Richard Milhous Nixon Amerika’nın 37. Başkanı’ydı. California’nın Yorba Linda şehrinde doğmuştu. Ailesi fakirdi. Bu fakir çocuk 'ABD Başkanı' mertebesine kadar yükseldi. İkinci kez başkanlık seçimini kazandıktan sonra dünyaca meşhur 'Watergate Skandalı’ nedeniyle görevinden istifa etmek zorunda kaldı. İstifa eden tek ABD başkanı kendisiydi. Olay romanlara ve filmlere de konu oldu.
Azledilecekken istifa etmek zorunda kaldı. Hapse girmekten Gerald Ford’un başkanlık af yetkisini kullanması sayesinde kurtuldu.
Nixon ve ekibi, Demokrat Parti merkezine dinleme cihazı yerleştirmeye kalkmış ama bu işi yapması için kiralanan 5 Kübalı yakalanınca yer yerinden oynamıştı. Güvenlik birimleri ve kamuoyunun ısrarlı takibi, Nixon ve ekibinin skandalı örtme girişimlerine engel olmuştu.
1972’de yaşanan bu hadiseden sonra gelişen süreçte Nixon’un yaptıkları daha doğrusu yapmaya çalıştıkları nelerdi? Nasıl muvaffak olamadı? Şimdi onlara göz atalım. Zira eminim ki bazı çağrışımlar yapacaktır.
Skandaldan beş ay sonra yapılan seçimde güçlü destekle tekrar başkanlığa seçilmesi Nixon’da ‘her istediğimi yaparım’havası doğurmuştu. İşte bu duygunun etkisiyle 1973’de geniş çaplı bir görevden alma operasyonuna girişti. ‘Cumartesi Gecesi Katliamı’ diye adlandırılan bu eylem ekseninde Adalet Bakanı’ndan skandalı soruşturan ‘Özel Savcı’yı görevden almasını istedi. Bakan bunu reddedince bu kez bakanın istifasını istedi. O da istifa etti.
Nixon, Bakan Yardımcısı’na da savcıyı görevden aldıramadı. Ruckelshaus da istifa etmek zorunda kaldı. Nixon sonunda bakanlık müşavirlerinden biri sayesinde savcıyı görevden aldırmayı başardı. Bu olaylar Nixon’a tepkiyi artırırken azledilen savcının yerine gelen savcı da meslektaşı gibi davrandı. Soruşturma Nixon yönetimine doğru ilerledi.
Ardında Beyaz Saray’daki ses kayıtları ortaya çıktı. Nixon, devlet sırrı oldukları gerekçesiyle mahkemeye vermek istemedi. Kayıtlarda Nixon ve yönetiminin, Watergate skandalının üstünü örtmek için yaptıkları konuşmalar vardı.
Tapelerdeki vahim diğer şey de; Nixon’un muhaliflerini susturmak ve baskı altına almak için yasadışı eylemlerde bulunmasının delili olmasıydı. Nixon, istihbaratı, polisi ve devlet imkanlarını, Demokrat Parti’lileri, muhalefeti, gazetecileri izlemek onların açıklarını aramak için kullanmıştı.
Kayıtlarda ünlü Henry Kissinger’ın da içinde olduğu bir başka bilgi de bulunuyordu. Henry Kissinger ve danışmanları ile konuşan Nixon’ın, Vietnam’ın bombalanmasıyla ilgili belgelerin peşine düştüğü, Brookings Institution da olan belgeler için, “Allah belalarını versin, gerekirse kasalarını havaya uçurun ve o lanet dosyayı bana getirin” dediği ve hırsızlık süsü verilmesini istediği duyuluyordu.
Nixon’un karakterini yansıtan notlara devam edelim:
x ‘Ben sahtekar değilim’ diye bir konuşma yapmaktan çekinmedi.
x ‘Seçmen, kendisine söylenenleri çok çabuk unutur’ diyordu ama tarihin unutmayacağını atlıyordu.
x Kusurları ortadayken kendine komplo kurulduğunu savunuyordu.
x ‘Bir şeyi Başkan yaparsa artık bu o işin yasa dışı olmadığı anlamına gelir’ diyecek kadar zıvanadan çıkmıştı.
x ‘Yalan konuşmadım. Sadece söylediklerimin doğru olmadığı sonradan ortaya çıktı’ gibi cüretkar sözler etti.
