Önceki yazılarımda da dikkat edileceği üzere, sağlık konusunda yanlış, yalan, sahte ve yönlendirici paylaşımlara karşı ne kadar tepkili olduğum doğrudur. Hem toplumun sağlık konusunda yanlış yönlendirilmesi sonucunda uğrayacağı zarar, hem de işini etik ve güncel bilimsel veriler ışığında icra etmeye çalışan hekimlerin yeri geldiğinde mesleki yetersizlikle suçlanması dahil sonuçları olan bu tür paylaşımlar son günlerde giderek sayıca arttığı gibi, daha ileri bir seviyeye çıkarak sağlık hizmeti dolandırıcılığına evrildi. Nasıl okuyup üfleyerek bir hoca kısırlığı tedavi edemezse, ne idüğü belirsiz bitkisel ürünler ile de hastalıkları tedavi etmek mümkün değil. Bu hafta itibarı ile karşıma çıkan iki çarpıcı örnekten bahsetmek istiyorum.
Birincisinin kahramanı artık bahsetmekten bıktığım malum zat,  ağzım varmıyor söylemeye ama “profesör!!!”. Prostat büyümesi, prostat enfeksiyonu ve erkek iktidarsızlığında (erektil impotans), bir bitkisel “supplement” tarzı ürün ile ilaçsız ve ameliyatsız tedavinin mümkün olduğunu söylüyor. Valla, tamamını izlemeye dayanamadım ama sanırım “Hollanda’dan falan bu yolla tedavi ettiğim hastam var” demiştir. Kalıbımı basarım. Bu söylemde sahtekarlığın sağlaması. Türkiye Cumhuriyeti topraklarına sığamadığı için diyor ki, “yurt dışından bile güvenip geliyorlar, ben de tedavi ediyorum”. Valla yazık o parasını pulunu bu zata verenlere. İş o kadar vahim ki, mesela iyi huylu prostat büyümesi (benign prostat hipertrofisi) olan bir insanı ele alalım. Modern tıbbın önerdiği ilaç tedavileri ve takiple tedavi edilebilme olasılığı olan bir hastalığı varken, bu ürünü kullanıp iyileştiğini düşünecek, yıllar içinde bu büyüme malign yani kötü huylu hale gelip yayılırsa bunun hesabını kim verecek. Bu hastanın çekeceği zorlu süreç ve ömründen çalınan yılların hesabını nasıl görecek. Anlayamıyorum ya gerçekten vicdansızlar ya da bu kadar basit sonuçları düşünemeyecek kadar kıt zekalı. İki olasılığa da inanmak istemesem de cevap her ikisi galiba. İlaçların doğadaki çeşitli maddelerden, çoğunlukla da bitkisel ürünlerden elde edildiğini biliyoruz. Ama bunlar vücutta etki edebilecekleri çeşitli farmakolojik süreçlerden geçirilip ilaç haline getiriliyor. Laboratuvar, hayvan ve en son insan çalışmaları yapılarak etkinlikleri, etki dozları, yan etkileri, toksisite çalışmaları vs. o kadar çok test ediliyorlar ki. Ne idüğü belirsiz, sadece bitkisel olması sebebiyle Sağlık Bakanlığı tarafından incelemeye tabi olmayan, diğer ilaçlarla, besinlerle etkileşimleri bilinmeyen bir ürün maşallah her şeye iyi gelebiliyor. Kafası biraz çalışan, azcık vicdanı olan biri bunu önermez. Ama bunlarda ikisinden de zerre yok maalesef. İnsanları da anlayamıyorum, ne var ilaçlardan bu kadar çekinip kullanmamakta ısrar edecek, doktora uymamak için on beş takla atacak, modern tıbba riayet etmeyecek. Bu durum eğitim seviyesinden bağımsız olarak genelleşmiş durumda. Ha bu arada erektil impotans ile ilgili o muhteşem mesir macunu bozması (mesir macunu bile değil), bir