Sosyal Güvenlik Sistemi primlerinin yönetimindeki aksaklıklar, emekli maaşlarını derinden etkilemektedir. Bu yazımda erken emeklilik gibi uygulamaların ve prim yönetimindeki aksaklıkların sistem üzerindeki olumsuz sonuçlarını ele alacağım.
Kıymetli okurlarım,
Kısa süre önce sizlerle “Vergimetre…” başlıklı sohbetimi paylaşmıştım…
Vergimetre olur da Primmette olmaz mı…?
Bence öyle bir olur ki hem de rakamlarla olur…
Bakın nasıl oluyor… Sohbet edelim…
Örneğin; Sosyal Güvenlik borçları silindiğinde, ya da Genel Sağlık Sigortası Primleri borçları silindiğinde Sosyal Güvenlik Sistemi hiç mi hiç etkilenmez… hatta olumlu bile etkilenebilir…
Vergide olduğu gibi Sosyal Güvenlik Primlerinde de af getirmek esas olarak hazineye hiçbir yük getirmez…
Vergi ya da sosyal güvenlik primlerinin kısmen ya da tamamen affında merkezi hazine hiçbir şekilde olumsuz etkilenmez…
Mali aflar esas olarak hazine üzerinde olumlu etkiye sahip durumdadırlar…
Özellikle Sosyal Güvenlik Sisteminde yapılan değişikliklerle, oluşturulan düzenlemelerle vaz geçilen primlerin emekli olarak yaşamlarını idame ettirmek zorunda kalacakların ekonomik girdi olarak değerlendirdikleri emekli maaşlarının üzerinde hiçbir etkisi olmaz…
Erken emeklilik, hatta 38 yaşında emeklilik konusunun Sosyal Güvenlik Sistemi üzerinde olumsuz etkisi bir yana olumlu etkileri olur…
Kıymetli okurlarım sizde anlamış olmalısınız… İroni yapıyorum kendimce…
Şimdi diyeceksiniz ki yazı başlığı olan primmetre ne ola ki…?
Saygıdeğer okurlarım, ülkemin güzel insanları,
Güzel ülkemde insanlar emekli olmaktan korkar durumdadırlar bir süredir…
Neden diye sorarsanız ikinci bir işte çalışma gayretinizin olduğunu düşünüyor olacağım…
Zira emekli olup da dinleneyim, konuşma diliyle “tadını çıkarayım” vakti değil ne yazık ki…
Asgari ücretin yaklaşık 4,5 çeyrek altın olduğu güzel ülkemde minimum emekli maaşı şimdilerde yaklaşık 3 çeyrek altın… Yaklaşık demem size garip gelebilir ancak o seviyede bile olmadığını ifade etmeye gayret gösteriyorum kıymetli okurlarım…
Erken ya da genç emeklilik konularını belki zaman içerisinde sizlerle sohbet eder durumda olacağım. Şimdilik yazı başlığına dönelim izninizle…
Vergi idaresinin kapısında “Vergilendirilmiş Kazanç Kutsaldır” ifadesi yer alır, okumuşsunuzdur…
Peki primlendirilmiş kazançta da aynı ifadeyi kullanmak sağlıksız mı olur, ya da kazancın tamamının primlendirilmesi onu kutsallık dışına iter mi?
Neden mi söylüyorum bunları kıymetli okurlarım.
İşgörenlerin ya da Sosyal Güvenlik Kurumu potansiyel emeklilerinin çalışmaları karşılığında aldıkları ücretlerin Sosyal Güvenlik Primine tabi alt ve üst sınırları belirlenmiş durumdadır. Alt sınır Asgari Ücret…
Sıkı durun şimdi… Bunun bir de üst sınırı var… Yani ne kadar ücret ödersen öde ya da ne kadar ücret alırsan al… Asgari ücretin 7,5 katının üzerindeki ücretler SGK primine tabi değildir…
Eeee ne diyelim kıymetli okurlarım, vergilendirilmiş kazanç kutsal ancak prime tabi tutulmuş kazanç öyle değerlendirilemeyebilir…
Konuyu konuşma dili ile ifade etmeye devam edeyim izninizle…
Bir kişi düşünün asgari ücretle çalışıyor ve ortalama 25 yıl sigorta primi ödüyor, ilgiliye minimum olarak isimlendirdiğim ve 2025 yılında en düşük emekli maaşı olan 14.468,75 TL maaş bağlanıyor. Asgari ücretli adına Sosyal Güvenlik Kurumuna ödenecek minimum sigorta primi ise aylık yaklaşık 8.000,- TL şeklindedir.,
Sizi rakamlarla uğraştırmak arzusunda olmamakla birlikte konunun sayısal olarak ortaya konulmasını kendimce kıymetli buldum ve siz değerli okurlarımla paylaşayım istedim.
Güzel ülkemde sosyal güvenlik primlerinin muhtemel hesaplanan tutarlarının en risksiz getiri olarak değerlendirilen vadeli mevduat faiz oranları dikkate alınmak suretiyle yapılacak hesaplamayla emekli maaşlarının olağan koşullarda emekli olacak bireylerin yaşamlarını başkaca bir ihtiyaca gerek kalmaksızın sürdürebilecekleri sonucunu ortaya koymaktadır.
Hal böyle iken, emekli neden maaşı ile kirasını dahi ödeyemez durumdadır, emekli neden zaruri ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaktadır? Bir yerlerde bir yanlış mı yapılıyor şeklinde düşünür durumdayım.
İlk düğmenin iliklenmesinde bir problem mi var… Ya da gömlek değişimi sonrasında düğme ilik rabıtası doğru kurulamadı mı…
Takdirini siz kıymetli okurlarıma bırakayım izninizle…
Düğme – ilik konusunu bir sonraki sohbetimizde dillendiriyor olacağım…
Kalın sağlıcakla…