[caption id="attachment_375198" align="alignright" width="567"]
[caption id="attachment_375198" align="alignright" width="567"]
Ormanı koruyan yöre halkına orantısız güç kullanılıyor[/caption]
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Akbelen Ormanı'nda kömür maden sahasının genişletilmesi çalışmaları kamuoyunda tartışılmaya devam ediliyor. Konuyla ilgili tarafların görüşleri ana hatlarıyla şöyle:
-Yöre halkı, “Ağaçlarımız katlediliyor” diyerek direnç gösteriyor.
-Santral işçileri, bölge dışından gelen aktivistleri, “Alın terimiz üzerinden şov yapmakla” suçluyor.
-Elektrik Üretim AŞ, Akbelen Ormanının 28 bin hektardan fazla olduğunun altını çizip, “maden için bu ormanın sadece 78 hektarlık alanın kullanıldığına, karşılığında 2 milyon yeni fidan dikileceği” açıklamasında bulunuyor.
- Madencilik Platformu, madencilik sektöründeki 16 sivil toplum kuruluşu adına, "Gelişmiş ülkelerde madencilik nasıl yapılıyorsa biz de aynı şekilde maden çıkarılan bölgeye zarar vermeden madenlerimizi bulundukları yerden çıkarıp ekonomik ve sosyal kalkınmamız için değerlendirelim" açıklamasında bulunuyor.
-Bazı uzmanlar da bu olayda kamu yararı bulunduğuna dikkat çekip, “Santralin Ege elektriğinin yüzde 60’ından fazlasını karşıladığına” vurgu yapıyor.
Konuya tarafsız gözlemci olarak bakılacak olursak, ağacını, suyunu, doğasını koruyan yöre halkı başta olmak üzere, hemen hepsinin haklı olduğu yönlerinin olduğunu görüyoruz. Her şeyden önce yer altı kaynaklarının atıl bırakılması diye bir şey söz konusu olamaz, zira zengin ülkeler dahil, dünyada madenlerinden vazgeçip onları yeraltında bırakan bir ülke hemen hemen hiç yok!
Ülkemiz doğal gazda yüzde 99, petrolde yüzde 93, kömürde yüzde 60, demir cevherinde yüzde 55, metal ve ara ürün olarak; çinkodan alüminyuma, altından bakıra kadar büyük oranlarda dışa bağımlıdır. Sanayimiz üretimini sürdürebilmesi için geçtiğimiz yıl yurtdışından petrol ve doğal gaz ithalatına 93 milyar dolar, demir çelik ve hurda ithalatına 31 milyar dolar, altın ithalatına, 21 milyar dolar, kömür ithalatına 9 milyar dolar, alüminyum ve bakır ithalatlarına da 13 milyar dolar ödedi. “Enerji, maden, metal ara ürünleri ithalatında 2022 yılında dış ticaret açığımız 106 milyar dolara ulaştı.”
Öte yandan, ülkemizdeki orman alanlarının binde 3’ü tüm madencilik faaliyetleri için kullanılmakta, maden sahasındaki işlemlerin ardından bilahare yeniden ağaçlandırma çalışmaları yapılmaktadır. Ormanları gençleştirmek amacıyla dünyada ve ülkemizde her yıl ormanlardan ağaç kesimi çerçevesinde, geçtiğimiz yıl Orman Genel Müdürlüğü tarafından ormanlarımızdan 30 milyon m3 ağaç kesimi yapıldığını, kesilen 100 bin ağaçtan sadece 1 tanesinin madencilik faaliyetleri için olduğu gerçeğini de not edelim.
Bu veriler ışığında, madenciliği toptan kötüleyip itibarsızlaştıracağımıza, yeraltı zenginliklerimizi araştırıp, keşfedip bulundukları yerden doğayı katletmeden nasıl çıkarabileceğimize kafa yoralım, bağımsız uzmanların görüşlerine başvurup, raporlarına itibar edelim. Yeraltı zenginliklerimizi, züccaciye dükkanına giren fil gibi değil de doğaya daha saygılı olarak hangi çağdaş yöntemlerle çıkarılabileceğinin hesaplarını yapalım, maden sahalarını iyi denetleyelim. Bu bağlamda, gelişmiş ülkelerde madencilik nasıl yapılıyorsa biz de aynı şekilde maden çıkarılan bölgenin havasına, suyuna, toprağına zarar vermeden madenlerimizi bulundukları yerden çıkarıp ekonomik ve sosyal kalkınmamız için elbirliğiyle değerlendirmek zorunda olduğumuzun bilincine varalım.
***
[caption id="attachment_375201" align="alignnone" width="552"]
Borçlar katlandı icra dosyalarında patlama yaşanıyor[/caption]
İCRA DOSYALARINDA PATLAMA
Bazı toplumsan yaralar vardır, üzerine kararlılıkla gidilmez, zamanında neşter vurulup cerahat akıtılmazsa kangrene dönüşüp büyük zarara yol açabilir. Ekonomik kriz ve yoksulluk da böyle bir şeydir. Enflasyon belasına çözüm bulunamaz, yurttaşın alım gücü hızla yükseltilemezse sıkıntı büyür, geçim derdindeki vatandaş borçlarını ödeyemez hale gelir.
Ekonomik kriz ve yoksulluk nedeniyle, kredi kartı, tüketici kredisi vb. borçlanma enstrümanlarına başvurarak yaşamını sürdürmeye çalışan yurttaşlar, borcunu ödeyemeyip icralık oluyor. “İcra dairelerine yeni gelen dosya sayısı 1 Ocak-21 Temmuz arasında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 62’den fazla artarak 8 milyonu aştı.” Geçen yılın aynı döneminde 5 milyon icra dosyası bulunurken, bu yıl 3 milyon 142 bin adet artış göstermiş!
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yurttaşların bankalara olan kredi ve kredi kartı borcunun 2 trilyon 300 milyar lirayı geçtiğine dikkat çekip, bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödememiş gerçek kişilerden borcu devam etmekte olan kişi sayısının 4 milyona yaklaştığını vurguladı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, seçimin ardından yurttaşların kredi kart harcamalarında ciddi bir artış yaşanıyor.
Halen icra dairelerindeki dosya sayısının 22 milyona yaklaştığı gerçeğinden hareket edecek olursak, kabaca her 4 kişiden birinin icralık olduğu ifade edilebilir. Çalışanların büyük çoğunluğu on beş bin liranın altındaki aylığıyla, dar gelirli ve emekli ise, on bin liradan daha az bir gelirle ayın sonunu getirmeye çabalarken, araçların bir-iki milyon, dairelerin beş altı milyon liraya satıldığı bir ülkede toplumsal barış ve huzur nasıl sağlanabilir? Yaşanan kira-gayrimenkul-gıda fiyatları terörü sürdürülebilir bir durum değildir, bu dengesizliğe acilen bir çözüm bulunup, yurttaşların bu kaostan hızla kurtarılması gerekir.