Yusuf KANLI Başbakan Faiz Sucuoğlu bir karar verdi. Evlere şenlik. Faşist desem, tanıma hakaret. İğrenç desem, çok yakışıksız. Garip desem, koskocaman Başbakan altına nası...

Yusuf KANLI Başbakan Faiz Sucuoğlu bir karar verdi. Evlere şenlik. Faşist desem, tanıma hakaret. İğrenç desem, çok yakışıksız. Garip desem, koskocaman Başbakan altına nasıl imza atar? Yok mu kardeşim aklı başında bir danışman Başbakanlık binasında, Ulusal Birlik Partisi merkezinde? Benzin ve mazot kıtlığı var bir süredir. Hem fiyatlar Türkiye ile beraber uzaya fırladı, hem de hem ikmaldeki sorunlar, hem de kifayetsiz muhteris kafaların uygulamalarıyla uzun kuyruklar oluştu yakıt istasyonlarında. Kudret Özersay, Halkın Partisi lideri, yazdı. Arabasında Girne’deki eve gidecek kadar benzin olmadığından bir yakınının arabasını ödünç almış. Kepazelik anlayacağınız. Elbette herhangi bir tüketim maddesinin birçok nedenle piyasada kıtlığı oluşabilir. Bir ada ülkesinde bu gibi kıtlıkların, zafiyetlerin ortaya çıkması elbette daha da kolaydır. İktidar olabilmenin en önemli göstergesi bu gibi zor şartları, ikmal gereklerini önceden görüp hesaplayabilmek, tedbirler almak halkın mağduriyetini olabildiğince önleyebilmektir. Kimse kusura bakmasın, KKTC ile Rumların yönetimindeki Kıbrıs Cumhuriyeti toprakları arasındaki kaçakçılık faaliyetleri 1963’den bu yana çeşitli şekilde devam ettirilmektedir. Bu kaçakçılık bazen bir zamanlar varlığıyla gurur duyduğumuz un fabrikamızın Kıbrıs Türk ihtiyacının çok üzerindeki kepek üretimine pazar diye göz yumulmadı mı? Neredeyse ayda bir ele geçen tonlarca büyükbaş karkas et, her türlü ilaç ve sair tüketim malzemeleri herhalde normal ticareti değil, canlı bir kaçakçılık sistemini göstermiyor mu? Her şey bir yana, özellikle Akıncılar kırsalında Rum kesimine eski traktörlerin çektiği eski su tanklarıyla yakıt “ticareti” yapıldığını bilmeyen var mı Kuzey’de veya Güney’de? Olmadı sayın başbakan. Dakika bir, kendi kalenize gol bir. Ne demek Rum tarafından KKTC’ye geçenlerin araçlarına yakıt verilmesinin yasaklanması? Akla mantığa sığar mı bu yapılmaya çalışılan? Ne imiş? KKTC halkı benzin bulamazken artan döviz fiyatları nedeniyle Rumlar açısından çok ucuza gelen yakıtın Rum araçlarına satılması engellenecekmiş… Okulları yasaklayarak şahane bir eğitim bakanlığı yapma hevesine düşen yeni ergen siyasetçi gibi bir davranış değil mi bu? Umarım biliyorsunuz sayın başbakan. KKTC’de yerleşik özellikle Maronitler ama sayısı giderek azalsa da Rumlar da var. Bunlar 1974’den bu yana Kıbrıs Cumhuriyeti kayıtlı plakalı arabalarıyla KKTC topraklarında seyrüsefer yapabiliyorlar. Bu uygulamanın doğru veya yanlış olmasını tartışmayalım şimdi, ancak dini veya etnik kökeni farklı da olsa, hatta talebe veya turist olarak ülkenizde bulunan kişiler dahil, KKTC toprakları üzerindeki her şahsın güvenliği, esenliği ve refahından siz ve hükümetiniz sorumludur. Halbuki, seçim sandığı ortaya çıkarıldı. Halk çok uzun süredir devam eden kifayetsiz muhterislerin elindeki KKTC hükümetini yeniden şekillendirmek, refah ve kalkınma için yeni bir umut yakalamak için gün sayıyor. Turuncusuyla, içi kırmızı yeşiliyle, alıyla beyazıyla siyasetçiler siyaset vitrinine çıktılar, sosyal medya dahil her alanda boy boy kendilerini, yapacaklarını ve çoğunlukla da palavralarını sıralıyorlar. Doğrudur, her seçim bir umuttur. Bu seçimde gerek kamudan gerekse özel sektörden ve akademi dünyasından çok değerli yeni ve başarılı isim aday adayı olarak partilerde askıya çıktılar. Kimler ilk ipi göğüsleyin partilerin seçim listelerine girebilecekler, yakında göreceğiz. Hemen ardından daha yoğun bir yarışla seçim sandığına doğru ilerleyeceğiz. Benim beklentim ve umudum mecliste temsil edilenler listesinin hiç olmazsa yüzde elli yenilenmesi. Tüm partiler tek başına iktidar hedefleseler de, uzlaşma ile oluşacak koalisyon hükümetleri KKTC’nin bir zenginliği olmalıdır. Şimdiye kadar ancak bir kez, o da çok kısa süreli, yapılabilen büyük koalisyon KKTC’nin biriken sorunlarına ve çok acı verebilecek yapısal değişimi açısından şart. KKTC’nin en köklü partileri, Ulusal Birlik Partisi (UBP), Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ve Halkın Partisi (HP) ellerini taşın altına koyabilecek özveriyi göstermeliler ve kampanya süresince de yarın bir birlerinin yüzüne bakabilecek seviyede “dengeli” söylemler geliştirmelidirler.