Türkiye ne yazık ki, dönem dönem de hatırlattığı gibi ucuz ölümler ülkesi. Bu ülkede trenle yolculuk yaparken birilerinin ihmali nedeniyle, yağmur yağarken yolda yürüdüğünüz için bir elektrik kaçağı nedeniyle, maden ya da bir inşaatta çalışırken alınmayan önlem ya da denetlenmeyen işletme, hatta denetlense bile yapılan uyarıları dikkate almayan patron veya ilgili nedeniyle de ölebilirsiniz.  Oturduğunuz apartmandaki dükkan sahibi az daha yer kazanayım diye kolon kestiyse de ölebilirsiniz.

Tüm bu ölümlerde elbette bir sorumlu vardır ancak hiçbir zaman o sorumlu hesabını vermez.  Türkiye, tarihindeki en büyük yangın facialarından birini yaşadı. Daha karnelerini 2 gün önce alan ve belki de ailelerinin hediyesi olarak götürüldükleri tatilde onlarca çocuk hayatını kaybetti. Toplamda 78 can gitti. Aslında önce 79 olarak açıklandı, 24 saat geçmeden 78 olarak düzeltildi… Daha kaç kişinin hayatını kaybettiğini belirleyemeyen bir süreçten bahsediyoruz… 

Daha cenazeler dahi kalkmadan bakanlık/iktidar ile belediye/muhalefet birbirine girdi. İktidara yakın olanlar, gazeteci ya da yorumcu ya da uzman ne denirse belediyeyi suçlamaya başlarken, diğer taraf bakanlığı iktidarı sorumlu tutmaya başladı. 

Kendinizi yakınlarını o otelde kaybetmiş biri yerine koyun. Tüm ailesini o otelde kaybetmiş bir insan yerine koyun… Bir de tartışmalara o gözle bakın. Ailenizden bazı isimler sadece eğlenmeye gittiği için öldü. Kim soruyor gittiği otellere dair denetim var mı, kim yapıyor vesaire diye. 

Burada sorumlu kamu olduğu açık. Önce bakanlık, sonra belediye, sonra valilik  ve elbette iktidarın her zaman koruyup kollamayı çok sevdiği patronlar mutlaka hesabını vermeli. 

Geceliği 18 bin ila 25 bin TL olan bir otel işletiyorsanız, “köklü bir işletmeci aileyiz” diyorsanız, her şeyden önce insanlığa karşı sorumluluk gereği ve vicdanınız varsa otelinizde önlemleri almanız gerekirdi. Bakanlık ya da belediye devreye girmeden önce… Ancak para hırsı ne yazık ki her şeyin üzerinde… 

Bölgenin turizm bölgesi olması, otelin turizm belgesi almış olması yönetmeliklerde denetimlerden bakanlığı sorumlu tutuyor. Belediyenin herhangi bir denetim yetkisi yokken, otelden gelen talep üzerine yapılan incelemede eksiklikleri tespit edip bunu ilgili yerlere bildirmemesi ise büyük bir sorumsuzluk. Elbette bu sorumsuzluk hesabı “bizim bildirme yetkimiz yok” denilse de sorulur. Elbette soruşturmada bakanlığa “burayla ilgili sen ne yaptın” diye sorulacaktır, sorulmalıdır…

Türkiye’de ne yazık ki başa bir bela gelmeden, insanlar hayatını kaybetmeden, kan akmadan bazı adımlar atılmıyor. Maden faciaları sonrası ortaya çıkarılan yönetmelikte denetime dair her şey çok netleştirildi. Kim nasıl denetler, eksiklik olursa ne yapılır sorularının yanıtları netleştirildi. Yangın ile ilgili de çok sayıda yönetmelik var. Günlerdir “sorumlu kim” diye tartışmamızın bir nedeni de bu. Yönetmelik çok ama ortada net bir yasal düzenleme, yönetmelik ya da tebliğ olmadığı gerçek. Yangın önlemleri ve denetimlere dair tartışmaya yol açmayacak bir yasal düzenleme yapılması gerekliliği açık. 

Keşke 78 can gitmeden, aileler, hayatlar, hayaller yok olmadan önce bu birilerinin aklına gelseydi… 

Tüm ailelerin, dostlarının, sevenlerinin, tüm toplumun başı sağolsun.