7 Aralık 2024, 61 yıldır baba ve oğul Esad’ların yönettiği BAAS rejiminin Suriye'de sona erdiği gündür.
Şener Mete
BAAS, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan ve bütün Arap ülkelerinin birleşmesini amaçlayan, sosyalist bir partidir. Hizbül Baas el Arabi İştirakiyye adındaki bu parti; Suriye, Irak, Libya, Lübnan, Ürdün, Yemen ve Sudan’da güçlendi,
1960’tan sonra da Mısır ile Suriye birleşerek Birleşik Arap Cumhuriyeti’ni kurdu. Bir süre sonra her iki ülke kendi yoluna gitti. Ancak BAAS rejimi, en uzun süre Irak ve Suriye’de hüküm sürdü. Irak’ta Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra BAAS yalnızca Suriye’de, Hafız Esat’ın oğlu Beşşar Esat yönetiminde devam etti. Anlamı “aslan” olan ve Arapçada “Esed” olarak telaffuz edilen Esat, Türkçedeki ses değişiminin bir sonucudur.
Ekim 2023’te Türkiye, Kuzeydoğu Suriye'de Suriye Demokratik Güçlerini (SDG) hedef alan hava ve kara harekâtı başlattı. Bu harekât, Türk hükûmetinin Kuzeydoğu Suriye'den gelen saldırganlar tarafından, Ankara’da Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yapılan bombalamaya bir yanıt idi. Bu saldırıların, BAAS yönetiminin yardımı olmadan yapılması söz konusu bile olamazdı.
2022 yılının 13 Kasım günü, İstanbul’da İstiklal Cadesi’nde PKK-YPG saldırısının da BAAS’tan bağımsız olması düşünülemezdi. MSB, 19 Kasım 2022’de Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinde bulunan ve teröristlerin üssü olan bölgelere "Pençe-Kılıç Hava Harekatı"nın yapıldığını duyurdu.
Bugün sarayı yağmalanan BAAS lideri Esat, 2021 yılında yapılan Devlet Başkanlığı seçiminde %95’ten fazla oy almıştı.
2020 yılında İdlip’te, Suriye silahlı kuvvetlerini destekleyen Rusya ve İran güçlerinin saldırılarında, Türkiye’nin desteklediği muhalif güçler büyük bir kayba uğradı ve bazı köyler Suriye güçlerinin eline geçti. 2019’dan beri yapılan bu saldırılarda, TSK’ya ait bir gözlem noktası zarar gördü. SDG bu bölgede özerklik ilan etmiş ve Türkiye, Barış Pınarı harekâtını düzenlemişti. Bu önemli harekât sırasında dönemin ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a tehdit dolu bir mektup yazmıştı. Peşinden Türkiye’ye bazı yaptırımlar geldi. Bölgeden 180 bin kişi göç etti. Yaptırımlar bir hafta sonra kaldırıldı. Türkiye ve Rusya’nın devriyelerinin, 10 km’lik alanda görev yapması kararlaştırıldı.
2018 yılının 20 Ocak günü başlayıp 18 Mart’a kadar süren Zeytin Dalı harekâtıyla Türkiye, Afrin'i terörden temizledi. Bu harekât sırasında Kilis’te idim. Kilis merkezinde yemek yediğimiz bir lokantanın bacasından düşen bir bombanın yerde bir çukur açtığını gördüm. O günlerde Afrin’den Kilis yönüne sabaha kadar bomba atılıyordu. Suriye’nin Çobanbey Kasabası’na gittiğimizde, 200 yıl geri gitmiş gibi olmuştuk. En modern yapı, Türk bayrağı altındaki TİKA’ya aitti ve çok sayıda konteyner kurulmuştu. 20 Nisan günü BAAS, göç eden Suriyelilerin mal varlıklarına el koymaya başladı. Afrin’de 6 yıllık PKK/YPG egemenliği ve baskısı da sona ermişti. 2017’de ise Suriye ordusu Afrin’e kimyasal bombalar atmıştı. Bunun üzerine Trump’ın emriyle Amerika Birleşik Devletleri'ne ait USS Ross firkateyninden Humus’taki Şayrat hava üssü Tomahawk füzeleriyle vuruldu. Suudi Arabistan, İsrail, İtalya ve Türkiye, bombardımana destek verdi.
2016 yılında Türkiye, Fırat Kalkanı harekâtını başlattı. 10 Ekim 2015 günü Ankara Garına bombalı saldırı düzenlenmiş, saldırıda 109 kişi hayatını kaybetmişti. Türkiye tarihindeki bu en ağır saldırıyı IŞİD militanlarının düzenlediği ortaya çıktı. Türkiye bunun üzerine IŞİD ve YPG mevzilerini Fırat Kalkanı harekâtıyla yoğun şekilde bombaladı. Harekâtı dünya basını, Türkiye'nin ABD'ye bir mesajı olarak değerlendirdi. Harekât sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait bir tanka IŞİD tarafından roketlerle saldırılmış, üç askerimiz şehit düşmüştü.
Birleşmiş Milletler 2015 yılında, Suriye’deki iç savaşta ölenlerin sayısını 220 bin olarak açıkladı. Rapora göre on binlerce gösterici, hapishanelerde işkence altındaydı.
2014 yılının Temmuz ayında, Fırat Nehri kıyısındaki Deyrizor şehrini kuşatma altına alan IŞİD, üç yıl boyunca kenti elinde tuttu. 2014, Suriye iç savaşının en kanlı yılı oldu. 22 bin 627 kişi öldü. O yıl yapılan Devlet Başkanlığı seçiminde Beşşar Esat, %92 oranında oy aldı.
2013 yılında Hizbullah, Beşar Esad'a sadık Suriye ordusuyla ortak olarak savaştı. Esat, Katar ve Suudi Arabistan’dan bol miktarda silah ve mühimmat satın aldı. Reyhanlı ve Suruç’a IŞİD saldırıları düzenlendi, onlarca kişi hayatını kaybetti. Suriye iç savaşı kanlı ve çetrefilli bir duruma girmişti. Bu arada Esat, ülkesinin %40’ını kontrol edebiliyordu.
Türkiye hükûmeti 30 Mayıs 2012'de Suriyeli diplomatları kovdu, muhalif güçleri Suriye’nin tek temsilcisi olarak kabul etti. O yıl İslam İşbirliği Teşkilatı, Suriye’nin üyeliğini askıya aldı. BAAS rejimi, Terör örgütü YPG/PKK’ya, Aynelarap (Kobani), Afrin ve Haseke'nin Amude ilçesini çatışmadan teslim etti. O yıl, rejim ile muhalifler arasındaki çatışmalar şiddetlendi. Yıl sonunda, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye halkının yalnız olmadığını, Suriye için parlak bir geleceğin uzak olmadığını vurguladı.
15 Mart 2011'de ülkenin güneyindeki Dera ilinde bir grup ilkokul öğrencisi, okul duvarına "Ey doktor şimdi sıra sana geldi" diye yazmıştı. Polis, okuldan kelepçeleyerek götürdüğü çocuklara işkence yapınca, Suriye’de kelebek etkisiyle halk ayaklanması başladı. Beşşar Esed, bir doktor idi. Çocukların duvara yazmasından 13 yıl sonra ailesini Rusya’ya gönderdi, 2 gün sonra da yıkılmış ülkesini, sarayını ve başkentini terk ederek bir uçakla Moskova’ya kaçtı.