Okyanusya Futbol Milli Takımı Antrenörü Proteus

Ben milli takım çalıştırıcısı Proteus. Ben takımlarında sezon içinde iyi performans gösteren ve formda olan futbolcuları seçer, 3-10 gün birlikte kamp yapar ve maça çıkarız. Futbol taraftarı beni 3-6 ayda bir hatırlar. Onda da beni hep tenkit eder, hesap sorar.

Abone Ol

Ergun Mengi

Spor yazarları, bazen göklere çıkarır, bazen yerin dibine sokar. Bazen futbolcular bile beni tenkit eder, “ iyi çalışmıyoruz, daha çok çalışmalıyız” şeklinde. Ne yapmamı istiyorlar bilemiyorum. Onları kilometrelerce mi koşturmalıyım veya onlarca kısa mesafe sürat koşuları mı yaptırmalıyım? Yoksa köşe vuruşu gibi uzun taç atmayı mı, kafa vurmayı mı, pas vermeyi mi, şut çekmeyi mi öğreteyim?

Çalışmalarda bunlar devamlı yapılmalıdır. Yoksa 100m’yi 9.4’de koşan bir atlet, çalışmaya devam etmezse bir daha 9.4’de koşamaz, Yarış atları da öyledir. Birinci gelen at her zaman birinci gelemez, çalışmak lazım.

Maç öncesi bir takım kurarım, on kafadan ses çıkar. O olur muymuş, bununla o yan yana oynar mıymış vs vs. Ben de içimden diyorum ki “Biliyorsanız yer değiştirelim siz kurun takımı”.

Tüm sezonu izleyen ben, 30 yıldır profesyonel futbolun içinde olan ben, bu takımın patronu ben, son 10 gündür performanslarını, iştahlarını, varsa sakatlıkları gözlemleyen ben; fakat tenkit edenler futbol severler, futbol köşe yazarları. Haksızlar da diyemem. Ben oyuncu seçerken formuna baktığım kadar, örneğin 3-5-2 oynayacaksam, sezon boyunca bu sistemde oynayan oyuncuları tercih edebilirim. Futbolcuların arasındaki uyuma dikkat ederim. O nedenle bana “neden o oyuncuyu almadın neden bunu aldın” diye sormayın. Buyurun gelin. Seve seve tartışalım.

Her şeyi çalışabilirsiniz, her şeyi yapabilirsiniz, her şeyi konuşabilirsiniz ama futbolcunun o anki ruh haline giremezsiniz. Futbolda uğur, vb şeylere yer yoktur. Efsane futbolcu Johan Cruyff derki “sahadaki 22 oyuncu da maça dua ederek başlar. Durum böyleyse, tüm maçların berabere bitmesi gerekir”. Bu nedenle, çalışacaksın, uzaktaki topa rakibinden 1 salise önce dokunacaksın, topa sahip olacaksın, mücadele edeceksin, aklını kullanacaksın, basit oynayacaksın, tabi biraz zeki de olacaksın. Ama bu sporsa biraz da şansın olacak. “Topun canı vardır, isterse girer kaleye." İşte Futbol budur.

Futbolcuya “topu neden direğe nişanladın” diye sorabilir misin veya kaleciye “bu penaltıyı neden kurtarmadın” diye? Ama herkes skora bakıyor. Futbolun güzelliğine değil.

Bir iki güzel sözle bitirelim. Fatih Terim “Bir maçın en önemli dakikası, ilk 90 dakikasıdır".

Meşhur 8-0’lık İngiltere-Türkiye maçından sonra spiker “maç bitti hala gol yiyoruz”.

Kazanma şansınız %1 diyen İngiliz spikere, Gheorghe Hagi “%1 gerçekleştiği zaman %99'dan büyüktür”.

Futbol fakir oyunudur, iki taştan kale, bir kâğıttan topla takım kurup oynayabilirsiniz.

Erkek çocukların %99’unun ayağına muhakkak bir top değmiştir. Bu nedenle hepsi futbol uzmandır.