Utku ŞENSOY
Düne kadar Uluslararası Para Fonu IMF’ye borç verme aşamasındaydık, ne olduysa son yıllarda SWAP’larla borç aramaya başladık. Cari açık ve döviz rezervi sorunu...
Utku ŞENSOY
Düne kadar Uluslararası Para Fonu IMF’ye borç verme aşamasındaydık, ne olduysa son yıllarda SWAP’larla borç aramaya başladık. Cari açık ve döviz rezervi sorununu bir türlü çözemeyen Türkiye, yurt dışından finansman arayışıyla dar boğazı geçme çabasında. Yerli ve Milli paramızın yabancı paralar karşısında değer yitirip, Merkez Bankası’ndaki net rezervlerimiz eriyince, Çin’den Güney Kore’ye, BAE’nden Katar’a, Rusya’ya, Azerbaycan’a kadar pek çok “dost ülkeden” SWAP yoluyla döviz tedarik etmeye başladık. Kamuda kemerler sıkılmadıkça, katı mali disiplin uygulanmadıkça, tarımdan sanayiye üretim ve istihdam politikalarımız yeniden ele alınmadıkça daha çok dost ülke ararız.
***
9 EYLÜL İZMİR KONSERİ
Öteden beri yurdum insanının önemli bir kesimi hep bir eziklik, içindedir. “Vay be adamlar yapıyor! Ne yapmışlar ama…” Oysa Anadolu insanı isterse her şeyi yapar hem de mükemmelini. İşte Baykar örneği! Devlet elini uzatıp destek verdiğinde, yerli ve milli imkanlarla dünya çapında en ileri teknolojik sistemlerle neler yapılabileceğini ispat ettiler. 35 yıldır Türkiye’de savunma ve havacılık alanında yüzde 93’lük yerlilik oranına ulaşıp İnsansız Hava Araçları alanında dünya devlerine parmak ısırttı. Öyle ki, İngiliz The Guardian gazetesi Selçuk Bayraktar’dan, “dünya savaş sanayiine 16 trilyon dolara mal olan kişi” olarak söz etti. Zira Bayraktar TB2 ile geliştirilen SİHA gücü Libya’dan, Suriye’ye Karabağ’dan Ukrayna’ya kadar farklı çatışma bölgelerinde milyarlarca dolarlık yatırımlarla ortaya çıkan tank ve zırhlı araç teknolojilerini yerle bir etti. Güçlü ordular ağır zayiatlar verdi, geri çekilmek zorunda kaldı. İşte bu İHA’sıyla, SİHA’sıyla dünya ölçeğinde öncü konuma geçen yerli girişimcilerin müthiş bir başarı öyküsüdür.
Bir diğer konu da konser ve festivallere adeta öcü gözüyle bakıldığı bir dönemde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin gerçekleştirdiği 9 Eylül İzmir Konseri. Yurttaşların sanatsal ortamlarda özgürce bir araya gelmesinden rahatsız olanlara mükemmel bir yanıt oldu bu konser. Sel olup Gündoğdu Meydanı’na akan yüz binlerce insanın coşku içinde izlediği, müthiş sahne efektleri ve koreografi ile İzmir’in işgalden kurtuluşunun anlatıldığı gösteri, Tarkan’ın performansıyla taçlandırıldı. 100’ncü yıl konserinin, izleyici kapasitesi bakımından dünya genelinde gelmiş geçmiş en büyük beş konserden biri olduğunu iddia edenler bile var. Kaç kişi olduğu önemli değil bu enfes gösterinin yapılmasında emeği geçen herkesi gönülden kutluyoruz.
