Şamil Tayyar gazeteci iken siyasete geçmiş, AKP’den üç dönem milletvekili olmuş ve parti yönetiminde de görev almış bir isim. Bir süredir de TGRT Haber’de gazeteciler Fatih Atik, Cem Küçük, Tuna Öztunç ve Nazif Okumuş ile birlikte “Medya Kritik” programına katılıyor, yorumculuk yapıyor.

Ancak programda “Gazeteci-yazar” olarak sunulan Şamil Tayyar’ın yorumları, “AKP’li” ya da “Eski AKP Milletvekili” olarak haber yapılıyor. Son olarak Kartalkaya’da yanan otelin belediyenin yetki alanında olmadığı sözleri de muhalif medyada “AKP'li Şamil Tayyar: Grand Kartal Otel belediyenin yetki alanında değil” benzeri başlıklarla yayımlandı. 

Sadece muhalif medya da değil, Şamil Tayyar’ın yorumları TGRT Haber’in web sayfasında ve hatta bu grubun gazetesi Türkiye’de de “Gazeteci yazar” değil, “AK Partili” ya da “Eski AK Partili milletvekili” diye aktarılıyor. 

TV100’de katıldığı Talat Atilla’nın programında da Şamil Tayyar için ekranda “gazeteci-yazar” yazıldı ama konuşurken “Eski milletvekili sıfatı ile değerlendirmeler yaptığı”ndan söz etti. Nitekim programdaki sözleri “Eski AKP milletvekili” olarak haberleştirildi.  

Whatsapp Image 2025 01 26 At 11.49.42 (2)

Ekranda “Gazeteci-yazar”, haberlerde “eski milletvekili” kimliğine bürünen Şamil Tayyar, sosyal medyadaki profilinde kendisini “gazeteci, yazar, siyasetçi” olarak tanıtıyor. Zaten paylaşımları ve konuşmalarında zaman zaman “AKP’li kimliği”ni kendisi de vurguluyor.

Bu durumda ister istemez, hangisi doğru sorusu ortaya çıkıyor? Şamil Tayyar, gazeteci-yazar mı, siyasetçi mi? Yoksa hem gazeteci hem de siyasetçi mi? 

Şamil Tayyar ile ilgili bu gördüklerimiz, -daha önce başka isimlerde de gördüğümüz gibi- gazetecilikten siyasetçilik tarafına geçtikten sonra gazeteciliğe dönmenin öyle pek de kolay olmadığını gösteriyor. Olmaz demiyorum ama çok zor olduğu, örneklerle sabit… 

Bir kişinin hem gazeteci hem siyasetçi olması doğru değil. Gazetecilik ile siyaset, çıkar çatışması yaratan iki farklı disiplin. Siyasetçi, ister istemez olaylara, olgulara partisinin gözlüğüyle bakar, parti çıkarını kamu yararının önüne geçirir, nesnel davranamaz.

Şamil Tayyar’ın da kendisini hem gazeteci-yazar, hem de siyasetçi olarak tanımlaması yanlış. Gazeteci-yazarlığı geride kalmış, siyasi kimliği ağır basıyor artık. O yüzden de ekranlarda “Gazeteci-yazar” olarak tanıtmak yanlış. Siyasetçi kimliğini yok saymak olur ki, çok yanıltıcı…    

   Bakanların canlı yayın sırası bekleyişi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP Ankara İl Kongresi’nde kürsüye çıktığında canlı yayın yapan haber televizyonlarının ekranlarında saatler 14.59’u gösteriyordu. Konuşması bittiğinde de 15.11’i…

Bakanlar Ali Yerlikaya, Mehmet Nuri Ersoy, Kemal Memişoğlu ve Vedat Işıkhan’ın Kartalkaya’da yanan otelin önünde basın toplantısına başladığında ise ekranlardaki saatte 15.14 yazıyordu! İki canlı yayın arasında sadece üç dakika vardı…

Halbuki bakanlar oraya uzun süre önce gelmişlerdi; gazeteciler ve ekran başındaki insanlar, -Bolu Valiliği’nin yazılı açıklamasından sonra- ilk kez ayrıntılı bilgi verilmesini bekliyorlardı. Muhabirler, bakanların basın toplantısı yapacağını çok önceden öğrenmiş, orada bekleşiyorlardı. 

