TBMM Genel Kurulu’nda görüşmelerine başlanan “Noterlik Kanunu”nun 16. maddesi ile “Devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme” adı altında yeni bir suç oluşturuluyor.
Kıvanç El
“Şimdilik” bu yasal düzenlemeden vazgeçildiği, üzerine yeniden çalışılarak bir kez daha getirileceği duyuruldu. Bu düzenleme daha önce de yargı paketi içerisindeydi. Geri çekildi, çalışıldı, revize edildi. Ancak ilk revizeye rağmen yine problemli bir metin ortaya çıktı. Şimdi ikinci kez revize edileceği açıklandı. Peki bu revize sorunları çözer mi?
Bakış açısı, yaşadığımız dönemin iklimi bize hangi düzenleme olursa olsun pek olumlu sinyaller vermiyor. Çünkü bu söz konusu düzenlemenin her ne kadar casusluk ile mücadele edileceği ileri sürülse de hazırlanış biçimi ve içeriği çok da bu söylemi doğrulamıyor. Hedefin sivil toplum ve “siyasal yararları” eleştiren herkes olduğu açık. Hangi düzenleme yapılırsa yapılsın bu düzenlemenin ileride “telafisi zor” ve “yanlış” uygulamalara yol açacağı çok açık.
Önemli bir konuda bu yasal düzenlemenin komisyon görüşmelerinde ısrarlı, “Şu an hangi casusluk ile mücadele edemiyorsunuz?”, “Nerede hangi casus yasal eksilikten yakalanamadı?” sorularına yanıt verilmemiş, verilememiş olması.
Şu an Meclis gündemindeki yasal düzenlemeye göre “iç ve dış siyasal yararlar aleyhine” adımlar suç. Bu “siyasal yararlar da; “iktisadi, mali, askeri, milli savunma, kamu sağlığı, kamu güvenliği, kamu düzeni, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji” olarak sıralanıyor. Yani bir gazeteci bu başlıklarda haber yaptığında ya da bir sivil toplum örgütü bu konularda eleştirel rapor hazırladığında (hatta bir de fon alan bir sivil toplum örgütü ise daha vahim bir durum ortaya çıkabilir) veya bir kanaat önderi bu başlıklarda eleştiriler yaptığında “suç işlemiş” sayılabilecek, “casusluk” ile suçlanabilecek. Bu örnekler artırılabilir.
Bu düzenlemeye dair sadece muhalefette değil AK Parti içerisinde de önemli endişe ve kaygılar var. Zaten öyle olmasa şu an Meclis gündeminde geri çekilmez, aynen geçerek yasalaşırdı. Ortada bir “sorun” olduğu açık. Bu yasal düzenlemenin demokrasi ile çeliştiği de çok açık.
Bu nedenle acele etmeden, eğer gerçekten casusluk ile mücadele edilecekse dünyada kötü örnekleri olan bir sistemi almak değil de geniş katılımlı toplantılar yaparak doğru yolu bulmak şu aşamada daha iyi olacaktır. Hala bir fırsat var, görev siyasiler kadar hukukçular, akademisyenler, gazeteciler, meslek örgütlerine de düşmekte.