Ağustos ayı, tarihimizde zaferler ayı olarak niteleniyorsa ekim ayı da uluslaşma ayı olarak nitelenmelidir. Yakın tarihimizde Adana, Maraş ve Antep’i işgal eden Fransız askerlerinin tümüyle çekilmesini öngören Ankara Antlaşması, Anadolu’dan Yunan ve diğer güçlerin çekilmesini sağlayan Mudanya Mütarekesi bu ayda imzalanmış, İstanbul bu ayda işgalden kurtulmuş, Ankara başkent olmuş ve nihayet bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, bu ayda tarih sahnesine çıkmıştır.
Şener Mete
O halde ulus nedir? Mikrofonla İletişim ve Medya kitabındaki anlamlardan ikisi şöyledir:
1- Dil ve gelenek birliği içinde ortak bir tarihsel süreci paylaşan, ortak bir kültürü ve ahlaki değerleri benimseyen, ortak geleceği düşleyen, bir arada yaşama iradesi gösteren toplum. Millet.
2- Aynı devletin yönetmesi için onay vermiş özgür bireylerin oluşturduğu insan topluluğu.
İlk tanımda ortak yaşama iradesi gösteren topluma, ikinci tanımda özgür bireylere işaret edilmektedir. Demek ki ulus olmak için toplumun hem ortak değerleri olacak hem de o toplum özgür olacak. Özgür olmayan bir toplum zaten ulus olamaz.
Ulus sözü Türkçe midir? Etimolojik sözlüklerde ulus kelimesinin Moğolcadan geldiği yazar. Moğolcadan geldiyse eski Türkler ulus yerine ne diyordu?
Hukukçu ve tarihçi Ali Rıza Önder, 1954 yılında Türk Dili Dergisinde yazdığı bir makalede, Bugün Ardahan’a bağlı olan Göle’de, “İl var ulus var” diye bir sözün kullanıldığını yazmıştır. Bu söz, bildiğimiz “elâlem var” sözünün karşılığıdır. İl, yaşanılan yer demektir. Ülkedir, yurttur, vatandır. Halk, ahali anlamına da gelir. Zaman içinde i sesinin e’ye dönüşümüyle el olmuştur. Ulus ise boy veya oymak demektir. 1955 yılında Halkbilimci Prof. Abdülkadir İnan; Vambery ve Radloff gibi Türkologların, binlerce boy ve oymak adını incelediğini, “boz ulus”, “kara ulus” gibi adların etnoloji bakımından boy adı değil, Moğol İmparatorluğunun dağılışından ve büyük etnik boyların yerleşmesinden sonra meydana gelen “göçebe halk” anlamını ifade eden bir terim olduğunu yazmıştır. En eski Türkçede bu sözün ULUŞ olarak kullanıldığı, Moğolcada ş harfi olmadığından ulus biçiminde telaffuz edildiği belirtilmektedir. Altayca’da da Tuva Türkçesinde de ulus olarak söylenir.
Ulus, ne zaman sözlüklerde yer aldı? 1901 yılında basılan, Şemsettin Sami’nin yazdığı Kamus-ı Türki’de ulus kelimesini görüyoruz. Bundan 120 yıl önce bu sözün anlamı şöyle yazılmış: Kavim, ümmet, aşiretin büyüğü. Şöyle de bir söz eklemiş peşinden: “Ulus illere, il oymaklara, oymak uruklara taksim olunur.”
Ulus sözünü resmî olarak ilk kez Mustafa Kemal Atatürk’ün ağzından duyuyoruz. 1934 yılında, İsveç Veliahtı’nın şerefine verdiği yemekte şöyle diyor: “İsveç-Türk uluslarının kazanmış oldukları utkuların silinmez damgalarını tarih taşımaktadır.”
Ulus, Cumhuriyet döneminin ilk gazetelerinden birinin adı olmuştur. Günümüzde; Bartın’da bir ilçenin ve birçok yerde köy, mahalle ve meydanın adıdır. Ankara’nın ünlü meydanıdır.
Telaffuz açısından bakacak olursak ulus kelimesindeki L sesi; cülûs, fülûs, hulûs sözlerindeki L’den farklıdır, kalın bir L sesidir. Sesli olarak söyleyelim: u-lus, u-lus, ulus. Söyleyişi kolay bir kelimedir. Ulus sözcüğü; orijinal, finansal, tropikal gibi Fransızca kelimelerde bulunan -al eki getirilerek ulusal yapılmıştır. TDK sözlükte ulusal, millî maddesine gönderilmiştir ama ulusal aynı zamanda Fransızcadaki –al ekinin aidiyet bildirmesi dolayısıyla “millete ait” demektir. Nitekim millî kelimesi de millete ait anlamını taşır. Ulusal sözünde ulus kökündeki kalın L gibi, iki tane kalın L bulunur. Ulusal aidiyet, ulusal kanallar, ulusal bayramlar, ulusal günler, ulusal para, ulusal yarar, ulusal tema, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Ulusal dil gibi birçok tamlamanın tamlayanıdır ulusal.
Ulusalın karşılığı olan milli sözünün anlamlarını şöyle sıralayabiliriz:
1- Millete ait. Ulusal. Milletin olan, millete ilişkin, milletle ilgili. Millete özgü.
2- Bir ülke halkının tümünün duygularını kapsayan şey için kullanılır.
3- Bir toplumu temsil eden kimse için kullanılır. (Milli kelimesi, millet sözünden türetilmiştir.)
Milli kelimesinde bildiğiniz gibi iki tane i bulunur. Bunlardan ilki, birinci hecedeki mil’de, diğeri ikinci hecedeki li’dedir. Bazı kişiler, bazı yayıncılar milli sözünün her iki i sesini aynı şekilde söylüyor. Oysa ikisinin arasında fark vardır: biri kısa söylenir, diğeri uzatılır. Eğer kısa söylersek milli olur: mil+li. Ne demektir milli? Mili olan yani kumlu, çamurlu, kuvarslı toprak. Millete ait anlamında söylersek ikinci i sesi uzatılır. Eskiden ikinci i harfinin üzerine düzeltme işareti yani şapka konularak uzun okutulacağı belli edilirdi. Şimdi kaldırıldığı için, telaffuzu tamamen sizin bilginize bağlıdır. Tekrar edersek Arapçadan dilimize geçen milli sözündeki ikinci i’yi kısa okursak, kelime gerçekte çamurlu, mili olan, kuvarslı anlamına gelmektedir. Milli topraklar ile millî topraklar aynı şey değildir. İkinci i sesini uzattığımızda millî topraklar yani vatan demiş oluruz.
Milli’nin karşılığı, ulus sözünden yapılma ulusaldır. Ulus devlet, ulusal bayram, ulusal dil demek tabii ki daha kolay. Uluslaşmayı sağlayan Ekim ayı, Anadolu’da tek ortak yanı din olan bir ümmeti, millet yaparak birçok yerde ortak din, ama ortak dil, ortak kültür, ortak amaç sahibi bireylere dönüştürmüştür. Bursa’da Van’ın oyunları oynanırken, Van’da Edirne türküleri söylenir, Trabzon’da Antep yemekleri yenir, Hatay’da Sinop kalkanı pişirilir, Sinop’ta künefe bilinir. Yani türkülerimizden, şarkılarımızdan yemeklerimize, eğitimden üniversitelere, alfabeden gazetelerimize ve izlediğimiz kanallara ve radyolara kadar her şeyimiz ortaktır, aynıdır. Bu da uluslaşma sayesinde, Kuvay-ı Milliye yani dedelerimiz sayesinde gerçekleşmiştir.