İçişleri Bakanı Yerlikaya, nihayet mikrofonların önüne yaklaşırken, Sözcü TV’deki sunucu,       

“O beklenen açıklama... 1,5 saat oldu neredeyse bir açıklama yapmalarını bekliyorduk.…Ve evet başladı İçişleri Bakanı konuşuyor” dedi. Sonra canlı yayına geçildi.

Demek ki, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın Halk TV’de İsmail Saymaz’ın sorusu üzerine söylediği “Açıklama için Cumhurbaşkanının yayınının bitmesini beklediler” tespiti doğruydu; Bakanlar, saatler önce yangın bölgesine gelmişler ama basın toplantısına başlamak için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması ve AKP’ye katılan Kürşad Zorlu’ya rozet taktığı canlı yayınının bitmesini beklemiş; geciktiklerinin farkında oldukları için de hemen üç dakika sonra kameraların karşısına geçmişlerdi.

Whatsapp Image 2025 01 26 At 11.49.42 (1)

Onca insanın öldüğü ve tüm ülkenin merakla, heyecanla, hüzünle açıklama beklediği bir olayda bile bakanların önceliği Tayyip Erdoğan’ın konuşması olabiliyor. Erdoğan’ın canlı yayınını kesmektense milyonlarca insanı bekletmeyi yeğleyebiliyorlar. 

Hem de Erdoğan konusunda bu kadar duyarlı davranan bakanlar, kendilerini topluma zamanında ve yeterli bilgi vermekle yükümlü hissetmiyorlar. O yüzden de doğru düzgün bir basın toplantısı düzenleyip gazetecilerin sorularını yanıtlamıyorlar. 

Tüm turistik işletmeler konusunda yetkili Kültür ve Turizm Bakanı M. Nuri Ersoy da Kartalkaya’daki yangından sonra günlerce gazetecilerden kaçtı; ancak dördüncü gün iktidar yanlısı CNN Türk kanalında Ahmet Hakan’ın karşısına çıkabildi. Ahmet Hakan ise Bakan Ersoy’un tur şirketi ve iki yangın merdiveni sözünün yanlış çıkması da başta olmak üzere aydınlanması gereken birçok soruyu sormadı bile...

Şeffaflık olmayınca gerçeğe ulaşmak zorlaşıyor.  Hele de devlet katındakiler bu kadar kapalıyken…

    Kademeli emeklilik bekleyenleri aldatıyorlar

Sözcü’nün web sayfasında “EYT’yi kaçıranlar üzülmesin! Kademeli emeklilik geliyor” haberini görünce şaşırdım. Zira Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, daha birkaç gün önce “Mağduriyet söz konusu değil” diyerek kademeli emekliliğe kapıyı kapatmıştı

“Yeni bir gelişme mi oldu” diye, haberi okudum. Uzun uzun kademeli emeklilik formüllerinin anlatıldığı haber, “Ancak, bu düzenlemenin ne zaman hayata geçirileceği ve detaylarının nasıl şekilleneceği henüz net değil” cümlesiyle noktalanıyordu!

Demek ki, yeni hiçbir gelişme yokken sırf kademeli emeklilik bekleyenleri avlayıp, siteye tık almak için haber uydurmuşlardı! Ne yazık ki, gerçeği yansıtmayan bu haberi Cumhuriyet ve başka siteler de benzer başlıklarla alıntıladı.

Whatsapp Image 2025 01 26 At 11.49.42

Üstelik Sözcü, daha önce de emeklilik bekleyenleri aldatan benzer haberler yayımlamıştı; 20 Ocak’taki de son olmadı. 23 Ocak’ta da bu kez “44-55 Yaş Arası emeklilik bekleyenlere Mini EYT yolda” haberini kullandılar. En sonunda “kesin bir tarih belli değil” yazan bu haber de emeklilik bekleyenleri avlamak için kurgulanmıştı. 

Sözcü’de yayımlanan ve Dünya, Oksijen, Sputnik, Aydınlık, Memurlar.net ile Ekol TV’nin de alıntıladığı “SGK duyurdu erkekler dul maaşı alabilecek” haberi de uydurmacaydı. Yeni bir düzenleme yoktu, yeni bir açıklama da yapılmamıştı.

