Bir takım düşünün, yarıştığı ligin açık ara en maliyetli kadrosuna sahip olsun. Bir takım düşünün, oyuncularının büyük bölümü bir önceki sezon üst ligin oyuncuları olsun. Ve bir takım düşünün, sezon öncesi şampiyonluk yarışında favori gösterilirken, şimdilerde orta sıralara tutunmaya çalışsın.

Murat Gürgen

Sözünü ettiğim o takımın Ankaragücü olduğunu tahmin etmek elbette zor değil. Her biri isim yapmış futbolcularla sezona başlayan sarı lacivertliler, Süper Lig kadrosunu önemli ölçüde korumuş, üzerine de 10 transfer yapmıştı.
Lakin anlaşılmayan nokta şu: Bir kulüpte sürekli transfer yapmak, takımın güçlenmesini sağlamaz. Sürekli sirkülasyon demek, birileri komisyonunu alıp para kazanırken, takımın bir türlü istikrara kavuşmaması demektir. Hele ki gelenler gidenleri aratırsa vay haline!

Sezon başında yönetimden teknik adama herkes “En önemli transferimiz takımın iskeletini korumamız” diyordu Beştepe’de. Üstüne üstlük, sezon başlamadan haftalar önce futbol şube sorumlusundan “Transferi kapattık, kimseyi almayacağız, kimseyi de bırakmayacağız” açıklaması gelmişti.

Ligin başlaması sonrasında Bassagog ve Rodrigues’in gönderilmesi, yerlerine Rotariu ve Varga gibi futbola uzak kalmış oyuncuların getirilmesi takımın hücum gücünü zayıflattı. Teknik Direktör Kenan Koçak bu iki futbolcuyu Yeni Malatyaspor maçında sergiledikleri futbol için “Şöyle böyle” diyerek kibarca eleştirdi.  

Önceki hafta, milli takımın maçları için verilen arada, futbolculara atletik performans testleri de yapıldı. Ortaya kötü sonuçlar çıktı, sezon öncesi hazırlıkların başarısızlığı kadar sonradan yapılan transferlerin ne kadar yetersiz durumda oldukları da bilimsel verilerle ispatlandı.

Göz göre göre tranfer yanlışları yapıldı ama anlaşılan o ki şimdi çare olarak yine bir dizi transfer yapılması düşünülüyor. Başkan İsmail Mert Fırat santrafor, orta saha ve iki kanat hücumcusu alınacağını söylüyor.

Bir kulüp düşünün ki her yıl sil baştan yeni bir takım kursun ama sportif sıralamada alt sıralara inerken parasını çöpe atmaktan da vazgeçmemiş olsun. Oysa atalarımız ne güzel söylemiş: Taşıma suyla değirmen dönmez! Keşke başımıza gelenlerden ders çıkarmayı öğrenebilsek.