"Eylemler sözlerden daha güçlüdür" ilkesi, sadece kişisel ilişkilerde değil, uluslararası ilişkilerde de geçerlidir. Uluslararası hukukun temel taşlarından biri olan “pacta sunt servanda” ilkesi, devletlerin imzaladıkları antlaşmalara ve taahhütlere sadık kalmalarını vurgular. Bu ilke, uluslararası ilişkilerde güven ve istikrarın korunması için hayati öneme sahiptir.
Yusuf Kanlı
Atasözleri ve öz sözler, tıpkı bir fotoğraf gibi, aktarımı için onlarca sayfalık izahata ihtiyaç duyulabilecek konuları vurucu bir şekilde betimlemeye imkan sağlarlar. Terkib-i bentleri ve gazelleriyle tanınan Ziya Paşa'ya ait olan "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" sözü son günlerde çeşitli ortamlarda ve farklı çerçevelerde dillere pelesenk olduğunu gördüm. Bu özdeyiş, tıpkı İngiliz kültüründeki “Eylemler sözlerden daha güçlüdür” sözü gibi, eylemlerin konuşmalardan daha güçlü olduğunu vurgular.
"Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" sözü, bir kişinin gerçek değerini ve karakterini anlamak için söylediklerinden ziyade, yaptıklarına bakılması gerektiğini ifade eder. "Ayine" kelimesi, ayna anlamına gelir. Bu özdeyiş, kişinin aynasının, yani kendini yansıtma biçiminin işlerinde saklı olduğunu belirtir. Sözcüklerin boş ve aldatıcı olabileceğini, asıl önemli olanın kişinin fiilleri olduğunu vurgular. Bir başka deyişle, insanlar ne kadar güzel sözler söylese de, onların gerçek değerleri ve kimlikleri, gerçekleştirdikleri işlerle ölçülür.
Ziya Paşa, 19. yüzyılda yaşamış ve hem edebi eserleri hem de siyasi faaliyetleriyle tanınmış bir isimdir. Terkib-i bentleri ve gazelleriyle dönemin önemli edebi figürlerinden biri olmuştur. Ziya Paşa'nın bu sözü, dönemin toplumsal ve ahlaki değerlerini yansıtır. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde, özellikle Tanzimat Döneminde, sosyal ve siyasi değişimler yaşanmış ve bu değişimlerin etkisi edebiyata da yansımıştır. Ziya Paşa'nın bu sözü o dönemin ruhunu yansıtması açısından da sosyolojik bir değerlendirmeyi içinde barındırır.
Beylik lafların boşluğu
Günümüzde bu özdeyişin önemi hala geçerlidir. Modern dünyada, özellikle sosyal medya ve dijital iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte, insanlar kendilerini sözler ve görüntüler aracılığıyla ifade etme eğilimindedir. Ancak, bu ifadelerin gerçeği ne kadar yansıttığı tartışmaya açıktır. İnsanların sosyal medya profillerinde çizdikleri portreler ile gerçek yaşamlarındaki eylemleri arasında büyük farklar olabilir. Bu durum, "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" özdeyişinin ne kadar doğru ve geçerli olduğunu bir kez daha gösterir.
“Sen yaşa ben ölem” veya “Ömrüm sana feda olsun” gibi beylik ifadeler, etkileyici ve romantik görünebilir, ancak genellikle içi boştur. Bu tür büyük laflar, gerçek eylemler ve bağlılıkla desteklenmediğinde boş jestler olarak kalır. Gerçek arkadaşlık, sadakat ve bağlılık, abartılı sözlerle değil, tutarlı ve samimi eylemlerle gösterilir.
Arkadaşlık ve sadakatin önemi
Gerçek ilişkilerde eylemler çok şey anlatır. Gerçek arkadaşlar sadakatlerini sadece dile getirmezler, eylemleriyle gösterirler. İhtiyaç anında yanında olmak, istenmeden destek sunmak veya sürekli ilgi ve özen göstermek, gerçek arkadaşlığın temelini oluşturan eylemlerdir.
İngiliz kültüründeki “İhtiyaç anında dostluk, gerçek dostluktur” gibi ulusal kültürümüzdeki “Kötü gün dostu” da dostluk ve bağlılık kavramlarını pekiştiren önemli bir unsurdur. Yıllarca görüşmeseniz, karşılaşmasanız da, bir araya geldiğinizde sanki dün berabermişsiniz, hiç ara vermeden arkadaşlığınız devam ediyormuş gibi olduğumuz, veya dar anınızda, siz talep etmeden yardım elini uzatan kişiler var ya, işte dost dediklerimiz onlardır. Her birimiz bu sınavdan geçeriz ömrümüzün bir aşamasında. İşsiz kalırız, yolsuz kalırız, bir şekilde sıkıntıya düşeriz. O anlarda kim bizimle beraber durmuş, kim sıkıntıdan çıkmamız için elini uzatmış ve sonrasında yaptığının gayet normal bir olguymuş gibi görüp kafanıza kakmamış ise, işte dost odur ve her birimiz onları biriktirmeliyiz.
İfade özgürlüğü ve demokrasi paradoksu
İfade özgürlüğüne ve demokrasiye bağlılık yeminleri edilirken, diğer yandan da etki ajanlığı gibi yeni suçlar yaratılarak muhalifleri ve iktidarı eleştirenleri susturma girişimlerinde bulunmak, ciddi bir mental ve siyasal kafa karışıklığını ve elbette samimiyetsizliği yansıtır. Bu tür çelişkili davranışlar, ifade özgürlüğü ve demokratik değerlere olan bağlılığı sorgulattırır. Bir yandan ifade özgürlüğünün savunulması, diğer yandan muhaliflere yönelik baskıcı politikaların uygulanması, yönetimlerin samimiyetini sorgulayan bir paradoks yaratır.
