MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, siyasette gündem belirlemeleri ile ünlü bir siyasi. Dikkat çeken çıkışları ile konuşulan Bahçeli’nin son çıkışı ise şimdiden “tarihi” olarak yorumlanmaya başladı bile.

Kıvanç El

“Teröristbaşı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum;

Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, “Umut Hakkı”nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın.

Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın.

Hodri meydan, buna varız; vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız.”

Bahçeli’nin tam cümleleri böyle. Bu önemli çıkış siyasette dengeleri değiştirirken 1 Ekim’de DEM Partililerin elinin sıkılması sonrası başlayan süreç daha ileri aşamalara taşındı.

MHP’ye göre;  22 Ekim tarihi bir milat. Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’a göre artık siyasette değerlendirmeler  “22 Ekim’den önce” ve “22 Ekim’den sonra” olarak yapılacak. 

Bahçeli’nin siyasette yol gösterici olacağını savunan MHP’lilere göre Bahçeli önemli bir siyasi risk aldı. MHP’liler Öcalan’ın terör örgütüne gerçekten silahları bıraktırıp bıraktıramayacağının da test edileceği görüşünde. 

MHP kurmaylarına göre Öcalan’ın Meclis’e getirilmesi açıklaması “mecazi” bir anlamda kullanıldı. Bu sadece MHP lideri Bahçeli’nin çizdiği çerçevenin ne kadar ileri olduğunu anlatmak için kullandığı bir çerçeve.

Cumhur İttifakı ortağı AK Parti’de hava ise süreci izleme yönünde.  AK Parti kurmaylarına göre açıklama çerçevesinden Erdoğan’ın haberi vardı. AK Parti kurmaylarına göre Türkiye’de “iç barış” şart ve bunun ana nedeni de Türkiye’nin dört bir yanında yaşanan savaşlar ve Ortadoğu’daki sıkıntılı tablo. AK Parti kurmayları, “Bu süreci tek başına Kürt sorunu çözümü olarak okumak hata olur. Bu Türkiye Cumhuriyeti’nin, her bir vatandaşının güvenliği içindir” ifadelerini kullanıyor. 

AK Parti, “çözüm süreci” ya da “barış süreci” kelimelerine de karşı. Daha önceki sürecin toplumda açtığı rahatsızlıklar nedeniyle benzeri bir sürecin asla yaşanmayacağına vurgu yapılıyor. Ancak yeni bir dil ve dönemin olduğu da kabul ediliyor. Bu süreç “silahları bırakma”, “terörü sonlandırma”, “teslim olma” gibi vurgularla adlandırılıyor 

Herkesin merak ettiği soru ise “AK Parti yeni Anayasa için mi Kürtlerle barışmaya çalışıyor?” sorusu. AK Parti ve DEM Parti kurmaylarına göre “sadece anayasa için adımlar atılıyor” demek “yanlış” analiz olur.

Bahçeli’nin gündeme taşıdığı “umut hakkı” düzenlemesine ilişkin iktidar tarafından Meclis gündemine getirilmesine dair bir çalışma ise şu aşamada bulunmuyor. Ancak AK Parti kurmayları, bu konuda bir çalışmanın yapılmasının zor olmadığına da dikkati çekiyor. 

Ana muhalefet partisi CHP, sürece “analar ağlamasın” diyerek destek veriyor. Ancak CHP’lilerin akıllarında çokça soru işaretleri de var. Bu açıklamalar ve sürecin Erdoğan’ın yeniden adaylığı ve yeni anayasa için bilerek gündeme taşındığına dair temkinli yaklaşılıyor.

CHP kurmaylarına göre Erdoğan yeniden aday olabilmek ve yeni anayasayı yapabilmek için DEM Parti ile yeni bir yol arıyor. 

Yine CHP kurmaylarına göre Selahattin Demirtaş sürecin dışına itilmeye çalışılıyor.

DEM Parti cephesinde ise umut hakim. Bu sefer “sorunun çözümü için adım atılacak gibi” söylemleri sıklıkla duyuluyor. Ancak DEM Parti’ye göre öncelikle yasal bir çerçeve çizilmesi şart. DEM Parti’nin talebi net. Öcalan’a 3.5 yılı aşkın süredir uygulanan tecritin kaldırılması isteniyor. Ailesi, avukatları ve DEM Parti vekillerinin İmralı ile görüşme taleplerine kısa vadede izin verilmesi beklenirken o izin hem akrabası hem de DEM Parti milletvekili olan Ömer Öcalan’a verildi ve Öcalan da 23 Ekim tarihinde bir Abdullah Öcalan ile İmralı’da bir görüşme yaptığını açıkladı. Böylelikle 22 Ekim’in hemen arkasına ilk adım atılmış oldu. Tam da terör saldırısının gerçekleştiği gün olduğunu da belirtmekte fayda var…

Ankara’da bu aralar hava böyle. Kritik konuların her birinin toplantı odalarında, kuliste analiz edildiği anlarda TUSAŞ’a yönelik terör saldırısı kafaları elbette iyice karıştırdı. Bu saldırıyı DEM Parti’nin çok hızlı şekilde kınaması da bir not olarak kaydedilmeli. Ankara’da şu anda ortak görüş “sürece bir provokasyon” olduğu yönünde. Ancak süreç çok dinamik… Ekonomi gündemini unutan Ankara’yı, siyaseti önümüzdeki günlerde bol kulisli, siyasi çıkışlı günler bekliyor. Abdullah Öcalan’ın süreçte ne mesaj vereceğinden Kandil’in bu mesaja ne karşılık vereceğine kadar yeni bir süreç başlıyor.