Sözcü’den sonra 24 Ocak’ta da Hürriyet’in Bigpara bölümünde “Kademeli emeklilik gelecek mi, ne zaman çıkacak? Kademeli emeklilik şartları neler?” başlıklı haber yayımlandı. Bu haberi de kademeli emeklilik geliyormuş gibi düzenlenmişti ama sonundaki Bakan Işıkhan’ın sözleri haberin tümünü çöpe atıyordu.

Gazeteci yanlış yapabilir ama yalan söylemek, insanları aldatmak gazeteciliğe sığmaz.

Ama Sözcü ve Hürriyet’in “kademeli emeklilik geliyor” haberleri, insanların merakını kötüye kullanmak için oluşturulmuş. Bilerek, planlayarak yalan söyleniyor insanlara…

Maalesef ekonomik zorluklar yaşayan emeklilerin aylık artışları, ek ödemeler, bayram ikramiyesi gibi konulardaki meraklarını kötüye kullanma, yalan haberlerle tiraj ve tık devşirme faaliyeti Sözcü ve Hürriyet ile sınırlı değil. Takvim gazetesiyle başlayıp, öbür gazetelere, haber sitelerine, haber televizyonlarına da yayıldı bu aldatmaca.

Yılbaşından önce emekli aylıklarının artışıyla ilgili tahmin yarışına giren meslektaşlarımız, aynı aldatma çabasını bugünlerde bayram ikramiyeleri ve banka promosyonlarında da sürdürüyorlar. Yine çoğu tahmin tutmayacak ama bir kez daha emeklileri aldatmış olacaklar. 

Gazeteci insanları aldatmaz, insanların umudunu sömürmez… 

     

   Tek cümleyle:

  • İktidar yanlısı TV kanalları, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın gözaltına alındığı akşam ABD’nin yeni Başkanı Trump’ın yemin töreniyle ilgili canlı yayınları sürdürdüler. Yeni Şafak da “Irkçı provokatör gözaltında” ve “Türkiye’nin Wilders’i cezaevinde” haberleriyle “hukuk” operasyonuna destek verdi. 
  • K. Maraş’ta yolda yürürken tanımadığı genç kadına yumruk atan erkeğin adının medya ve sosyal medyada Yunus Emre Yellice olarak aleniyet kazanmasına rağmen Akşam ve Türkiye, bu kişinin adını Y.E.Y olarak kodladı ama yüzü açık fotoğraf kullandı. 
  • Anadolu Ajansı'nın “Kredi derecelendirme kuruluşlarından 2025’te not artışının devamı bekleniyor" haberi doğru çıkmadı; Moody's, Türkiye'nin kredi notu değerlendirmesini pas geçti.
  • Now TV, “95 yaşındaki kadına şiddet” ve “Hamza bebeğin ölümü” haberlerinde olayın meydana geldiği özel hastanelerin adını vermedi. 
  • GS’li futbolcu Victor Osimhen, kendisini görüntüleyen magazin muhabirlerine saldırdı, Posta’dan Tolga Bozduman’a yumruk attı; sonra da görüntülerin silinmesi için para teklif etti. 
  • Yargıç rolüne soyunarak Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan için “Katil Tanju” manşeti atan Yeni Akit, “Silik Muharrem” yazarak MP Genel Başkanı Muharrem İnce’ye de hakaret etti. 
  • Medyada her yerde “Kocasının sevgilisi sandı genç kadını darp etti” yazılırken, Hürriyet, aynı haberi “Pardon beni aldatan eşim sandım” yazarak “sevgili”yi yanlışlıkla “eş” yaptı.
  • Milliyet’in “Narin’ formülü katilleri yakalattı” haberinde “Daraltılmış baz çalışması” yerine yanlışlıkla “daraltılmış baz istasyonu” yazıldı.
  • Antalyalı bir inşaat şirketinin sahibi olan Rıdvan Güzel, basın toplantısına katılan gazetecilere “Türk kahvesi makinesi” hediye etti; Güzel’in yeni projeleriyle ilgili sözleri yerel gazetelerde geniş kullanıldı.
  • Sabah, 2021’den beri olduğu gibi bu yıl da Ramazan ayı öncesinde okurlarına yine “Temel İslam Ansiklopedisi” dağıtmak için kupon yayımlamaya başladı. 

ELEŞTİRİŞİKÂYET VE ÖNERİLERİNİZ İÇİN[email protected]