Hakan ŞANLITÜRK Geçenlerde bir arkadaşla sohbet ederken ilginç bir çıkışı oldu. Bizim başımıza gelenlerin esas sorumlusunun "muasır (Çağdaş)" kesim olduğunu anlattı. Aslı...

Hakan ŞANLITÜRK Geçenlerde bir arkadaşla sohbet ederken ilginç bir çıkışı oldu. Bizim başımıza gelenlerin esas sorumlusunun "muasır (Çağdaş)" kesim olduğunu anlattı. Aslında haklılık payı yok değil. Merkez siyaseti yok edenlerin kendini 'çağdaş' olarak nitelendiren insanlar olduğunu hatırlarsak sanırım ne demek istediğimi anlarsınız. Merkez siyaset yok edilmeseydi AKP iktidar olamazdı. Sonrasında merkezin tekrar inşa edildiği o birleşme 'ihanetle' son bulmasaydı AKP iktidarda bu kadar uzun kalamazdı. Demem o ki 'muasır' geçinenler vazifelerini ihmal edince memleket buhranla karşı karşıya kalıyor... Asıl anlatacaklarıma geçelim... İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan'ın bir vatandaşa yönelik eylemi ve hakareti gündemde... AKP'liler başta Erdoğan olmak üzere define bulmuş gibi sevindi bu olaya. Dillerinden düşürmüyorlar. Meclis'te, sokakta her ortamda kaşıyorlar. Kendileri yetmezmiş gibi bazı kesimleri de organize ederek saldırtıyorlar İYİ Partililere... Bunu yaparken de eminim şehitler ve küfür hiç umurlarında değil. Temelinde siyasi rant peşinde oldukları açık... Türkkan halt etti. Yaptığının savunulacak yanı yok. Herşeyden önce milletvekilinin, politikacının karnı geniş olmalı. Türkkan ayıbının farkına vardı özür diledi. Partisi Grup Başkanvekilliği görevinden ayrılmasını istedi ve öyle oldu. Ama nafile... İktidar kaşımaya devam ediyor... Meclis'e uğradım. Muhalefet kulisinde otururken bir yandan da ekrandan Genel Kurul'daki konuşmalara dikkat kesildim. AKP Grup Başkanvekili Akbaşoğlu ağzı dolu dolu saydırıyordu İYİ Partililere. İYİ Parti Grup Başkanvekili Dervişoğlu da karşılığını veriyordu. Dervişoğlu'nun, “Böyle bir olaya sevinmiş olanların TBMM’de bulunuyor olmasından da rahatsız oluyorum” ifadesi aslında konunun püf noktası. Zira AKP cenahı belki farkında olmadan çatısı altında bulunduğu TBMM'nin itibarını zedeliyor böyle yaparak. Halbuki Meclis'in itibarını koruyup kollayacak olanların başında iktidarıyla muhalefetiyle tüm milletvekilleri geliyor.. Meclis'i kirli göstermek, itibarını sarsmak siyaset yapanların işine yarar mı? Tabi ki yaramaz... İşin diğer bir yanına daha ilginizi çekmekte yarar var. AKP'nin Cumhuriyet ve Atatürk ile şehit karşıtı bir dolu defosu var. Hani, "evin camdansa başkasının evine taş atarken iyi düşünmelisin" derler. Bu olay da güzel bir örnek. Geçmişi defolarla dolu AKP'nin evi camdan. Buna rağmen karşı tarafa bu denli saldırmaları akıl alacak gibi değil. 'Cahil cesareti' dedikleri bu olsa gerek... Ne demek istediğimi CHP Grup Başkanvekili Engin Altay'ın hatırlatmasıyla açıklayayım: Engin Altay'ın, “Yapmayacaktım ama bir iki örnek vereyim öfke dilinin nasıl olduğuyla ilgili: ‘İsrail dölü’, size demiyorum, ‘ulan ahlaksızlar’, ‘adiler’, ‘cibilliyetsiz’, ‘zürriyetsiz’, ‘tezek’, ‘çamur’, ‘mankafa’, ‘alçak’, ‘affedersin Ermeni’, ‘şerefsiz’, ‘edepsiz’, ‘yalaka’, ‘geri zekâlı’, ‘vampir’, ‘dönek, ‘virüs, ‘soysuz’, ‘rezil’, ‘çakal’, ‘ölü sevici’, ‘terbiyesiz herif.’" ifadeleri iktidarın evinin camdan olduğunun açık misali... Fesli Kadir sevicilerin, şehitlere 'kelle' diyenlerin, daha düne kadar Atatürk'ü ağızlarına almayanların, bugün şehitlere sahip çıkması, Atatürk sevgisini keşfetmesi aslında fena da değil... Demem o ki Lütfü Türkkan'ın densizliğinin peşine takılma cüreti hayra alamet değil. Böyle kimseye fayda getirmeyecek ayıp konularla uğraşmak yerine, ülkenin ve insanlarımızın dertlerinin çözümüne odaklanmanız daha faydalı bir uğraş olur...