Ankara ile Şam arasında köprülerin 13 yıl önce atılmasından sonra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile olası bir görüşme için "her an davette bulunabileceklerini" söylemesiyle ilk kez ılımlı bir hava eserken Şam’dan tansiyonu yükselten bir açıklama geldi.
Utku Şensoy
Esad, Erdoğan ile ancak temel konular ele alınırsa görüşebileceğini, bu temel konuları da “Türk güçlerinin Suriye’den çekilmesi ve Ankara’nın teröre verdiği desteği sonlandırması” şeklinde belirtti. Esad’ın zehir zemberek açıklamasına bizim de onun anlayacağı dilden bir tepkimiz var.
Esed efendi hele orda bir dur! Mehmetçik keyfinden Suriye’de değil. Senin ülkenin kuzeyi tam bir cadı kazanı ipini koparan uluslararası terör unsurları ortalıkta cirit atıyor. Kendi toprak bütünlüğünü, ülkenin kontrolünü tamamen yitirmişsin, senin çapsızlığın yüzünden bölge ülkelerinin toprak bütünlüğü de tehdit altında. Türk Silahlı Kuvvetleri orada sadece ülkemizi tehdit eden terör unsurlarını temizlemekle kalmıyor, senin toprak bütünlüğünün de tek savunucu durumunda. Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğünü diğer ülkeler gibi sözde değil özde istiyor. Senin ülkenin kuzeyindeki topraklar çok güvendiğin Rusya’nın umurunda mı sanıyorsun? Moskova terör unsurlarıyla iş birliği yapıp bölgede başka hesaplar içine giriyor. Keza ABD aynı şekilde YPG/PYD ile iş birliği içinde onları silahlandırıp bölgede bağımsız (kendine bağlı) bir Kürdistan kurulması yönünde büyük gayret sarf ediyor. Biz oradan çekilirsek gün gelir Moskova da bölgede yeni oluşumlara yelken açıp seni dımdızlak orta yerde bırakıverir!
Esed efendi, “Ankara teröre verdiği desteği sonlandırsın” demişsin. Hangi terörden söz ediyorsun? Terörden en çok canı yanmış Türkiye, bir Washington ya da Moskova yönetimleri gibi arkadan dolanıp terör unsurlarıyla kol kola girmez! Sırf sana muhalif olan güçlerle bölgedeki terör unsurlarının temizlenmesi konusunda iş birliği yapmamızı “teröre destek” olarak nitelendirmene pes diyoruz.
Esed efendi, Ankara ile iş birliği yapman senin de yıllardır savaş ve çatışma ortamında acı çekip oradan oraya sürüklenen halkının da lehinedir. Yine de senin paşa gönlün bilir, ister gönüllü, istersen gönülsüz o masaya er ya da geç gelmek zorundasın. Putin ağabeyin istedikten sonra sana kravatını takıp kuzu, kuzu oturmak düşer.
***
Trump'ın önlenemez yükselişi
Amerika Birleşik Devletleri’nde yılan hikayesine dönen eski Başkan Donald Trump’ın adaylığı nihayet Cumhuriyetçi Parti tarafından resmen ilan edildi. Cumhuriyetçiler partinin Ulusal Kongresi'nde 5 Kasım başkanlık seçimleri için aday olarak Donald Trump'ı seçtiklerini duyurdu. Bu açıklamanın akabinde
Trump, başkan yardımcısı adayını açıkladı. Trump, başkan yardımcısı adayının Cumhuriyetçi Ohio Senatörü James David Vance olduğunu ilan etti.
Bu arada, Trump’ın suçlandığı dava da düştü. Hafta sonu suikast girişimine uğrayan Trump'ın "Gizli belgeleri saklamakla" suçlandığı federal dava reddedildi. Trump, kararın ardından, "Cumartesi günü yaşanan korkunç olaydan sonra birlik olmaya çalışırken, Florida'daki bu hukuksuz iddianamenin reddedilmesi, diğer cadı avı davaların da hızlıca reddedilmesi için ilk adım olmalıdır." ifadesini kullandı. Geçen ay "Federal soruşturma kapsamında ikinci kez hakim karşısına çıkan ilk eski başkan" olarak tarihe geçen Trump, hakkındaki 37 ayrı suçlamayı reddetmişti.
Trump’ı ne tehdit ne de suikast girişimi yıldırmıyor, hakkındaki davalar onu durdurmuyor. Bakalım ABD’deki karanlık güçler ya da derin devlet Trump’ın başkanlık yolunda kararlılıkla ve emin adımlarla ilerleyişini önleyebilecek mi?
***
Gazze'de halk suya muhtaç
İsrail'in 7 Ekim’den buyana 9 aydır aralıksız devam eden şiddetli saldırıları Gazze’de taş üstünde taş bırakmazken, su kaynakları da ağır hasar gördü. Temiz suya erişim sorunu yaşayan Filistinliler adeta susuzluğa mahkum oldu. Gazze Şeridi'nde gıda, su, ilaç ve yakıt kıtlığı hat safhada. Ana pompaların bombalanması ya da çalışan az sayıdaki su pompasının da yakıt kıtlığı nedeniyle su tedariği sağlayamaması halkın güvenli içme suyuna erişiminde büyük zorluklar yaşamasına neden oluyor. Gazze’de akaryakıt sağlanamaması nedeniyle su arıtma tesisleri çalışmıyor, insanlar şiddetli susuzluk çekiyor.
Gazze Şeridi'nde bombalanan kanalizasyon ve altyapı ciddi anlamda tehlike saçıyor. İnsanlar kişisel temizlik için deniz suyu kullanmak zorunda kalıyor. Gazze’de bombalardan kurtulabilenlerin hayatta kalmak için büyük mücadele vermesi gerekiyor. Bu sıcaklarda Filistinli çocukların her gün 6-7 saati gıda ve su taşımakla geçiyor. Çocuklar genellikle uzak mesafelerden ağır yükler taşırken, bir bidon su alabilmek için güneş altında 3-4 saat kuyruklarda beklemek zorunda kalıyor.
Uluslararası camianın Gazze’de bu sıcaklarda çocuk, yaşlı ve kadınlar için yaşamsal olan sağlıklı, temiz suya erişimleri için mutlaka bir şeyler yapması gerekiyor. Kalan az sayıdaki pompanın çalışabilmesi için akaryakıta ihtiyaç var. Netanyahu yönetimine bu konuda bir şeyler yapması için uluslararası baskı gerekiyor. Yüz binlerce insanı bu sıcaklarda suya muhtaç bırakmak, göz göre göre ölüme terk etmek kabul edilebilir bir şey değil. Soykırım sadece silahla bombayla öldürmekle olmuyor.