10-14 Ağustos 1915 günleri, Çanakkale Savaşları'nın en önemli aşamalarından birini oluşturur. Bu tarihler, Anafartalar Zaferi günleridir.
Şener Mete
Çanakkale Savaşları'yla ilgili üç tören düzenlenmektedir. 18 Mart Deniz Zaferi ve 24-25 Nisan Kara Savaşlarını anma töreni dışındaki üçüncü törenler 10 veya 11 Ağustos günü yapılır. 10-14 Ağustos günlerindeki Anafartalar Savaşlarının ve Anafartalar Zaferinin yıldönümündeki törenler, çoğunlukla haber amaçlı olarak izlenmiştir. Bu törenler genellikle Çanakkale’deki mülki ve askeri protokolün katılımıyla yapılmaktadır. Saygı duruşu ve saygı atışından sonra İstiklal Marşı söylenir, günün anlam ve önemini belirten konuşmaları Anafartalar Zaferinin canlandırma gösterisi izler ve bando konseriyle tören son bulur.
2005 yılında, Anafartalar Zaferi’ni kutlama töreninin de TRT’den canlı olarak yayınlanmasına karar vermiştik. Conkbayırı’ndaki tören alanının küçüklüğünden dolayı canlı yayın masası kurulamamasına rağmen, töreni bir tümseğin üstünden ve uzaktan anlatmıştım. 2006 yılında da aynı şekilde yayına başladık. Tören alanının altındaki ağaçlık alanda birçok kişi bulunuyordu. İstiklal Marşının bitiminde bir komutan kürsüde konuşurken, ağaçlık alandan hoparlörle Kur’an-ı Kerim okunmaya başlandı. Görevli bir iki subay alana giderek resmî tören yapıldığını ve konuşmaların duyulamadığını belirterek hoparlörün sesinin kısılmasını istedi. Alt tarafta ilahiler okunurken biz yayında her şey normal seyrinde gidiyormuş gibi anonsumuzu yapıyorduk. Aşağıdaki alanda yüksek sesle dua edilmeye başlandığı sırada, tören alanında savaş canlandırması yapılıyordu. Ne yazık ki sesler birbirine karıştığı için biz yayınımızı erken bitirmek durumunda kaldık. Aslında yapılan, resmen töreni provoke etmek idi. 100 yıl önce şehit düşenlerin, orada ilahi söyleyenlerin hiç umurunda olmadığından eminim. Çünkü o toplantılarda, Çanakkale ile ilgili yaşanmış kahramanlıklardan ziyade Çanakkale Menkıbeleri adlı kitapta yer alan, hayal ürünü hikâyeler anlatıldığını biliyorum. Bu olaydan sonra 2007 yılında Anafartalar Savaşı anma töreni televizyondan canlı olarak verilmedi ve tekrar haber amaçlı izlenmeye devam edildi. Sanıyorum son 5-6 yıldır TRT Avaz kanalı töreni canlı olarak yayınlıyor.
Birinci Dünya Savaşı ve Türkiye adlı bir radyo belgeseli hazırlıyordum ve Conkbayırı’na ilk kez 1986 yılında gitmiştim. Çanakkale Valisi Erdinç Büyükakalın, programım için öncelikle Sırrı Çakmak ile görüşmemi önerdi. Sırrı Bey, Türkiye'nin Mustafa Kemal Atatürk'ten sonraki ikinci ve son mareşali Fevzi Çakmak’ın hem yeğeni hem damadı idi. Kendisinden epeyce bilgi aldım ve Çanakkale savaş alanlarını birlikte dolaştık. Sırrı Bey, beni son olarak Conkbayırı’na çıkardı ve kimliği belli olan üç şehit kabrinden birinin başına götürdü. Kabrin taşında Üsteğmen Mehmed Nazif (Çakmak) 1889- 8.8.1915 yazıyordu. Bu kabirdeki şehit, Kurtuluş Savaşında ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren 23 yıl boyunca Genelkurmay Başkanlığı yapan Fevzi Çakmak’ın kardeşiydi. Ön safta bombalarla düşmana saldırırken şehit olmuştu. O tarihte 5. Kolordu komutanı olarak Anafartalar cephesinde bulunan Fevzi Çakmak’a Mustafa Kemal, yazdığı mektupta şöyle diyordu: “Sizi acılara düşüreceği tabii olan biraderinizin şehadeti haberi, bendenizi cidden müteessir ve giryan eylemiştir. Merhum şehid-i mağfur biraderiniz 26.5.331’de (8 Ağustos 1915) millet ve memleketin hayat ve memat noktası olan Conkbayırı’nda düşmana atılan safların ilerisindeydi. Teessüratınıza bütün saffet ve kalpten samimiyetimle iştirak eder ve Cenab-ı Hakk’a zatıâlilerine ve kederli ailenize iyilik ve sabır ihsan buyurması için niyaz eder, sevgi ve dostluğumu arz ederim efendim.” Üsteğmen Nazif Çakmak’ın şehit olduğu, Fevzi Çakmak’ın görev yaptığı cephede, Mustafa Kemal de bulunuyordu.