kuruyemişçide bulacağınız aşırı kalorili, tam Türk işi, damatlık, her türlü şekerli zerzevatlar var ya, satılıyor sosyal medyada, iktidarsızlığa bitkisel çözüm diye. Onlarda da o mavi haptan var (sildenafil). Hindistan’dan kilo ile o haptan getirip ezerek içine katıyorlar. Yani o iddia ettikleri “beyzbol sopası kıvamı” yine o mavi hap sayesinde. Ne bal, ne pekmez ne de pestil, fındık, fıstık, ceviz değil işe yarayan. Modern tıbbın ürettiği, erektil impotans tedavisinde uzman ürologlarca önerilen sildenafil. Tabi sildenafilin kullanılmasının hastanın hayatına dahi mal olabileceği durumlar var ki, uzman hekim bunu söyler. Ama sosyal medyadan sipariş ettiğiniz o garip şerbeti içerseniz, o engel durumlarda sizde varsa, valla “hık hık” diye “iş üstünde” keserler biletinizi, bir de rezil olduğunuzla kalırsınız, hele bi de “deplasmanda” iseniz. Biraz abartılı, biraz komik ve kinayeli yazdım ama olası senaryolar bunlar.
İkinci vereceğim örnek, tam bir dolandırıcılık. Hukuk eğitimin yok ama herhalde çıkar amaçlı çete kurmak, umut tacirliği, bilerek ve isteyerek hayata kastetmek falan gibi bir kapsama girer hukuki olarak ve ağır cezada falan yargılanırlar bu yaptıkları için. Umarım! Evre 4 her türlü kanseri tedavi ettiğini iddia edenler türedi. Her kanser türü için farklı sınıflandırma sistemleri olsa da, evre 4 genel olarak uzak organ metastazı, yani ciddi yayılmış kanser anlamına gelir. Çoğunlukla artık tedavi etme ihtimali çok çok düşük olan, tedavilerle hastanın yaşam süresinin uzatılamadığı ama yaşam kalitesinin arttırılması ve hastanın konforlu yaşamasını sağlayacak palyatif tedavilerin uygulandığı bir hasta grubudur evre 4 kanser hastaları. Modern tıbbın dahi birçok kanserin bu aşamasında tedavi edemediği bir durumda yine ne idüğü belirsiz bitkisel ürünlerle tam tedavi ettiklerini, kanseri tamamen ortadan kaldırdıklarını iddia ediyorlar. Yahu, ne ayar kalmış bunlarda, ne vicdan artık. İnsanın “ufak at da civcivler yesin”, “atma kardeş, din kardeşiyiz” falan diyesi geliyor. Ama bakmayın güldüğüme, bu artık umut tacirliği. Hiç çaresi kalmamış insanların zor durumlarından faydalanarak maddi çıkar elde etmeye çalışan insanlar bunlar. Sırf denemek için, her tür kanserde mi diye mesaj attım, evet dediler. Abarttım, bir yakınımda pankras başı kanseri evre 4 var tedavi edebilir misiniz dedim. Olumlu yanıt aldım. Pankreas başı kanseri evre 4 en abartılı, en kötü huylu olan kanserlerden biri. O kadar pervasızlar ki, mesaj attığım sosyal medya hesabımda profesör olduğum profil adımda belli zaten. Ona bile bakıp temkinli davranmıyorlar, hani şikayet eder tıp insanı, olaya hakimdir falan deyip. Gerçekten herhalde ben anlamak da zorlanıyorum bu tür insanları. Çünkü bunlara prim veren, inanan, bunların tedavilerini uygulayan, bu uğurda para harcayan insanlar var. Ne diyeyim, “Allah önce şifa, sonra akıl fikir versin”.
Özetle, bu tür paylaşımlara ne olur inanmayınız. Prim vermeyiniz, sağlığınızı bu şekilde tehlikeye atmayınız. Bu tür hesapları da ne olur şikayet ediniz.