Ankaragücü, ilk yarının son maçında Amed SF’ye son dakika golüyle 1-0 yenildi. Maçtan 1,5 saat önce basın tribününde yerimizi aldık. Stadın yarısına yakını o saatte dolmuştu, şarkılarla türkülerle eğlenen taraftar topluluğu vardı tribünlerde.
Maçın başlama vuruşu yapılana kadar her şey çok güzeldi. Sonrası Türk futbolu için utanç verici görüntüler… Hakem Çağdaş Altay’ın düdüğü ile birlikte tribünlerin tavrı 180 derece değişti.
Takımını keyifle destekleyen taraftar, düdükle birlikte şiddetle beslenen ne idiği belirsiz insanlara dönüştü. İlk dakikadan itibaren patates tarlasından bozma sahaya torpil diye adlandırılan patlayıcılar atılmaya başlandı.
Arkasından yeşil zemin tribünlerden atılan su kaplarıyla doldu. 90 dakika boyunca bu iğrenç görüntü hiç değişmedi. Diyarbakır Stadı’nda tarif edilmesi imkânsız rezillikler yaşandı.
Ankaragücü maça kötü başlasa da sonrasında toparlandı. İlk yarının son 10 dakikası, ikinci yarının tamamı Başkent ekibinin üstünlüğü ile geçti.
Çok çok eksik kadrosuna rağmen bu atmosferde mücadele eden, son dakikaya kadar galibiyeti kovalayan Ankaragüçlü futbolcuları yürekten kutluyorum. Beni maç sonu en çok üzen, üzmekten öte sinirlendiren, organize kötülük karşısında Ankaragücü cephesindeki “organize sessizlik” oldu.
Maç bitti, teknik direktör Kemal Özdeş basın toplantısına çıktı, yaşanan bu organize kötülükten “her statta olan normal şeyler” diye bahsetti.
Oyuncuları tek bir korneri, duran topu, taç atışını sağlıklı olarak kullanamamış, hocası bu durumu her statta olan normal şeyler olarak yorumluyor.
Konuşmasını bitirir bitirmez de soru almadan salondan çıkmak istedi. Ankara’dan 10’dan fazla gazeteci oradaydı, çok ısrar ettik olaylarla ilgili görüş almak istedik. Ancak ısrarla soru almadan toplantı salonundan ayrıldı. Ankaragücü yönetiminden rica ediyorum, lütfen sessiz kalmayın. Türk futbolu adına Amed SF, en ağır şekilde cezalandırılmalı.
Bir daha statlarda böyle sahneler yaşanmamalı.