Ali adında bir Ermeni tanıyor musunuz ya da duydunuz mu? Herkes bilir ki kişi adları, bir şahsın mensup olduğu toplumu belirtir. Örneğin George, bir İngiliz veya Amerikalıyı, Yorgo bir Rum’u, Vladimir bir Slav’ı, Ohannes ise Ermeni’yi temsil eder.
Şener Mete
Ali adını genellikle Türkler, Kürtler, Araplar veya Farslar kullanır. Her ne kadar Ali Mac Graw adıyla ünlü bir Amerikalı aktris olsa da onun gerçek adı Ali değil Alice’tir.
NewYork Times Gazetesi, 25 Nisan 1936 günlü baskısının 12. sayfasında, “Ali Baba dün gece dünya ağır sıklet güreş şampiyonluğunu kazandı. Ermeni yakalayıcı, Madison Square Garden'daki tek düşüşle bitirme yarışmasının 53 dakika 37. saniyesinde, şampiyon Alman Dick Shikat'ı vücut vuruşuyla fırlatarak tacı kazandı” haberini yayınlamıştı. Los Angeles Times ve Montreal Gazeteleri de 30 Nisan’da Ali Baba’yı haber yapacaktı. 5 Mayıs'ta Madison Square Garden'da şampiyonluk için bir rövanş maçı yapıldı. Ali Baba ya da Ekizian, tekrar kazandı ve resmen Dünya Ağır sıklet Şampiyonu ilan edildi. Ertesi gün haber Amerikan basınında manşetten ve fotoğraflarla yayımlandı ve Ali Baba “yabancı toplumların ilk temsilcisi” olarak tanıtıldı. İran ile ilgisi olmamasına karşın, “Isfahan’ın güçlü adamı” denildi. Harry Ekizian adı Eikasian ve Ekezian olarak da yazıldı. Ama kendisi, “Benim adım Ali Yumid” demişti. Ali, Arapça yüce ve yüksek anlamındaki kelimenin ünlüleri kısaltılıp erkek adı olmuş bir sözcük. Yumid ise yine Arapçada öldürücü anlamına geliyor. Kürtçe olduğu yazılan sözlükte böyle bir kelime yok. Ermenicede olsaydı, Ermeni yazarlar bunun mutlaka karşılığını yazardı. Bir yayında da adı Harry K. olarak yazılmış. Çok belli ki soyadının ne olduğu bilinmediğinden, babası olduğu söylenen Krikor’un ilk harfiyle yetinilmiş.
13 Haziran 1936 günü Cumhuriyet Gazetesi’nde, Türkiye’den Amerika’ya giden Artin Ekizyan’ın yani Ali Baba’nın Dünya ağır sıklet güreş şampiyonu olduğu yazıldı. O tarihe kadar Amerika’daki gazetelerde, Ekizyan’ın Harput’ta büyüdüğü, 14 yaşında güreşe başladığı, Karagaşlar olarak bilinen bir Türk aşiretinin lideri Abdülkadir Bey’in düğünü için düzenlenen güreş turnuvasında yarıştığı, bir koyun sürüsüyle birkaç deve kazandığı ve bu parayla İstanbul’a gittiğinden başlayarak annesi ve kardeşiyle kaçıp bir mağaraya sığındığı, orada kız kardeşinin açlıktan öldüğünü, sonra annesinin bırakıp gittiğini, kendisini Arapların yakalayıp 4 yıl tarlalarda köle olarak çalıştırdığını, bir fırsat bulup kaçarak İstanbul’a gittiğini, babası Amerikan vatandaşı olduğundan Amerikan gemisine bindiğini yazıyorlardı. Anlaşılan birbirine karışmış hikâyeler içinde Artin’in veya Harry’nin ya da Ali Baba’nın kim olduğu bir muamma ya da Osmanlı edebiyatında geçen deyimiyle bir lûgaz gibi…
Ali Baba, Türkiye’den Artin olarak çıkmış olsa bile Harry adını almasının gerekçesini anlatmıyor. Harry ismi, pek çok İngiliz kralın tercih ettiği Henry’nin, İngilizcedeki başka bir formudur. Liderlik ve savaş kazanan anlamlarına geliyor. 1923 yılından sonra Amerikan Deniz kuvvetlerinde görev yapan Harry Ekizian’ın aşina olduğu savaşla ilgili bu kelime eski Almancada da“ordu” anlamına geliyormuş. Ve Harry; yağmalama, yakıp yıkma, sinir bozma anlamlarının ötesinde, Harold, Harrison veya Harvey'in küçültülmüş hali olarak popüler bir erkek adı olmuş. Ali Baba, popüler olmayı seven biri olarak televizyonun olmadığı yıllarda medyatik işler de yapmış. Örneğin adı listelerde geçmemiş olsa da 1933 yılında çevrilen Alice Harikalar Diyarında gibi dört filmde rol almış. Güreşlerin ardından basına demeç vermekten kaçınmamış. Ancak hep soru işareti olarak kalmış. Nitekim Chicago Daily Tribune gazetesinde Robert Cromie, “Güreşçi Ali Çok Komik Biri” adlı makalesinde, “Bugün onun bir fotoğrafına, hatta sinema filmine sahip olmamız önemli ama etnik kimliğine dair net bir açıklamanın olmaması neredeyse trajik. Amerikalı güreş tarihi uzmanı Nat Fleischer, Milo’dan Londos’a adlı kitabında, Ali baba için “Bu sert bakışlı Türk, Şikat’ı 46 dakika 40 saniyede yere atarak şampiyon oldu” diye yazdı. Çelişkili bilgiler onun bir Ermeni olabileceğine işaret ediyordu, ancak Ali Baba 1950'de Chicago Daily Tribune'e konuştu ve babası Cemal Baba'nın bir Kürt kabilesinin reisi olduğunu söyledi” diye yazmıştı. Dr. Ali Sipahi, ‘Hıstorıcal Ethnography Of Proxımıty In Harput’ adlı Doktora tezinde şu soruları soruyordu: “Ali Baba, bir Kürt reisinin kurtarıp evlat edindiği bir Ermeni çocuğu muydu? Yoksa gerçekten Amerikalılar tarafından daha iyi muamele görmek için ABD'de Ermeni adını alan bir Kürt çocuğu muydu?” Ali Baba’nın nereli olduğu ise tek cevabı olan bir soruydu: Harput.”