Mustafa Kemal’in Yarbay olarak katılıp büyük başarılar elde ettiği dönem, 25 Nisan’da başlayıp Ağustos sonuna kadar bütün hızıyla devam eden kara savaşlarıdır. TRT’nin Conkbayırı’ndan yaptığı canlı yayında Anafartalar Zaferine kadar gelinen safahatı şu cümlelerle anlatıyorduk: “25 Nisan 1915 günü, vakit ikindiye yaklaşırken, ilk çıkarma tümeninin sahile çıkışı da tamamlanmıştı. Ne var ki, 27. Alay ve 57. Alayın yaptığı karşı saldırı ile süngü hücumları sonucu Anzaklar çok sayıda kayıp vermiş ve sahile çekilmişler, kritik ve endişeli anlar yaşamaktaydılar. Gene de gün batarken, Anzak Kolordusu’nun sahile çıkan tümeni, Arıburnu’nun sarp yamaç ve tepelerinde yerleşme olanağı bulur. Bu tarihten başlayarak harekât, 1915’in Ağustos ayına kadar dört ay boyunca, Conkbayırı – Kocaçimentepe - Kabatepe bölgelerinde, karşılıklı saldırı ve özellikle gece yapılan süngü hücumlarıyla, yakın boğuşmalar şeklinde ve çok kanlı çarpışmalarla geçecektir.”
İngiliz ve Avustralya ordusu, 6-7 Ağustos 1915 gecesi Suvla Körfezinden 85.000 kişilik kuvvetle Çanakkale’deki son çıkarmasını yaptı. Bu son amfibi çıkarmalarla Arıburnu’ndaki Kocaçimen tepeyi almak istedilerse de; bu kuvvet, karşı taarruza geçen Mustafa Kemal’in birlikleri tarafından geri püskürtüldü. Çanakkale’nin en ağır kayıpları, bu muharebelerde verildi. 2 gün içinde müttefiklerin kaybı 25.000, Türk tarafının kaybı ise 20.000 idi.
Arıburnu'nda görev yapan 27. Alayın yardımına koşan birliklerimizin bazıları dağılınca, savaş ortalarında takviye edilen 57. Alay daha geniş bir araziye yayılmak mecburiyetinde kaldı; dolayısıyla yoğunluğu azaldı. Kumandanı Kurmay Yarbay Hüseyin Avni karargâha düşen bir top mermisiyle şehit oldu. Kumandayı ele alan Kurmay Binbaşı Yusuf Ziya da şehit olunca alay müftüsü Hasan Fehmi kumandan oldu; o da şehit düştü. Kumandanları şehit düşen birlikler Arıburnu sırtlarında düşmanı durdurmak için canla başla savaşıyorlardı. Bombalarla düşmana saldıran Nazif Çakmak (Fevzi Çakmak'ın kardeşi) şehit düşerken, ardından gelen 57. Alay'ın 6. Bölüğü ile Anzak Kolordusu'nun bir bölüğü süngü ve dipçiklerle birbirlerine girdiler.
İngiliz Tuğgeneral Aspinall Oglander’in yazdığı “İngilizlerin Gelibolu Seferinin Resmi Tarihi” adlı kitapta şöyle denilmektedir: “Çanakkale ve Gelibolu harekâtının sonu gelmişti. 9-10 Ağustos Muharebeleri İngilizler için sonun başlangıcı oldu. Dünya tarihinde çok nadir görülen safahatı ise tarihe bir Mustafa Kemal armağan etmekle ayrı anlamlar kazanacaktı. Bir gün önce Türk karşı taarruzunu çok iyi yöneten Miralay Mustafa Kemal, aynı günün akşamında bizzat yaptığı keşiften sonra planını hazırlamıştı; Zırhlı Tepe’den altı taburluk bir kuvvetle Conkbayırı’na girmek ve oradan Zakkum Dağı kolundaki İngilizleri çıkarmak. Karşı taarruz planı ‘Miralay’ Mustafa Kemal tarafından kusursuzca hazırlanmıştı. Sabaha karşı 4 sularında başlayan topçu saldırısından sonra 4.45’te süngü hücumuna geçiliyor ve Türk askeri Conkbayırı zirvesine ulaşıyordu. Çiftlik yönüne yapılan saldırılar da zaferle sonuçlanıyordu. Türk askerinin taarruzu sonucu İngiliz birlikleri verdiği büyük kayıplar sonucu Ağıldere yönünde geri çekileceklerdi.”
Anafartalar Gurubu Kumandanı Mustafa Kemal, 9–10 Ağustos 1915’te I. Anafartalar Zaferi’ni kazandı. Bu yüzden ona Anafartalar Kahramanı denildi. Bu zaferi 17 Ağustos Kireçtepe ve 21 Ağustos’ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Türk askeri, bölgedeki direnişiyle I. Dünya Savaşı’nın kaderini değiştirdi, savaşın uzamasına neden oldu. Bu başarılı zafer üzerine yerli ve yabancı basın Mustafa Kemal’den övgü ile söz etti. Dönemin İngiliz Deniz Bakanı Churchill, Mustafa Kemal için; “savaşın kaderini değiştiren adam” diye söz etmiştir. Ama şu telgraf, gerçeği açıklıyor:
"İngiltere Harbiye Bakanlığına,
Niçin geriye çekildiğimizi soruyorsunuz, bütün gerçeği tüm açıklığı ile size bildirmek isterim. Çok cesur muharebe eden, çok iyi sevk ve idare edilen Türk Ordusunun ve Albay Mustafa Kemal gibi dahi bir komutanın karşısında bulunuyoruz. Bunu hiçbir zaman unutmayalım."
General Hamilton
Çanakkale İngiliz Başkomutanı
17 Ağustos 1915