Vergi mevzuatında yapılan düzenlemeler vergi oranlarını artırmaktan ziyade kayıt dışılıkla mücadele üzerinden yürümelidir. "Kayıtlı ekonomiye geçiş" başlığı altındaki yeni düzenlemeler kapsamında, harcamaların kaynağının sorulması hedefleniyor. Ancak, "kayıtlı ekonomiye geçiş" gibi ifadeler yerine, kamu otoritesinin bu konuda yeterli ehliyete sahip olduğunu yansıtan daha uygun bir isimlendirme kullanılsa daha doğru olmaz mı?
Saygıdeğer okurlarım,
Bayram tatili sonrası huzurunuzdayım.
Yazı başlığına girmeden önce başlıktan çok uzaklaşmadan dillendirmek istediğim birkaç konu var…
Şimdilerde vergi mevzuatı ile bağlantılı bir dizi düzenlemenin gündemde olduğu bilinmekte…
Kıymetli bulduğum konular… Örneğin kayıt dışılıkla mücadele, dolaysız vergilerin (Kazanç ve servet üzerinden alınan vergiler) genel vergiler içerisindeki payının daha anlamlı hale getirilmesiyle birlikte yapılması planlanan düzenlemelere dikkat edildiğinde umutlu olduğumu ifade etmek isterim.
Diliyorum ki vergi oranlarındaki artış yolu ile vergi gelirlerinin artırılması yolu tercih edilmez. Zira yapılan araştırmalar göstermektedir ki vergi oranlarındaki artışlar vergilendirilecek kazançlar üzerinde olumsuz etkilere sahip olabilmektedir.
O halde özetlemek gerekirse vergi oranlarının artırılması ile vergi gelirleri arasında ortaya çıkması muhtemel negatif etkinin göz ardı edilmemesi gerekir.
Muhtemel düzenlemeler kapsamında öyle bir düzenleme ön görülüyor ki muhteşem buldum doğrusu.
Duyar gibiyim, ne ola ki bu düzenleme diyorsunuz…
“Kişinin kazancı ile yaşam biçimi uyumlu değil ise şüpheli yaklaşım esastır” ifadesini zaman zaman paylaşır, etik eğitimlerinde de dillendirir durumdayım.
Şimdi daha da meraklandınız sanırım...
Öngörülen düzenlemeler kapsamında “harcamayı yaptın tamam ancak bunun kaynağını açıkla …” bir başka anlatımda “nereden buldun denilmektedir.” süper bir mevzuat değişikliği öngörüsü… Dilerim ki söz konusu düzenleme ivedi ve toplumun isteklerini karşılar şekilde yapılmış olsun.
Her bir harcamanın kaynağı bir defada doğru olarak açıklanmalıdır. Açıklanamaz durumda ise gereği yapılmalıdır kanaatindeyim.
Kayıt dışı ekonomi, kayıtlı ekonomi konusunu teknik konulara çok fazla girmeden aktarmaya çalışayım.
Belgeye dayanmaksızın ya da içerik olarak gerçeği yansıtmayan belgelerle gerçekleştirilen ekonomik olayların tamamen ya da kısmen gizlenmek suretiyle kayıt dışı bırakılması kayıt dışı ekonomi olarak adlandırılmaktadır.
O halde “kamu otoritesinin denetimi dışında meydana gelen her türlü ekonomik işlem veya faaliyetleri” kayıt dışı ekonomi olarak ifade etmek yanlış olmasa gerek.
Ülkemizde şirketlerin elde ettikleri kazançların vergilendirilmesi Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yer alan düzenlemeler doğrultusunda yerine getirilmektedir.
Kurumlar Vergisi Kanunu 21 Haziran 2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Söz konusu kanunun 30. maddesi kapsamında Cumhurbaşkanı (daha önceki ifade : Bakanlar Kurulu) tarafından ilan edilen ülkelerde yerleşik ve faaliyette bulunan kurumlara yapılan tüm para aktarımlarında yüzde 30 oranında vergi kesintisinin yapılması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Kıymetli okurlarım,
Mümkün olduğunca teknik konulara girmeden sizlere bilgi aktarmaya çalışmaktayım ancak kanun hükmünden söz etmeden de konuyu ifade etmek çok anlamlı olmayacaktı…
Özetle; vergi cenneti sayılan yerlere para aktarıldığı zaman yüzde 30 oranında vergi kesintisi yapılması yasa hükmü olmakla birlikte kanun kapsamında “Cumhurbaşkanınca ilan edilen ülkelerde” ifadesinde de anlaşıldığı üzere bu yerlerin vergi cenneti sayılabilmesi için ancak Cumhurbaşkanınca ilan edilmesi gerekir. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi öncesinde bu yetki Bakanlar Kuruluna aitti.
Şimdi yazı başlığını biraz daha spesifik hale getirme gayretindeyim. Şöyle ki;
Bir süredir takip ettiğim bir internet sitesi var sitenin adresi şöyle: http://www.kayitliekonomiyegecis.gov.tr/
Dikkatinizi çekmiştir... “Kayıtlı ekonomiye geçiş…” Sitenin içeriğini incelediğinizde oldukça yararlı bilgilerin bulunduğu, kayıt dışı ekonomi ile mücadeleyi işlemekte olduğu görülmekte. Söz konusu internet sitesi Gelir İdaresi Başkanlığının resmi internet sitesi içerisinde yer almaktadır.
Şimdi diyeceksiniz ki ne var bunda.
Bir konuyu tetkik ederken yalnızca içeriğe ya da salt başlığa bakılmayabilir.
Belki duymuşsunuzdur zarf ve mazruf konusunu…
Zarfta mazrufta arzu edilen mesajı vermelidir kanaatindeyim.
O halde burada zarfa mı bakılır mazrufa mı? İlk aşamada zarfa bakılacak elbette ki zira zarf görülmeden mazrufa ulaşılamaz…
Ne anlaşılıyor internet sitesi isminden sizce? Bence salt site ismine bakarsanız kayıtlı ekonomiye geçme arzusunun bulunduğu, ya da kayıt dışı ekonomiden kayıtlı ekonomiye geçme isteği…
Kayıt dışı işlemlerle bağlantılı eylem planları dikkate alındığında ülkemizin “kayıtlı ekonomiye geçiş” gibi genel bir ifadeyi hak ettiğini kabul etmek olanaklı olmasa gerek…
Zira kamu otoritesinin kayıt dışılıkla mücadele konusunda yeterli ehliyete sahip olduğu bilinmektedir.
Gerek mesleki gerekse akademik yaşamımda vergi, muhasebe ve sosyal güvenlik konuları üzerinde çalışmış ve çalışmakta olan bir bilim insanı olarak ifade etmek isterim ki; uluslararası camiada yanlış anlaşılmalara mahal vermeyecek ifadeler seçilmelidir, ya da ben öyle arzu ediyorum.
O halde artık “kayıtlı ekonomiye geçiş” isminin değiştirilmesi zamanı gelmiş olmalı düşüncesi ile…