1978 yılında Ankara’da doğdum ve mecburi hizmet için gittiğim Ağrı’da kaldığım 2009-2010 yılları ve profesörlük için gittiğim Uşak’ta kaldığım 2016-2021 yılları arası hariç hayatım hep Ankara’da geçti. Bir Ankara fanatiği olduğumu söyleyebilirim.
Barış Durukan
Ne İstanbul ne İzmir’de yaşamakta hiç gözüm olmadı. Bu şehirden gelen iş tekliflerini de hep geri çevirdim. Bunda İstanbul’da yaşamaktan çekindiğimin de payı var elbette. Ama, Ankara yaşaması kolay bir şehir. Her şey elinin altında gibi geliyor insana. Mesafeler nispeten kısa ve son zamanlarda artmış olsa da trafik tolere edilebilir düzeyde. İnsanlar daha sakin ve şehir daha az kozmopolit diye düşünmüşümdür hep. Şehirciliği çok da süper olmasa da İzmir’in o çapraşık, süpersonik garip ve düzensiz şehirleşmesi ile mukayese kabul etmez. İstanbul’un karmaşık şehircilik anlayışı zaten Ankara havasına aykırı.
Ama Ankara’da da dikkat çeken üç tane atıl gökdelen var bu düzeni bozan. Bunlardan birincisi Uğur Mumcu Caddesi, eski Köroğlu Caddesi üzerinde bulunan, ta 1990’lı yıllardan beri var olduğunu hatırladığım o yüksek garip bina. Onu oraya kim niye dikmiş, niye o bina hiç kullanılmamış bilmiyorum. Ön tarafındaki iş merkezi benzeri az katlı kısmın üzerinde altın rengine benzer garip, kısmi bir cam kaplaması var ve ezelden beri orada öyle durmakta. Liseyi Koza Sokak’taki Milli Piyango Anadolu Lisesi’nde okuduğum için hemen her gün önünden geçerdik servisle. O zaman aramızdaki dedikodu “Bina çok yüksekmiş ve üst katlardan Cumhurbaşkanlığı Çankaya Yerleşkesi rahatça görünüyormuş, buradan keskin nişancı adam vurabilirmiş” gibi garip bir şeydi. Çok da mantıksız gelmiyor kulağa aslında. Güvenlik gerekçesi ile izin verilmemiş olabilir tamamlanmamasına, ancak o zaman niye yapımına izin verilmiş? Sonradan neden yıkılmamış ve en çok merak ettiğim soru o bina kimin? Garip bir yapı olarak hala orada dimdik duruyor ve bence şehir için görüntü kirliliği yaratıyor.
İkinci atıl gökdelen kompleksi Eskişehir yolu üzerinde, Malazgirt Bulvarı kavşağında yer alan ünlü Togo Kuleleri. İmarı, ruhsatlandırması ve yapımı şamasında birçok usulsüzlük, alavere ve dalavere olduğu söylenmişti. İşe eski Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek ve ortağı olduğu iddia edilen eski Ankara Sanayi Odası Başkanı ve CHP millet vekili Sinan Aygün’ün katıldığı yazıldı, çizildi. Bu iki isim işin içinde ise gerçekten ciddi gariplikler olması doğal aslında. Bildiğim kadarıyla yapım aşamasındaki usulsüzlüklere ek olarak, imarda olmayan fazla kat yapımı söz konusu olduğundan mahkeme kararı ile neredeyse yapımı tamamlanmış inşaatın yapımı durduruldu ve orada öylece atıl kaldı. Ankara manzarasına ek bir görüntü kirliliği oluşturarak. Madem böyle olacaktı bu yapının da niye yapımına izin verilmiş? Sonradan neden yıkılmamış ve yine bu bina hakkında da en çok merak ettiğim o bina aslen kimin? Tabi Togo’nun arazisi üzerinde olduğundan Togo’nun sahipleri de eminim ortaktır bu işe ama başka ortaklar olduğu iddiaları çok defa basında yer aldı.
Üçüncü atıl gökdelen ise Turan Güneş Bulvarı alt kısmında, Ziaur Rahman Caddesi başlangıcı ile kesiştiği noktada yer alan “ROMA” adlı rezidans-AVM kompleksi. O arazi yıllarca boş durmuştu. Hatta bir dönem gecekondu benzeri bir otomobil lastik satış mağazası ve lastik otel vardı orda. Bende eve yakın olduğu için oradan hizmet alırdım o dönemlerde. Birden bu yapı yıkıldı, inşaata başlandı ve hızla yapıldı. Dış kaplaması hariç betonarme yapı tamamlanmış durumda, ancak bu halde birden, bildiğim kadarı ile mahkeme kararı ile durduruldu. Onda da mı fazla kat çıkıldı bilmiyorum ama aynı sorular bu bina kompleksi için de geçerli. Neden yapımına izin verilmiş? Sonradan neden yıkılmamış ve o bina kimin?
Bu üç atıl gökdelenin de ortak noktası Ankara’nın en iyi muhitlerinde olması ve ciddi rant sağlayacak şekilde dizayn edilip yapılmış olmaları. Çok katlı ve işyeri-ev kompleksi gibi dizayn edilmişler. Üçünün de ortak kaderi binaların yapımı tamamlanmadan durdurulmuş olması ve atıl bir şekilde şehrin görüntü kirliliğine çok büyük katkı sağlıyor olmaları. Bu binaların imarına, yapımına kim izin verdi, neden izin verdi, bu süreçte hangi alavere, dalavereler döndü ve bu işlerden kimler kar sağladı? İnşaatlar tam olarak neden durduruldu? Bu binalar neden yıllardır aynı yerlerinde, aynı bitmemiş halleri ile atıl olarak duruyor? Neden yıkılmıyorlar ve akıbetleri ne olacak?
Bir Ankara sakini olarak bu binaların varlığı beni rahatsız ediyor. Sanrım bu fikrime katılmayacak Ankara’lı yoktur. Bu binaların mevcut durumları ve akıbetleri gerçekten de büyük birer soru işareti. Otuz küsür yıldan beri aynı şekilde duran Uğur Mumcu Caddesi’ndeki bina örneği gibi bu binalarda yıllarca mevcut yerlerinde duracak gibi. Bu konu ile ilgili ayrıntılı bilgiye nerden ulaşılır onu da bilemiyorum. Bu binalar hakkında yapılması ya da yapılmaması ile ilgili bilgiye de ulaşmak pek mümkün gözükmüyor. Belediyenin bu konuda bir şeyler yapması gerekliliği kanaatindeyim. Hem görüntü kirliliği açısından hem de oraya yapılan büyük yatırımların boşa gittiğini düşündüğümden. Ama sonuçta bir şeyler yapılmalı ve Ankara halkı bu konuda mutlaka gerekli merciler tarafından bilgilendirilmeli.