İster istihbarat örgütü talebiyle, isterse demokrasiden nasibini almamış ve güvenlik politikalarını insanın, insan haklarının, demokrasinin, ifade özgürlüğünün ve en önemlisi onurlu yaşam hakkının önüne koyan ortaklara ölümüne mecburiyetten kaynaklansın, böyle istibdad tedbirleriyle, otokratik gelişmelerle hiçbir iktidar payidar olamaz.
Eylemler sözlerden daha güçlüdür
"Eylemler sözlerden daha güçlüdür" ilkesi, sadece kişisel ilişkilerde değil, uluslararası ilişkilerde de geçerlidir. Uluslararası hukukun temel taşlarından biri olan “pacta sunt servanda” (anlaşmalar bağlayıcıdır) ilkesi, devletlerin imzaladıkları antlaşmalara ve taahhütlere sadık kalmalarını vurgular. Bu ilke, uluslararası ilişkilerde güven ve istikrarın korunması için hayati öneme sahiptir.
NATO Antlaşması'nın Beşinci Maddesi, bu ilkenin en iyi örneklerinden biridir. Bu madde, bir üye devlete yapılan silahlı saldırının, tüm üye devletlere yapılmış sayılacağını ve kolektif savunma gerektirdiğini belirtir. Bu madde, eylemlerin önemini vurgular; üye devletler, saldırıya karşı sadece sözlerle değil, somut askeri destekle yanıt vermek zorundadır.
ABD-Türkiye ilişkileri bağlamında, eylemler ve sözler arasındaki uyumsuzluk, ittifaklar ve algılanan tehditler açısından önemlidir. Türkiye'nin terör örgütü olarak gördüğü PKK ve onun Suriye’deki bir uzantısı olan YPG'ye ABD'nin verdiği destek, Türkiye tarafından haklı olarak ulusal ve toprak bütünlüğüne tehdit olarak algılanmaktadır. ABD'nin dostluk ve ittifak sözlerine rağmen, bir başka terör örgütü olan İŞİD ile mücadele amacıyla da olsa Türkiye'nin düşman olarak gördüğü gruplara verdiği destek, güveni zedelemekte ve ikili ilişkileri zorlaştırmaktadır. Türkiye için, ABD'nin sözleri ile eylemleri arasındaki bu uyumsuzluk, güvenlik ve egemenlik açısından tehlikeli bir durum yaratmaktadır.
Her anlamda önemli
Toplumsal ve kültürel bağlamda, elbette bu özdeyiş bireyler arasındaki ilişkilerde de önemli bir yere sahiptir. Aile içinde, arkadaşlık ilişkilerinde ve toplumsal hayatta, insanların güvenilirliği ve saygınlığı, söyledikleri sözlerden çok yaptıkları işlerle ölçülür. Toplum, dürüst ve çalışkan bireylere değer verir ve onları örnek alır. Bu nedenle, toplumsal ilişkilerde güvenilir ve saygın bir yer edinmek isteyen bireyler, sözlerinden çok eylemlerine dikkat etmelidir.
“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” özdeyişi, insanın değerini ve karakterini anlamak için sözlerden çok eylemlerine bakılması gerektiğini vurgulayan derin bir anlam taşır. Bu özdeyiş, Ziya Paşa'nın toplumsal ve ahlaki değerleri yansıtan bir ifadesi olarak günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Modern dünyada, özellikle sosyal medya ve iş dünyasında bu prensip hala büyük önem taşır. Genç nesiller için önemli bir öğretici mesaj içerir ve edebiyat ile sanatta kendine yer bulur.
Bireylerin güvenilirlik ve itibar kazanmak için söylediklerinden çok yaptıkları işlere odaklanmaları gerektiği bir kez daha vurgulanmalıdır. Gerçek arkadaşlık, sadakat ve bağlılık, samimi ve tutarlı eylemlerle en iyi şekilde gösterilir. Uluslararası ilişkilerde de, eylemler sözlerden daha güçlüdür ve güveni, istikrarı ve barışı korumak için hayati öneme sahiptir.
Ayrıca, ifade özgürlüğüne ve demokrasiye bağlılık yeminleri edilirken, muhalifleri susturmaya yönelik çabaların oluşturduğu paradoks, yönetimlerin samimiyetini ve demokratik değerlere olan bağlılığını sorgulatan ciddi bir mental ve siyasal kafa karışıklığını yansıtır. Türkiye için, ABD'nin PKK ve YPG ile olan ilişkileri, ulusal güvenlik ve egemenlik açısından büyük bir tehlike teşkil ederken, ABD'nin sözleri ve eylemleri arasındaki uyumsuzluk, bu tür uluslararası ilişkilerde güven krizlerine yol açmaktadır.
"Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" özdeyişi, hem bireysel hem de uluslararası ilişkilerde evrensel bir ilke olarak kabul edilmelidir. Eylemlerin sözlerden daha güçlü olduğu, güvenilirlik ve itibar kazanmanın yolunun yapılan işlerden geçtiği unutulmamalıdır. Bu özdeyiş, toplumsal ve kültürel bağlamda da önemli bir yer tutmakta ve bireylerin güvenilirlik ve saygınlık kazanmak için sözlerinden çok eylemlerine dikkat etmeleri gerektiğini vurgulamaktadır.