Ülkü Ocakları eski başkanlarından Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili davada verilen ifadeler, ortaya konulan buluşmalar, aynı evde kalmalar, aynı aracı kullanmalar ile ilgili olarak savcılık tarafından hazırlanan iddianame ve sonrasında görülen duruşmalar sırasında verilen ifadeler beni 1980'de sıkıyönetim mahkemesinde görülen davaya götürdü...

Süreyya Oral

Bu davada da sanıklar iddiaları önce kabul etmediler ifadelerinin işkence ile alındığını ileri sürdüler... Aramalar sırasında bulunan silahları da önce kimse sahiplenmedi ama davanın ilerleyen aşamalarında çok şey değişti, reddedilen ifadeler duruşmalar sırasındaki ciddi tutum sonucu kabul edildi… Mahkemenin tutarlı tavrı her olayda işin gerçek yönünü ortaya çıkardı... Hatta bazı sanıklar yazılı ifadelerini değiştirirken verdikleri yeni ifadenin duruşma da okunmamasını da istediler... Bu sanıkların başlarına cezaevinde herhangi bir şey gelmemesi için bu talepte bulundukları anlaşıldı…
Sinan Ateş davasında da sanıklar ifadelerinde yer alan konularla ilgili özellikle kullandıkları araç ve konum bilgilerinin paylaşılması konusunda yeni senaryolar yazmaya başladılar ve buluşmalarının bir başka nedenle  ilgili olduğunu savunmaya çalıştılar.. Ancak sanıkların verdikleri ifadelerde ortaya koydukları tarihlerin konumun paylaşıldığı tarihle hiç alakasının olmadığı ortaya çıktı.. 

Davanın bu çelişkili konular sonrası nasıl sonuçlanacağı ise merakla beklenen bir konu…

Her iki davadaki iddianame ve sanık savunmaları, savunmalarda ortaya konulan yeni senaryolar ve bu senaryolar arasındaki tutarsızlıklar bana yıllar öncesinin davasını hatırlatırken, avukatların da derslerini iyi çalışmadan davalara girdiğini gösterdi…