1990'larda denenip daha sonra rafa kaldırılan "Asgari Kurumlar Vergisi" geri dönüyor. Asgari vergileme, kazanç düşük olsa bile şirketlerin belirli bir oran üzerinden vergi ödemesini zorunlu kılarak "zora dayalı" bir vergi politikası getiriyor.

Mehmet Ali Aktaş

Vergide asgari dönemi…

Ücretin asgarisi, emekli maaşının asgarisi, yok yok hatalı bir değerlendirme yapmış olmayayım; emekli maaşlarında taban uygulaması demek daha doğru olur, zira taban maaş uygulaması ile asgari maaş uygulaması arasında önemli farklılıklar bulunmakta…

Ülkemizde emekli olanların önemli bir bölümünün Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hesaplanan kök maaşlarının taban maaşın altında olduğu bilinmektedir. Buna asgari emekli maaşı demek hatalı olmasa gerek. 

Şimdilerde vergide asgari dönemi başlıyor…

Siz bakmayın başlıyor dediğime kıymetli okurlarım, bir vakitler kısmen denenmiş bir uygulamanın yeniden ve bir anlamda genişletilerek denenmesi denilebilir asgari vergileme konusuna…

Denenmesi ifadesini neden kullanıyorsunuz dediğinizi duyar gibiyim.

Yıl 1992… O dönemde yürürlükte olan Kurumlar Vergisi Kanununda “Asgari Kurumlar Vergisi” yer almakla birlikte yaklaşık iki yıl sonra “Asgari Kurumlar Vergisi” maddesi kanundan çıkarılıyor…

Diyeceksiniz ki 1992 de gerekli görülmüş ve daha sonra da kanun koyucu tarafından kaldırılmış ne var ki bunda…

Takdiri siz kıymetli okurlarıma ait elbette ki…

Yukarıda da ifade ettiğim gibi ilk düzenleme ile şimdiki düzenleme aynı olmayabilir de…

Lakin yeni düzenlemenin madde gerekçesine baktığımda vergi güvenliğinden söz edilmekte…

Ne diyeyim ki… Dilerim bu defa vergi güvenliği sağlanmış olsun…

Saygıdeğer okurlarım,

Kısa bir süre önce vergi kanunlarında, dolayısıyla vergilemede bir dizi değişiklik yapıldı.

Asgari Kurumlar Vergisinin çok uluslu şirketler için olduğu dillendirilmiş olmakla birlikte uygulama tüm şirketler için geçerli olacak…

Asgari Kurumlar Vergisi küresel şirketler için 2024 yılından başlamak üzere yürürlük kazanırken, yurt içi uygulaması ise 2025 yılında başlayacak…

Küreselden ziyade bu aşamada yerel asgari vergi konusunu biraz dillendirerek birkaç kısa not vermek isterim.

Yerel minimum verginin hesaplanmasında kanun koyucu bir anahtar oluşturmuş. Bu anahtara göre Kurumlar Vergisi indirim ve istisnaların düşülmeden önceki kurum kazancının %10’undan az olamayacak. 

Biraz açayım bu hususu izninizle,

İşletmeler bir hesap döneminde elde ettikleri gelirlerinden söz konusu gelirlerin elde edilmesi için katlandıkları fedakârlıkların parasal karşılıklarını düşmek suretiyle dönemin net karına ya da zararına ulaşmaktadırlar.

Hal böyle iken vergi düzenlemeleri işletmelerin tüm giderlerini kabul etmemekte ya da bir kısım gelirlerini vergilendirme dışında tutabilmektedir. 

İşte bu anahtar doğrultusunda hesaplanan kurumlar vergisi %10'dan az ise şirket %10 vergi ödemekle yükümlü olacaktır.

