Mevcut sosyal güvenlik sisteminde emekli maaşlarının yetersizliği ve aktüeryal dengenin bozulması, ekonomik sıkıntılara ve adaletsizliklere yol açmaktadır; emekli maaş bağlama oranları kısmi kayıt dışı istihdama kapı aralayabilir... Bu sorunların çözülmesi için ülkemizde daha etkin ve adil bir sosyal güvenlik yönetimine ihtiyacımız var...

Mehmet Ali Aktaş

Yazı başlığından hareketle salt emekli maaşlarının yetersizliği konusunda konuşmak istediğim anlaşılabilir… Lakin konu bu kadar basit olmamalı…

Bunu dillendiriyor olmakla birlikte öncelikle “sosyal güvenlik” konusunu biraz konuşmak arzusundayım bugün…

Zira işçilerin, memurların ya da esnafın kazançları veya beyanları doğrultusunda ödenen/tahakkuk eden primleri toplama ve koşulların oluşması halinde emekli maaşlarını bağlama yetkisi Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmiştir.

Geçmişte üç farklı kurum vardı anımsıyorsunuzdur. Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur… 

Söz konusu kurumlar tek kurum altında toplanmak istenildi…

Peki nedir sosyal güvenlik? Hızlıca bakmış olalım…

Sosyal: İlk akla gelen her ne kadar insan topluluğu olsa da yardımlaşma, eşitlik ve sosyal adalet tanımlaması daha uygun düşer durumda.

Güvenlik: Bunu da tehlikeyi bertaraf etmek olarak tanımlamış olsam sanki hata yapmamış olurum.

Özetle bireyi yaşamı boyunca ilgilendiren yegane olgunun Sosyal Güvenlik olduğunu kabul etmek gerekmekte…

Buradan hareketle Sosyal Güvenlik Kurumunun ana paydaşlarının ya da kuruma ödenecek primlerin doğmasını sağlayanların muhtemel bir tehlike anında güvende olduklarını bilme ve bundan adil olarak yararlanma haklarının olduğunu söylemek yerinde olacaktır.

Bu ifadelerimden hareketle eyvah teknik konulara mı gireceğim ya da konuşma dilinden uzaklaşacağım mı diye söylendim kendi kendime doğrusu…

Bir anlamda farkındalık diyelim kıymetli okurlarım…

Gerek hizmet ve gerekse yaş haddini mevcut mevzuat düzenlemeleri doğrultusunda tamamlamış olan her bir vatandaşımız fiili çalışmaya son verip arta kalan ömrünü yaşam seviyesini / yaşam kalitesini (ekonomik olarak) düşürmeden idame ettirmek gayesinde olmaktadır… Ya da olmaktaydı…

“Olmaktaydı” ifadesini oldukça bilinçli kullandığımı söylemek isterim saygıdeğer okurlarım…

Zira biyolojik yaşım nedeniyle tanık olduğum gerçekler bulunmakta…

Örneğin, memur ya da işçi; emekliliğini hak ettiğinde başını sokacağı bir konutla birlikte bir taşıt alabilir, devamında ise bir miktar nakde sahip olabilirdi…

Şimdi diyeceksiniz ki onlar eskidendi…

Evet ben de tam bunu söyler durumdayım.

Ne değişti ki geçmişten günümüze?

Örneğin, çalışanların (memur ya da işçi) maaşlarıyla bağlantılı Sosyal Güvenlik Primi oranlarında geçmişe oranla bir azalma mı söz konusu? 

İnsan ömründe oldukça uzun sayılacak bir süredir vergi, sosyal güvenlik ve benzer konularda fiilen çalışan ve akademik olarak araştırma içerisinde bulunan bir yurttaş olarak ifade etmeliyim ki; bireyler, özellikle de emekliler ekonomik ihtiyaçlarını karşılama konusunda oldukça zorlanmaktadırlar.

Çalışanların ve emeklilerin neden bu denli ekonomik problemler içerisinde olduklarını çok anlamlandırabildiğimi söyleyemeyeceğim ne yazık ki…

Aktüeryal dengede bir problem var… Sanki yönetilemiyor gibi… 

Bunun sorumlusu kim?

Sosyal Güvenlik Kurumu olabilir mi?

Ya da başka bir kurum olabilir mi?

Bir adım daha ötesi bunun sorumlusu kimse olmayabilir mi?

Ben çok anlamlandıramadım doğrusu?

Belki siz kıymetli okurlarım konuyu anlamlandırma konusunda bana katkı sunabilirler…

Çalışanların ücretleri üzerinden alınan Sosyal Güvenlik Primleri dikkate alındığında ve olabildiğince risksiz getiride örneğin vadeli mevduatta değerlendirildiğinde sanki minimum emekli maaşlarının daha fazlası karşılanabilir gibi…

Ne dersiniz kıymetli okurlarım?

Bir yerlerde bir yanlış mı var yoksa…

Aklıma geliyor ancak dilim varmıyor… Düğme ve ilik konusu…

Yukarıda da ifade ettiğim ve yaşadıklarımdan hareketle geçmişte emekli maaşları yeterli durumdaydı… Ya da ben öyle anlıyorum. Anladığım doğru ise ilk düğmenin iliklenmesinde problem yok gibi…

Peki şimdi neden böyle? İşte asıl soru bu kıymetli okurlarım,

Örneğin 2008 ve öncesinde emeklilerimize maaş bağlama oranları ile şimdilerdeki maaş bağlama oranları dikkate alındığında bir anlamda kıyafet değişikliğinden sonra ilk düğmenin hatalı iliklenmiş olabileceği akla geliyor…

Bunca etkin kadro ile hata mı yapıldı?

İnanmıyorum doğrusu hatalı bir işlem olduğuna…

Halk ozanı “Aşık Mahzuni” den bir alıntı yapayım izninizle… “Bu işte bir el var gizli gizli….”

Zira emekli maaşlarının açlık sınırının altında kaldığı hususu genel olarak kabul edilmektedir.

Kıymetli okurlarım bir itirafta bulunuyorum zira borçlu kalmayı sevmiyorum. Yazılarımda olabildiğince teknikten uzak olmakla birlikte kurumlarımıza da bir haksızlık yapmak arzusunda asla olmadım. Tek bir gayem var; o da daha iyisini istemek… 

Her bir vatandaşımızın tüm ihtiyaçlarını karşılayabilir durumda olması arzu edilmektedir. 

Dilerim ki başta Sosyal Güvenlik Kurumumuz aktüeryal dengenin oluşturulması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması konusunda daha etkin olsun ve kuruma primin doğmasını sağlayanlara eşit fayda sağlanmış olsun…

Bir dileğim daha olsun izninizle,

Dilerim ki emekli maaşlarının oldukça düşük oranlarda bağlanması kısmi kayıt dışılığı teşvik eder hale gelmesin…