Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararıyla birlikte artık Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, “dezenformasyonla mücadele” yetkisini kullanamaz. Zaten kararnamede İletişim Başkanlığı’na Dezenformasyonla Mücadele Merkezi adı altında ayrı bir birim kurma yetkisi de verilmemiş. Yani DMM yasadışı bir oluşum.
Alican Uludağ
Anayasa Mahkemesi’nin bugünkü Resmî Gazete’de yayımlanan kararıyla İletişim Başkanlığı’na dezenformasyonla mücadele görevi veren iki yetkisi iptal edildi.
Bu yetkiler, İletişim Başkanlığı’na bağlı olacak şekilde 18 Eylül 2020 tarihinde kurulan Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığı’na verilmişti. AYM’nin “kararnameyle veremezsin” diyerek iptal ettiği iki yetki şuydu:
"Türkiye Cumhuriyetine yönelik iç ve dış tehdit unsurlarını analiz ederek stratejik iletişim ve kriz yönetimi açısından gerekli tedbirleri uygulamak"
"Türkiye Cumhuriyetine karşı yürütülen psikolojik harekât, propaganda ve algı operasyonu faaliyetlerini belirleyerek her tür manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunmak"
İptal kararının gerekçesi ise daha dikkat çekiciydi:
“Bu kapsamda kurallar uyarınca Başkanlığın alacağı tedbirlerin ve yapacağı faaliyetlerin bir edimde bulunma sonucunu doğuracağı kaçınılmaz olduğundan Başkanlık tarafından Anayasa’nın 26. maddesinde yer alan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine ve 28. maddesinde yer alan basın hürriyetine yönelik müdahalede bulunulacağı açıktır.”
DMM’nin faaliyetleri tartışmalı
Bu iptal kararının ardından gözler Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’ne çevrildi.
Çünkü söz konusu merkez, doğrudan dezenformasyonla mücadele etmek amacıyla 5 Ağustos 2022 tarihinde kurulmuştu.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, bu merkezin kuruluşunu “Ülkemize karşı yürütülen sistematik dezenformasyon kampanyalarına karşı İletişim Başkanlığımız bünyesinde müstakil bir birim oluşturduk” sözleriyle duyurmuştu. Altun’un açıklamasındaki görev tanımlaması açık.
Anayasa Mahkemesi’nin bugünkü iptal kararının ardından ne İletişim Başkanlığı ne de Dezenformasyonla Mücadele Merkezi dezenformasyonla mücadele adı altında faaliyet yürütemez.
Buna karşılık Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, “Karar, doğrudan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanına bağlı bir koordinatörlük olarak faaliyet gösteren Dezenformasyonla Mücadele Merkezimizin çalışmaları açısından herhangi bir sonuç doğurmamaktadır. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, yetkisini İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3. maddesinde sayılan Başkanlığın genel görevlerinden almaktadır. Merkezimiz çalışmalarını bu doğrultuda aralıksız sürdürmektedir” şeklinde açıklama yaptı.
Peki, gerçekten de AYM’nin iptal kararı DMM’nin çalışmalarını etkilemiyor mu?
Bu açıklama doğruyu yansıtmıyor.
Bu konuda İletişim Başkanlığı ve DMM yöneticileri ya yanılıyor ya da kamuoyunu bilerek yanıltıyor. Çünkü İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde “dezenformasyon” görevi yalnızca AYM’nin iptal ettiği maddede yer alıyor.
İletişim Başkanlığı’nın işaret ettiği 3. maddede başkanlığın görevleri arasında “dezenformasyonla mücadele” sayılmamış. Bu görev, alt birim olan Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Başkanlığı’na verilmiş. Bunu da AYM iptal etti.
DMM’nin yasal dayanağı yok
Diğer yandan kararnamenin hiçbir yerinde İletişim Başkanlığı’na veya Başkan’a doğrudan Dezenformasyonla Mücadele Merkezi gibi ayrı bir birim kurma yetkisi de vermiyor. Başkanlığın ve başkanın görevleri arasında “ayrı birim kurabilir” şeklinde bir yetki tanımlaması da yok.
Zaten İletişim Başkanlığı’nın bütün birimleri, söz konusu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle kuruldu. Kadro ihdasları da buna göre yapıldı. Bu ihdaslar arasında DMM Koordinatörü gibi unvan oluşturulmamış.
Özetle İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un doğrudan kendisine bağlı bir kurum kurmasının anayasal ve yasal alt yapısı yok. Cumhurbaşkanı zaten kendi iradesiyle İletişim Başkanlığı’nın altında hangi birimlerin olacağını kararnamede göstermiş.
Zaten AYM’nin bugünkü iptal kararından sonra merkez, dezenformasyonla mücadele adı altında faaliyet de yürütemez.
İletişim Başkanlığı ne yapmalı?
İletişim Başkanlığı, hangi bilginin yanlış, hangi bilginin doğru olduğunu kamuoyuna duyurmalı mı? Evet. Ancak bunu muhalif yayın organlarına veya toplumun muhalif kesimlerine karşı psikolojik harp edasında yapmamalı.
Başkanlık bu çalışmaları, kararnamede yer almayan ve mevzuatta yasal dayanağı bulunmayan bir merkezle bunu yapamaz. Aksi durum devlet içinde paralel oluşum anlamına gelir.