Ankaragücü, lider Kocaelispor’u 4-2 yendi. Başkent ekibi, bu galibiyet ile 5 Mart 2022’den beri ilk kez, yani tam 2 yıl 7 ay 22 gün sonra üst üste iki maçını kazandı.
Metiner Erdem
Eryaman’da kazanılan Yeni Malatyaspor maçı da bir yıllık deplasman galibiyeti hasretini kâğıt üzerinde de olsa gidermişti.
Ankaragücü ofansif anlamda mükemmel bir oyun çıkarttı.
Baskıyla kazanılan toplar, defans arkasına yapılan olağanüstü güzellikteki koşular, verkaçlar, oyuncuların iştahı…
Her şey mükemmel ötesiydi.
Maçın yıldızı, bu sezon en çok eleştirilen oyuncu Efkan Bekiroğlu’ydu.
Ona, her an birlikte anıldığı kaptan Tolga Ciğerci eşlik etti.
Bir diğer eleştirilen oyuncu Renaldo Cephas’ın 30 dakikalık performansı, maçın kaderini belirledi.
Dorin Rotariu’nun temiz vuruşları, Riad Bajic’in oynadıkça artacağına inandığımız formu, Başkent ekibinin galibiyetindeki artılar olarak göze çarptı.
Ofansif anlamda her şey güzeldi de ya defansif oyun?
O konuda bu anlamlı galibiyetin hatırına olumlu birkaç cümle kurmak istiyorum, yapamıyorum.
Yenilen iki golde de verilen tüm pozisyonlarda ceza sahasında 2 ya da 3 rakip oyucuya karşılık 8-9 Ankaragüçlü var.
Buna rağmen rakip o kadar rahat pas, asist yapıyor ki şaşırmamak elde değil.
Deplasmanda oynayan bir takımın 55 kez Ankaragücü ceza sahasına girmesi, tüm ligler için rekor olsa gerek.
Yine deplasmanda oynayan bir takımın tam 24 kez penaltı bölgesinde topla buluşması da ender görülen bir istatistik olarak kayıtlara geçti.
Duran top zafiyeti aynen devam etti.
Ankaragücü, defansif olarak çok hata yapsa da maçı orta sahasının ve forvetinin çok istemesi sayesinde kazandı.
Üç puanı Ankaragücü’ne getiren bir başka unsur ise Ertuğrul Sağlam’ın kibri oldu.
Hafta içinde yaptığı açıklamada övgüler düzse de oynattığı oyun ile daha ilk dakikadan Ankaragücü’nü küçümsediği ortaya çıktı.
Kendi sahasında Adanaspor’a dahi gol atamayan Ankaragücü’nü rahat yenerim egosuyla maça başladı.
Son 4 haftadır gol yemeyen defansına o kadar çok güvendi ki orta sahaya kadar çıkardı.
Ankaragücü’nün tecrübeli ayakları Efkan Bekiroğlu, Tolga Ciğerci, ikinci yarıda oyuna giren Riccardo Saponara, Renaldo Cephas Kocaelispor’un sürekli ileri çıkmasıyla arkada bıraktıkları boşlukları çok iyi değerlendirdi.
Ertuğrul Hoca, skorun 2-2’ye geldiği dakikalarda bile defansı düşünmedi.
Amacı, Ankaragücü’nü yenip şampiyonluk yarışından şimdiden uzaklaştırmaktı.
Sonuçta tam tersi oldu, küçümsediği rakip şampiyonluk yarışından kopmak bir yana tam manasıyla ortak oldu.
Keşke her rakip Eryaman’a 3 puan parolasıyla çıksa.
Maç sonrası basın toplantısında bir meslektaş Kenan Koçak hocaya biraz uzunca bu konuyu sordu.
Hoca, sanırım Türkçesinin zayıflığından o uzun soruyu anlamadı.
Soru ve yaşanan sorun çok açık.
Ankaragücü, Eryaman’a oynamak için gelen takımları yenebiliyor ama sadece defans yapıp tek puanı hedefleyenler karşısında zorlanıyor.
Kenan Hoca’ya bu konuda ne yapacağı soruldu, soruyu anlamadığı için cevabını öğrenemedik.
Medya ve sorulara değinmişken bir parantez açarak kıskançlığımı sizlerle paylaşmak isterim.
Dünkü maçta basın tribünü sadece Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş maçlarında görülecek şekilde tıklım tıklımdı.
