Türkiye’de her meslekte çalışanlar için zor şartlar var. Elbette bir maden işçisinin de, doktorun da, öğretmenin de, bir esnafın da çalışma şartları kolay değil, sömürü düzeninde çalıştıkları net. İfade özgürlüğü ise genel bir “yaşam” problemi halinde.
Tüm bu tabloya karşı Türkiye’de gazetecilik mesleği kadar saldırı altında olan başka bir meslek sanırım yok. Sendikalaşmasının engellenmesi, güvencesiz çalışılması, siyasetin tüm kurumlarınca “ötekileştirilmesi”, neredeyse 3 ayda bir çıkan yargı kararlarıyla tırpanlanan sosyal hakları… Bu liste uzayabilir. Her 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde ilgililerden gelen mesajlarda da yapılan açıklamalarda da “gazeteciliğin yüceliğine” dair ifadeler görülecek. Ancak mesleğin içindeki hali mesleğin içindekiler dışında pek de önemseyen olmayacak…
Gazetecilik mesleğinin özü; “Halkın haber alma hakkını yerine getirmek” olarak tarif edilir. En temel bu tanım çerçevesinde halkın bu hakkı alması için çalışan gazetecilerin tam anlamıyla halktan destek bulamadığı açık. Bu noktada da demokrasi ile birebir orantılı basın özgürlüğü problemleri ortaya çıkıyor. Anayasa’nın “Basın hürdür, sansür edilemez” hükmünün kâğıt üzerinde kaldığı, sadece resmi mesajlarda açıklanan bir hüküm olduğunu da sanırım tartışmaya gerek yok.
Gazeteciler yine bir 10 Ocak’ı böyle bir tablo içerisinde karşılıyor. Ancak tamamen umutsuzluğa kapılmamak lazım. Gazeteciler kendi hakları için yaptıkları çalışmalar sonrası bir “deklarasyon” yayınladılar. Güvenceli çalışma, işsizlik baskısına son verilmesi, sosyal haklar, basın kartı düzenlemeleri gibi bir dizi sosyal hakkın yanı sıra ifade özgürlüğünün önünü açacak düzenlemeler talep edildi.
Bu talepler sadece bir grup “basın emekçisi”nin talebi değildir. Bu taleplerin yerine getirilmesi halinde çalışan 15-16 bin gazeteci değil 82 milyon kazanacaktır. Gazetecinin güvence kazanması, demokrasiyi, özgürlükleri güçlendirir. Gazetecinin sorgulayabileceği, yani sadece işini yapabileceği, kanalların açılabilmesinden en önce kazanan demokrasi olacaktır. Sansürsüz ve daha da tehlikelisi oto sansürsüz bir meslek, bu halkın çıkarına olacaktır.
Daha umutlu bir 10 Ocak’a uyanmak dileği ile…