X Siyasi yaşamında yalanla dost oldu. Ona göre politikacı yalan konuşmaya mecburdu. ‘Yalan söyleyemiyorsan asla başarılı olamazsın’ diye destekliyordu bu görüşünü.
x Politikasına veya kararına muhalefet edenler onun için düşmandı.
x Tuhaf karakterli, gerçekte kimseye güvenmeyen yalnız bir insandı.
x Ekibini, hukuk dışı takip, örtbas, manipülasyon, kara propaganda emirlerini yerine getirebilecek insanlardan oluşturdu.
Seçim kazanmak için ülkesine ödetmeyeceği bedel yoktu...
Gazeteci Hunter Thompson, 1994’de ölen Nixon’un ardından yazdığı yazının başlığına ‘O Bir Sahtekardı’ yazdı. Nixon’un, seçim kazanmak için yapamayacağı şey, ülkesine ödetmeyeceği bedel yoktu.
Uzun süre FBI Başkanlığı yapan Edgar J. Hoover Nixon’un belki de tek sırdaşıydı. Hoover’ın ölmesiyle Nixon’un düşüşünün başladığı belirtilir. Eğer Watergate Skandalı patladığında Hoover halen FBI’ın başında olsaydı Nixon skandaldan çok kolayca sıyrılmayı başarabilecekti. Zira Hoover’ın elinde politikacı ve bürokrat herkes hakkında şantaj arşivi vardı.
Thompson’a göre Nixon, 'aday olduğu bütün koltukları kazanmayı beceren başarılı bir politikacı, paranoya, kibir ve hırsının kurbanı bir başkan, bir sahtekar ve demokrasinin çok kötü bir örneği' oldu.
Gerald Ford, ABD başkanlığı görevini devralma töreninde, “Sevgili vatandaşlarım, uzunca süredir devam eden ulusal kabusumuz sona erdi. Anayasamız artık yine işler durumda” dedi. Nixon ABD’nin kabusu olmuştu…
ABD’de yargı ve senatörlerin yanı sıra güçlü kamuoyu baskısı ‘Watergate Skandalı’nın saklanmasına izin vermedi. Demek ki, işleyen bir sistem için görevini yerine getiren ‘yargı-politikacılar-kamuoyu-medya’ şart. Bizde olan aksaklıkların temelinde bu bahsettiğim başlıklardaki aşınma geliyor. Türkiye sanki 1970'lerin Amerikası gibi...
Bedel ödeme ahlakı...
Almanya.. Christian Wulff, nüfuzunu kötüye kullanma suçlanmasının ardından cumhurbaşkanlığından istifa etti.
Slovakya'da üst düzey politikacılar ile İtalyan mafyası arasındaki iddiaları araştıran gazeteci Jan Kuciak ve nişanlısı öldürüldü. Başbakan Robert Fico, cinayetler sonrası halkın tepkisi nedeniyle istifa etti. Bir ay sonra içişleri bakanı ve polis şefi peşinden geldi.
Estonya Başbakanı Juri Ratas, 2021'de bir emlak firmasıyla olan bağlantısı yüzünden nedeniyle istifa etti.
New York Emniyet Müdürü Edward Caban, hakkında başlatılan yolsuzluk soruşturmasının ardından koltuğu bıraktı.
Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, rüşvet, yolsuzluk ve güveni kötüye kullanma suçlamalarının ardından koltuğu terk etti.
İzmit Körfez geçişi inşaatında çalışan Japon mühendis Kishi Ryoichi, halatın kopmasından kendisini sorumlu tutarak intihar etti. Bu örnek sorumluluk bilinci ve meslek ahlakının tavan yapmış örneği…
Çok konuşuldu, yazıldı. O yüzden detaylara girmeyeceğim. Kartalkaya’da canımızı acıtan ölümler sonrası sorumlu mevkide olanlardan bedel ödeyen kimler var? Otel sahibi tamam da Turizm Bakanlığı yetkilileri nerede? Ya İl Özel İdaresi’ndeki sorumlular!
Turizm Bakanlığı yetkilileri yıllardır nasıl bir denetim yapmışlar ki o kadar eksiği görememişler? O bakanlıktaki üst düzey herkesin görevden alınması gerekir.
Ders alınmaz, gereği yapılmazsa, bürokrasi ihmal ettiği denetimlere dört elle sarılmazsa, şaibeli ilişkilerle, torpille iş yapmaya son verilmezse değişen birşey olmaz.
Denetimler sadece turizm kesimiyle değil diğer bütün sektörlere de yayılmalı.