Çevreme baktığımda keşke her şey çocuk kalsaydı diye düşünmeden edemiyorum… Bizler büyürken ve boy atarken hiçbir şeyin farkına varmıyor insan… Ama etrafına baktığında da “keşke çocuk kalsaydık” dediğini hissediyorum…
Süreyya Oral
Neden bu kanıya vardığımı anlatmama gerek yok, etrafımıza bakmamız yetiyor… Çevremiz bizim yıllar alan büyüme mücadelemizi çoktan geçmiş ve yaşanacak bir ortam olmaktan çıkmış… Nere de bir küçük yeşil alan varsa, nerede tek veya iki üç katlı bina varsa hepsi bizim büyüme hızımızdan daha hızlı boy atmış… Bazıları boy atmayı bırakmış sırık olmuş… O Ankara’nın en güzide dolaşma yeri olan Kızılay ve çevresi şimdi insanların depo alanı olmuş…
İnsanlar Kızılay’da volta atma yerine adım başı yer alan duraklarda kuyruklar oluşturarak otobüs bekler hale gelmiş… 40 yıl düşünsem bölgenin bu hale geleceği hiç aklıma gelmezdi… Yükselen binalar insanın gökyüzünü göremediği bir ortam olmuş… Bir güzellik ortadan kalkarken çevreye baktığımızda da aynı manzarayı görüyoruz… Yüksek yüksek binalar altında oto parkı olmayan apartmanlar, insanların ne için koşuşturdukları belli olmayan bir manzara ile karşı karşıyayız… Bu yapılanlara hala devam eden inşaatları da katınca şehir içinden çıkılmaz bir hal alıyor…. Kağıt üzerindeki planlara göre yapılanları , bu işi yapanlar hiç mi görmüyor acaba…..
Hiç olmaması gereken yerlere yapılan AVM ler yaşadığımız çarpıklığın en güzel göstergesi… Bir çok yerdeki AVM ler anayoldaki trafiğin de aksamasına neden oluyor…
Yıllardır hiç uğramadığım Balgat’a gittiğimde şoke oldum.. Birkaç tane restoranın bulunduğu semt uçmuş.. Her gün bir lokanta da yemek yemeğe karar verseniz ilk gittiğiniz lokantaya ancak bir yıl sonra sıra gelir… Bu çarpıklıklar, işyeri yoğunluğu, hepsinin devasa tabelaları görsel kirliliğin hangi noktalara geldiğinin göstergesi…
Rabbim bizleri gözlerimizi, ruhumuzu ve psikolojimizi bozan bu tür yapılaşmalardan uzak tutsun…