Maalesef bunların sadece 8-10’u Ankara basınından, 60’ı ise Kocaeli basınından.
Ne 19 Mayıs’ta ne de Eryaman’da hiç bu kadar azınlıkta kalmamıştır Ankara medyası.
İlkokul seviyesindeki Türkçesiyle beni eleştirenler Eryaman’daki maçları bile evde, TV’den izleyerek yorumlarken, Kocaelili meslektaşlar her deplasmanda yüzlerce kilometre yol katederek emek sarf ediyorlar.
Ankara’da spor medyası yok oluyor derken iğneyi değil, çuvaldızı kendimize batırmanın zamanı geldi de geçiyor.
Bu galibiyeti Kenan Koçak’a yazmak için bir hafta daha beklemek gerek.
Maç Ertuğrul Sağlam’ın kibri sayesinde mi kazanıldı yoksa Kenan Koçak’ın taktiği sayesinde mi açık söyleyeyim tam emin olamadım.
İlk yarıyı 2-1 geride tamamlayan Kocaelispor’un ikinci yarıya topuyla tüfeğiyle saldırarak başlayacağı çok açıktı.
Kenan Hoca, oyunu iyi okuyabilseydi, ikinci yarıya direkt Renaldo Cephas ile başlardı.
Skor 2-2 olduktan sonra bu hamleyi yaptı.
Ertuğrul Hoca, 2-2’den sonra da takımı ileri çıkarınca geride kalan boşlukları beklendiği gibi Renaldo Cephas iyi değerlendirdi.
Golünü beklenmedik şekilde kafayla attı, kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonu değerlendirse 30 dakikada maçın adamı olacaktı.
Galibiyeti Kenan Hoca’ya yazmak için Iğdır FK maçını bekleyeceğim.
Kenan Hoca, henüz taktiksel anlamda etkili olamasa da takımın fiziksel yükselişinde büyük pay sahibi.
Artık, 70’nci dakikadan sonra dökülen değil, 90’ıncı dakikada bile rakibe basan, geçiş oyunu oynayan bir Ankaragücü var sahada.
Galibiyeti belki Kenan Hoca’ya yazamıyorum ama aynı şeyi Başkan İsmail Mert Fırat için söylemek mümkün değil.
Sonunda başkan olduğunu hatırladı.
O koltukta neredeyse bir yıldır oturuyor.
Koltuğun yetkilerini geçen sezon Emre Belözoğlu’na devretmişti, takımı küme düşürttü.
Bu sezon da yetkilerini önce Faruk Koca’ya sonra Feridun Geçgel’e, daha sonra da Levent Onuk’a devretti.
Takım neredeyse 9’uncu haftada lige havlu atacaktı.
Gölgelerden başkan olmayacağı gerçeğini sonunda idrak etti.
Bu hafta o koltuğu tam manasıyla doldurdu.
Konuştu, moral verdi, taraftarla takımı bütünleştirdi, bilet fiyatını 19.10 TL’ye çekerek 2 binlere kadar düşen taraftarı yeniden 15-20 bine çıkarttı.
Maç öncesi ve sonrası 40 yıllık başkan gibi icraatlar yaptı.
Ankaragücü camiasına “Şükürler olsun bizim de başkanımız varmış” dedirtti.
Ankaragücü, taraftarıyla bütünleşince yenemeyeceği takım yok.
Bu 3 puan, taraftarla birlikte İsmail Mert Fırat’ın eseri.
Haftalardır tüm yazılarımı “Yönetim İstifa” diye bitiriyordum, bu hafta söylemimi askıya alıyorum.
“Böyle başkanlık yap, en büyük destekçin ben olayım” diyorum.
Maç öncesi öyle güzel görüntüler vardı ki statta.
Binlerce Türk Bayrağı ile “Çırpınırdı Karadeniz” şarkısı eşliğinde, çok güzel koreografiyle hain terör örgütüne öyle güzel mesaj verildi ki.
Evde özetleri izledim, saniyelik de olsa bu görüntülerden eser yoktu.
Şiddetle kınıyorum yayıncı kuruluşu
Yıllardır bu şarkıya karşıt görüştekilere ait olduğu için soğuktum.
Ne büyük hata etmişim.
İlk kez ben de haykırarak eşlik ettim.
Bugünkü yazımı da “Kahrolsun teröristler” diye bitirmek istiyorum.