Bir başka anlatımla kazanılsa da kazanılmasa da arzu edilenin altından bir kar oranı ile iş yapılmış olsa da belli bir vergi doğabilecektir

Bu uygulamaya “minimum vergileme” ismi oldukça yakıştı gibi…

Zora dayalılık…

Kıymetli okurlarım yapılan düzenlemeler kapsamında öyle bir husus var ki… Anlaşılması/anlamlandırılması oldukça meşakkatli olan bir uygulama…

Serbest Meslek Kazancı elde edenler (Doktor, Mali Müşavir, Avukat gibi) ile ticaret yapan gerçek kişilerin günlük olarak hasılat tespitleri vergi idaresi tarafından yapılacak yoklamalarla tespit edilecek ve bu tespitlerin ortalaması sonucu oluşacak kazanç ile yıllık kazanç tespiti yapılacak ve beyan edilen kar ile %20 den fazla uyumsuzluk olması halinde önce açıklamaya davet ve devamında yaptırım uygulanabilecektir. Hadi atlamadan ifade etmiş olayım bu husus şirketler için de geçerli olacak…

Verginin güvenliği bu yöntemlerle sağlanabilir mi?  Ya da vergi denetimlerinin daha etkin bir şekilde yapılması ile mi sağlanır?

Saygıdeğer okurlarım, 

Elbette ki oldukça kıymetli yöntemler… ancak geleneksel yöntemlerden ziyade vergide adaletin bir defada doğru sağlanmasına yönelik başkaca yöntemlerin ortaya konulması sanki daha doğru olabilir.

En kıymetlisi de bir defada doğru, uygulanabilir ve kendini sürekli geliştiren sistemin oluşturulması sanırım.

Dilerim ki izaha davet olarak kanunda yer verilen mekanizma bir defada doğru işlesin… 

Lakin geçmiş alışkanlıklardan hareketle bu konuya olumlu baktığımı söylemem olanaklı değil ne yazık ki…

Verginin tabana yayılması…

Verginin tabana yayılması denildiğinde verginin tüm vergi mükelleflerine adil olarak dağıtılması akla gelmektedir. Peki böyle mi olmaktadır?

Özellikle dolaylı vergilerin (KDV gibi) mükellefi kim diye baktığımızda ve bunun nihai tüketici olduğu göz önüne alındığında söz konusu vergilerin tabana yayıldığını kabul etmek gerekir.  

Çünkü bu vergi türünü vatandaş ödemekte, ödemekten imtina edememekte, işletmeler yalnızca aracılık etmekte… Bazı işletmeler de vatandaştan tahsil ettikleri vergiyi vergi dairesine ödememekte… 

Dilerim zülfü yâre dokunmuş olmam, ancak ne yazık ki gerçek böyle…

Şimdilerde ise verginin işletmelerde tabana yayılması gündeme gelmiş ve uygulanır durumda bir anlamda…

Çok anlaşılmadı… Farkındayım…

Çok defa dillendirmek durumunda oldum…

Lakin yine de anlaşılmadı…

Enflasyon düzeltmesi ya da enflasyon muhasebesi uygulamasından sermaye yapısı güçlü işletmeler vergi ödemek yerine az vergi öderler ya da ödemezler, buna karşın sermaye yapısı güçsüz şirketler, olmayan kazancın vergisini ödemekle karşı karşıya kalabiliyorlar…

O halde ne diyelim kıymetli okurlarım,

Öz kaynakları güçsüz ve sayıları oldukça yüksek olan şirketler şimdilerde enflasyon vergisi ile karşı karşıya kalıyorlar, ironik de olsa ifade etmiş olayım bir anlamda şirketlerde de vergi tabana yayılmış durumda…

Nihai olarak ifade etmek isterim ki;

Enflasyon düzeltmesi nedeniyle ortaya çıkan ve bir anlamda oluşan geçici farkların vergi etkisi olmamalıdır. Enflasyon düzeltmesi muhasebe döneminde ve bir defa yapılmalıdır. 

Vergi idaresinin en önemli paydaşlarından olan muhasebe meslek mensuplarının ve muhasebe meslek kuruluşlarının taleplerinin dikkate alınmasının ülke ekonomisine olabildiğince fayda sağlayacağı hususunun göz ardı edilmemesi dileğiyle…