Son yıllarda halkın az da olsa bir kesiminin zamanının neredeyse tamamını vazgeçilmez üçlemenin içinde geçirmesi yepyeni bir yaşam biçimini ortaya çıkardı. Rezidans-Plaza-AVM...
Utku Şensoy
Büyük metropolleri beton yığınına çeviren batıdan ve zengin körfez ülkelerinden aparma bu kültür, insanın doğasına aykırı olarak modern hapishanelerde yaşanmasına neden oluyor. Bu gruptaki insanlar, çok katlı şık rezidanslarda yaşayıp Plazalardaki ofislerinde çalışıyor, öğle yemeklerini hatta hafta sonlarında çocuklarıyla eğlence ve alışverişlerini de AVM’lerde yapıyor. Bu üçleme yaşam biçimi başta müteahhit ve toprak sahipleri olmak üzere yeni zenginleri ortaya çıkarırken, mega kentleri betona boğup, insana doğası dışında bir yaşam biçimi sunuyor. Peki son yıllarda revaçta olan Rezidans-Plaza ve AVM’ler daha da artacak mı?
Kanımızca artan inşaat maliyetleri ve ortalama bir emeklinin aylığından fazla olan aidatların altından kalkmak piramidin en tepesindeki gelir grubu dışında kalanlar için hayal. Bu alım gücü yüksek kesim rezidans ve plazalardan üçer beşer daire-ofis alımlarını tamamladıktan sonra hayli yüksek seyreden satışlar hayli azalabilir. Günümüzde pek çok plazanın durumu ortada ya boş ya da sıkıntılı bir durumda. Dolayısıyla halkın büyük kesiminin geçim sıkıntısı çektiği bir ortamda, azınlıktaki zengin kesimin alımlarıyla ayakta duran rezidans ve plazalar yeni yatırımları kaldıracak durumda değil. Mevcut rezidanslar için pek bir sorun yok ancak plazaların durumu daha hassas. Mevcut plazalardan yüksek kira-aidat sorunlarını çözebilenler bir şekilde ayakta kalmaya devam edebilir.
AVM’lerdeki tabloya kabaca bakacak olursak, 2024 yılı itibarıyla Türkiye genelinde 442 AVM var. İstanbul 125 AVM ile bu konuda başı çekiyor. Ankara’da 43, İzmir’de 23, Antalya’da 19 AVM var. Ancak AVM furyasında gözle görülür bir yavaşlama var. Son dönemde 9 AVM Konkordato ilan etti. AVM’lerin geleceği çok da parlak olmadığı için, bazı AVM’ler için çeşitli planlar yapılıyor. Aslında Türkiye’de yaşanan bu durum daha önce pek çok ülkede görüldü. Amerika Birleşik Devletleri’nde orta gelirli semtlerdeki pek çok AVM atıl dururken, nezih semtlerdeki lüks AVM’ler müşteri çekmeye devam ediyor. Bu tür AVM’lerdeki lüks restoranlar, çocuk ve gençlere hitap eden sosyal etkinliklerle ayakta durmayı başarıyor. Pek çok yerde yazılıp çizildi, AVM’lerin ömrü bitiyor diye…
Kanımızca, bu konuya iki açıdan bakmakta yarar var. Birincisi, lüks semtlerde özellikle yabancı en üst segment markaların bir arada olduğu şık mağazalarla, piramidin en tepesindeki gelir grubuyla, Türkiye’deki yabancı misyon çalışanları ve zengin turistlere hitap eden kaliteli gurme restoranların yer aldığı AVM’ler. Bu gurupta yer alan AVM’lerde her ne kadar birkaç tanınmış marka mağaza beklediği cirolara ulaşamadığı için kapansa da geri kalanlar için şimdilik bir sorun yok. Onlar her zaman dolup taşmaya, ekonomik krizden fazlaca etkilenmeden satışlarına devam edebiliyor. İkinci grupta yer alan dar gelirli popülasyonun bulunduğu semtlerdeki AVM’ler ise çok daha kırılgan. Bunların durumu, daralan ekonomiyle birlikte yaşanan sıkıntılara nasıl ayak uyduracaklarıyla doğrudan ilgili. Bu AVM’lerdeki mağazalar, ortalama kalite/fiyat oranlarında denge sağlayıp, fast-food (hazır yemek ya da ayaküstü yemek) yeme içme kısmına da bu popülasyonun sevdiği uygun fiyatlı kafeler-köfteci ve dönerciler gibi insanımıza özgü lezzetlerini getirebildikleri takdirde ayakta kalmaları mümkün olabiliyor.
Aslında genel olarak bakıldığında, değişen ülke şartlarına ayak uydurmayı başaran AVM’ler ayakta durabiliyor. Spor salonları, uygun fiyatlı marketler ve çocuklar için güvenli, keyifli eğlence mekanlarını bir araya getirebilen AVM’ler sadece Türkiye’de değil ABD’de bile ayakta kalmayı başardı. AVM’leri alışverişin ötesinde, eğlence ve sağlık merkezi haline dönüştürüp, çeşitli sosyal ve kültürel etkinlikleri de bünyesinde toplamayı başarıp zamanın taleplerine ayak uydurabilenler ayakta durabiliyor. Konserler, sergiler ve çocuklara yönelik aktiviteler bu AVM’leri cazip hale getirip diğerlerine göre fark yaratabiliyor.
Gelecekte Türkiye’deki AVM’ler ne olacak sorusuna aslında en doğru yanıt, ülkemizde iktidarın değişim dönüşüm hedefiyle yola çıktığı süreçte, yurttaşların büyük bir kesiminin refah seviyesinin değişip hızla düştüğü ekonomik koşullarda, dönüşen ekonomik tabloyla daralan hane halkı bütçesi, önümüzdeki süreçte AVM’lerin de geleceğinde etkili olacak.
***
Değişim dönüşümün getirdiği sıkıntılar
Değişen ekonomik koşullardan söz etmişken, geçim sıkıntılarını arttıran bu değişim-dönüşümden rahatsız olanlar sadece yurttaşların büyük bir kesimiyle sınırlı değil. Türkiye'deki yüksek enflasyon döviz artışıyla doğru orantılı olmadığı için ülkemize yerleşen yabancıların da alım gücünde düşüş yaşanmasına neden oldu. Bu durumdan mağdur olanların başında yıllardır Türkiye’ye yerleşmiş olan Rus ve Almanlar toplu halde ülkemizi terk etmeye başladı. Uzun yıllardır sayıları sürekli artan Türkiye'de ikamet eden Ruslar, ilk kez geçen yıl azaldı. 2023 yılında 43 binden fazla Rus, Türkiye'yi terk etti! Paralarının güçlü olmasına rağmen ülkemizdeki yüksek enflasyon ve hayat pahalılığından bunalan güney ve batı sahillerimizde yerleşik Almanlar da Türkiye'den ayrılanlar arasında.
Öte yandan yurt dışına göçte de büyük bir patlama yaşanıyor. Yurt dışına göç eden yurttaşlarımızın sayısı, geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 110’a yakın artışla 290 bini aştı. Yabancılarla birlikte Türkiye'den yurt dışına toplam göç 2023 yılında 700 bini aştı! İşin trajikomik yanı özellikle yabancılardan kalifiye, bir meslek sahibi ve görece paralı olanlar ülkemizi terk ederken, mültecinin bile en işe yaramazı, vasıfsız ve parasızı çeşitli desteklerle ülkemizde kalmaya devam ediyor!