***
SIRTAKİ
9 Eylül’den söz etmişken, Atina yönetimine değinmeden geçmemek lazım. Dost ülkelerin yanı sıra, komşularımız ve 7 düvelle barışık olmamız ana hedefimizdir ancak şımarık komşumuzun konumu biraz daha farklı. Özellikle son yıllarda arkasına aldığı Avrupa Birliği’ndeki ağa babalarıyla Ege’de pervasızca davranıp adacık ve kayalıkları gasp eden, silahsızlandırılmış olması gereken adaları çılgınca askeri teçhizatla donatan Brüksel’in bu şımarık çocuğunun akıllanmaya hiç niyeti yok. Türkiye düşmanlığını iç politika mezesi yapan Atina yönetimi, Ankara’nın haklı çıkışlarının ardından mağduru oynamayı adet edindi. Son olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yunanistan'a yönelik “bir gece ansızın gelebiliriz” sözleri, Atina'nın en önemli gündem maddesi oldu.
Yunanistan’ın eski Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı Apostolakis, "Erdoğan oyun oynamıyor, bu söylenenleri ciddiye almamız gerekiyor” dedi. Adam haksız da değil. Atina’nın her ekonomik sıkıntıda iç siyaset malzemesi haline getirdiği Türkiye düşmanlığına bir son vermesi gerekir, bu iş ne çocuk oyuncağı ne de sırtaki. Atina ayağını denk almalı, aksi takdirde yaşanacak tatsızlıkların sonuçlarına katlanmak zorunda kalır.
***
KISKANIYORLAR!
Fransız basınından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a övgüler… Düne kadar her konuda Erdoğan’a ağır eleştiriler yapan Fransız Le Monde gazetesi, Erdoğan'ın Ukrayna ve Rusya ile iyi ilişkiler kuran büyük bir arabulucu olduğunu yazdı. Alain Frachon imzalı, "Erdoğan büyük arabulucu" başlıklı yazıda, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Erdoğan'ı kıskanmasına rağmen, Erdoğan'ın Ukrayna ve Rusya ile iyi ilişkiler kurmayı başarmasını takdir ettiği vurgulandı. Zelenski' ye destek veren Erdoğan’ın, Putin'i de anladığını ve arabulucu olarak kendini dayatıp her ikisiyle de yan yana olduğuna dikkat çekildi.
Dış politika konusunda Ankara’nın yıllardır uygulamakta olduğu gerilim politikalarına katılmadığımızı bu köşedeki yazılarımızda vurgularken özetle şunu ifade etmiştik. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, Erzurum Kongresi’nin ardından, 4-11 Eylül 1919’da Sivas Kongresi'nde biçimlendiği Misak-ı Milli sınırları çerçevesinde, 20 Nisan 1931'de “Millete Beyannamesinde” dile getirdiği, "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesi ulusal hedefimiz olmadır. Bu ilkeyi benimseyerek atılan adımlarda kazanımlarımızın geç de olsa son dönemde fark edilmiş olması sevindiricidir. Dış ilişkilerdeki olumlu adımlar hem iktidarın hem de Türkiye’nin kazancıdır.
***
LONDRA KÖPRÜSÜ ÇÖKTÜ!
Tahtta kaldığı 70 yılla dünyanın gelmiş geçmiş en uzun hükümdarından biri olmayı başaran Kraliçe 2’nci Elizabeth 96 yaşında hayatını kaybetti. Kraliçe 2’nci Elizabeth'i geride bırakan tek kişi, 1643 ile 1715 arasında 72 yıl tahtta kalan Fransız İmparatoru 14’ncü Louis, le Roi-Soleil “Güneş Kral”dır. Üniter parlamenter demokrasi ve anayasal monarşi sistemiyle yönetilen Birleşik Krallık, dünyanın en köklü emperyalist gücüdür. Ritüelleri, gizemleri ve skandallarıyla geçen koskoca bir 70 yılın ardından Windsor ailesi yeni bir döneme başladı. Kraliçe'nin ölümünden birkaç ay önce yaptığı açıklamada belirttiği üzere en büyük oğlu Charles kral, eşi Camilla Parker da kraliçe oldu. Sosyal medyada binlerce mesajda ise, “ah Diana o taht senin hakkındı” paylaşımları yapılıyor… Şöyle noktalayalım, adettendir;
Kraliçe öldü yaşasın yeni kral!