ve gözyaşı dolu. Yani çoktan beridir cehennemi yaşıyor. “Bundan öte cehennem daha nasıl olacak?” merak etmedim değil. Herhalde Trump'un cehennemi canlı kimsenin bulunmayacağı bir adres!
Derler ki; ‘kızı olan ana babanın sigortası var demektir.’
Demokrasi de ülkelerin sigortasıdır. Siz siz olun demokrasinin kıymetini bilin…
Aksi halde kralların, sultanların, diktatörlerin yönetimindeki manzaralarla karşılaşırsınız… Önce aç bırakırlar sonra da canınızı alırlar…