Hakan ŞANLITÜRK Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün, Gazi Üniversitesi Kültür Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın emeklilerle birlikte yaptığı iftara kat...

Hakan ŞANLITÜRK Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün, Gazi Üniversitesi Kültür Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın emeklilerle birlikte yaptığı iftara katıldı. Kendisine mikrofon verildi ve o da çıktı methiyeler dizdi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun emeklilere bayram ikramiyesini 8 bin 500 liraya çıkaracağı ve Ramazan bayramı’nı da dahil ederek Kurban Bayramı’nda emeklilerin hesabına 15 bin lira yatıracağını açıklamasından sonra yapılan bu iftar ve konuşmalar dikkat çekici oldu. Kılıçdaroğlu’nun vaadi iktidarın sinirlerini bozmuşa benziyor ki, apar topar “emekliler mutlu” diye bir algı çalışmasına giriştiler. ‘Kazım Ergün, konuşma metnini kendi mi hazırladı’ diye merak etmedim desem yalan olur. Emekli maaşları; gıda, faturalar ve sosyal hayatı bir kenara bırakın artık kiraya bile yetmiyor. 2000 yılı sonrası emekli olanlara intibak yapılmadı. Asgari ücretin 2 katı maaş alan emekliler şimdi asgari ücretten az maaş alır hale geldi. En düşük emekli maaşları artırıldı. Aynı artış diğer emeklilere yapılmadı. İktidar belki de düşük maaşlı emeklilerde oy oranının yüksek olmasını da hesaba katarak bu yolu seçti. Nasıl olursa olsun ne vicdana ne de adalete uygun bir durum yok ortada. Emekliler can çekişirken, normal beslenmesini dahi sağlayamazken böyle bir ortamda emekliler adına kurulan bir derneğin Başkanı’nın varlık nedeni olan kesimin sıkıntılarını unutup emeklileri açlıkla burun buruna getiren iktidara övgüler dizmesi kabul edilecek şey değil. Be birader, senin temsil ettiğin kitlenin 'hiç mi sorunu yok' sana göre ki orada tek satır bir söz edemedin? Yağ çekme anlamına gelen bu açıklamalarından yüzünde mi kızarmadı? Kazım Ergün’ün konuşmasında, “Bizim için; vatan, devlet, millet, bayrak, ezan, Kur’an, milli ve manevi değerler her şeyin üzerinde gelir. Bugün Mehmetçik ve güvenlik güçleri cephede savaşıyor. Allah'ım onları her türlü kazadan ve beladan korusun ve bilsinler ki yalnız değiller. Emekliler olarak biz 'yaşı 70 işi bitmiş insanlar' değiliz” ifadeleri var. Kazım Bey vatan denince akan sular durur. Vatan, bayrak başımın üstünde. Ama sen emeklilerin sıkıntılarını vatan mevzusuna niye karıştırıyorsun? Yurtdışında hesap açıp paraları oraya götürenlerin, faize 600 milyar lira ödeyenlerin, kur korumalı diye geçmişte yaşanan ve felaket olduğu bilinen uygulamayla fakirden alıp zengine verenlerin, çifter çifter maaş alanların, ihaleleri kapıp köşe dönenlerin, iktidar imkanlarıyla üstünde donu yokken şimdi milyarlarla oynayanların faturasını emekliler ödemek zorunda mı? Şu ülkenin kaynaklarının kaymağını yiyenler mi vatan, millet edebiyatı yapacak? Ülkeye ne olduğu belli olmayan milyonlarca kaçağı dolduranlar mı bana vatan sevgisini anlatacak? Daha düne kadar milliyetçiliği ayakları altına alanlar mı bana ülke sevgisini öğretecek? Emeklileri temsil ettiğini zanneden Kazım Efendi, sen anladığım kadarıyla ancak kendi çıkarlarını temsil ediyorsun. Utanmalısın… Türk-İş Başkanı Ergün Atalay geçenlerde Türk Metal İş Sendikası’nın genel kurulunda bir konuşma yaptı. Atalay hiç olmazsa temsil ettiği kitlenin dertlerinden az da olsa bahsedebildi. Ne dedi biliyor musun? Aktarayım: “Ben yüz gram kıyma alan, ekmek arası patates yiyenlerin başkanıyım. Onların başkanıyım, cam gibi böyle ortadayım. Benim arkadaşlarım da cam gibi ortada. Onun için para ile tehdit ile kimseyi terbiye edemezsiniz. Dünkü Meclis, ondan evvelki Meclis, oluşacak Meclis sermayenin kontrolünde. Biz bu ülkenin yüzde 65’yiz. İşçi, emekli, işsiz yüzde 65’yiz. Ben o beş parti o altı parti kadar benim üyem var. ‘TÜRK-İŞ başkanı milletvekili olacak mısın’ diye soran yok ne iktidarından ne muhalefetinden. Bunun sorumlusu kim? Başta ben olmak üzere burada oturan sendikacı arkadaşlarım. Biz iktidarın, muhalefetin oy makinası mıyız? Vergide adalet istiyoruz, taşeron kadroya geçsin diyoruz, Meclis’te işçi kökenli tulum giymiş vekil olsa biz bu sorunların tamamını çözeriz. Ama burada hepimiz bir arabanın arkasına takılmışız hepimiz bir yere… Herkesin emekten yana olma mecburiyeti var…” Ergün Atalay aslında demek istedi ki, “Kitlelerinin hakkını savunmayanların hiç itibarı olmaz. İktidarlar tarafından kullanılır ve bir kenara fırlatılırlar.” Fransa’yı görüyor musunuz? Adamların devleti de, milletvekili de hakkını arayan Fransız vatandaşlarına destek oluyor. Bizim STK’larımızın hak araması Fransa’daki gibi olsa iktidarlar yanlış adım atarken 40 kere düşünmezler mi? Onun için örgütlü toplum, ahlaklı, duyarlı STK yöneticileri gerekiyor…