Ekizian, Paşinyan, Sarkisyan gibi Ermeniler, son 3 harfleriyle tanınır. Örneğin Harput’un ilk terzisi, Krikor Ağa Ekizyan’dı. Harput’ta ayrıca Ekizyan Ticaret evi vardı. Aile tarihi araştırmacısı Mark Arslan, Kuzey Amerika’ya göçü kayıt altına alan ve internette İngilizce olarak paylaşılan Ermeni Göç Projesi’nde, 1930 yılına kadar göç eden Ermenileri, ne zaman ve hangi gemiyle gittiklerine kadar listelemiş. Bu listede, Ekizian soyadında 20 kişi var. Bunların 17’si Harput’tan göç etmiş. Ancak listede adı Harry, Arteen ya da Ali olan bir Ekizian yok.
3 Ocak 1939 günü Akşam Gazetesi’nde ‘İngiltere Mektupları’ köşesinde, ‘Atlet’ mahlaslı muhabir Ali Baba’ya sorar: “Nerede doğdunuz?” Cevap, “Şark vilayetlerinde.’’ ‘’Bu vilâyetlerde nerelerde bulundunuz?” sorusuna. Ali Baba, “Bilhassa İzmir ve civarında çok bulundum” cevabını verir. Bunun üzerine Atlet, “İzmir’in şark vilayetleriyle ilgisi yok” diyerek kendisini sıkıştırınca, Ali Baba hayat hikâyesini anlatır: ‘’1903’de Kanada’da doğdum. Babam Türkiye’den gelip Kanada’da yerleşmiş. Türkiye’nin neresinden geldiğini bilmiyorum. Annem Kanadalı bir Fransız’dır. Dokuz yaşındayken babamı kaybettim. O zaman seyyar bir cambazlar kumpanyasına katılarak yedi sene bu meslekte kaldım. Ufak tefek işlerle anneme para gönderiyordum. 16 yaşıma girdiğim sırada annem tekrar evlendiği için onu terk ederek yalnız yaşamağa başladım. Amerika’da panayır yerlerinde iddialı dövüşleri kazanarak küçük bir şöhret kazandım. Bundan sonra bir güreş menajeri ile tanıştık ve böyle oldu. Aklımda iken söyleyeyim asıl ismim Ali Badi’dir. Fakat menajerler reklâm için türlü türlü şeyler uyduruyorlar. Ben de sesimi çıkarmıyorum.’’ Bir sayfayı dolduran röportajda Ali Babanın anlattıklarının ne kadarı doğrudur elbette bilinmez.
Ağır sıklet güreş şampiyonluğunu sadece 6 ay elinde tutan Ali Baba veya Harry Ekizian ya da Ali Yumid, 1950’de güreşi bıraktıktan sonra sırt masajı yapmaya başladı ve bir portakal bahçesi satın aldı. Kendisiyle ilgili olarak yardımsever ve iyi bir insan olarak söz edildi. İnançlı bir Hıristiyan idi. 16 Kasım 1981’de California’da öldükten yıllar sonra bile Ermeni ve Kürt yayın organlarında gerçek kimliği tartışıldı, hakkında birkaç kitap ve makale yazıldı. Harput, Kanada, Amerika arasında geçen yaşamında Türk, Ermeni ve Kürt kimliklerinden hangisine ait olduğu gerçekte hiç bilinmedi Ali Yumid’in. Ancak Harputlu bir Amerikalı olarak adı, dünya güreş tarihinin şampiyonlar listesinde yer aldı.