Türkiye’de ekonomide yaşanan kötü gidişatın birçok sosyolojik sonucu olduğu açık. Ekonomideki kötü gidişat, eğitim sisteminin tamamen dejenere olması ve iç siyasetteki bazı kararlar Türkiye’de bir süredir yeni bir sorun alanı ortaya çıkardı. Bu sorun alanı suç örgütleri.
Kıvanç El
Barış Boyun adlı suç örgütü lideri hakkında hazırlanan iddianamede bu “yeni nesil” suç örgütlerinin nasıl eleman kazandığı, hatta bunu yaparken neden hiç zorlanmadıkları da satır satır anlatılıyor.
Birçok kanlı çatışmada ön plana çıkan suç örgütünün lideri Barış Boyun, sadece Türkiye’de değil İtalya’dan Gürcistan’a birçok ülkede olaya karıştı. Hakkında, cinayet, uyuşturucu, silah kaçakçılığı ve yağma gibi suçlamalar yöneltiliyor. Suç örgütünün üyeleri arasında 15-20 yaş aralığı ağırlıkta.
Yaklaşık 600 sayfalık iddianameye göre suç örgütü kendisine destekçi bulmak için sosyal medya platformlarını aktif kullanıyor. Saatlik olarak düzenli paylaştıkları videolar ile kara propaganda yapılıyor. İddianamede, “Facebook, Instagram, TikTok vb. sosyal medya üzerinden günlük hatta saatlik olarak düzenli videolar paylaştıkları, gittikleri yer ve mekânlarda Barış Boyun’a şarkılar atfederek 'İstanbul’un sefiri, sokakların hakimi, Barış isteyen Boyun eğecek' şeklinde mottolar kullanarak aynı zamanda örgüt lideri ve yöneticilerini etiketlemek suretiyle kara propaganda yaptıkları, genç yaşta ve suça meyilli olan kitleyi etkileyerek örgüte katılım sağladıkları” tespitine yer veriliyor.
Suç örgütünün öncelikli hedefi 15-20’li yaşlardaki gençler. Bilgisayar oyunları, suç şebekelerine ait dizilerden etkilenen kitleye çok rahat ulaşılıyor. Ekonomik olarak büyük bir bedel verilmeden de bu kişiler örgüte kazandırılıyor. İddianameye göre bu gençler “kamikaze dronu” gibi rahatça tetikçi olarak kullanılabiliyor.
Türkiye’de mafya ve suç örgütlerine dair çok uzun yıllardır haberler yapan Gazeteci Tolga Şardan’a bu yeni nesil mafya örgütlenmelerini sorduk. Tolga Şardan, “Türkiye, maalesef oluşan şartlar nedeniyle gerek iç siyaset gerekse ekonomik koşulların sıkıntıya girmesi sonrasında birçok suç örgütünün cenneti haline geldi” değerlendirmesi yapıyor. Şardan’a göre; mafya grupları suça sürüklenen çocukların ceza almamaları ya da az ceza almalarını da kullanıyor. Eğitimsiz ve kentin yoksul bölgelerinde yaşayan çocuklar çok kolay etki altına alınabiliyor.
Deneyimli gazeteci Şardan, hükümetin birkaç yıl önce yaptığı gayrimenkul alanlara vatandaşlık verilmesine dair adımını da hatırlatıyor. Bu adımın suç şebekelerinin İstanbul’a yönelmesine yol açtığı tespiti yapıyor.
Şardan, “Mafya gruplarını ikiye ayırmak gerekiyor. Bir yerel mafya grupları yani Türk kökenli mafya grupları bir de yabancı menşeli mafya grupları. Son yıllarda ikamet izinlerinin kolay alınabilir olması hem de Türk vatandaşlığının kolay edinebilir olması, bazı mafya gruplarının İstanbul'da olmak üzere faaliyet alanlarını buraya kaydırmasına yol açtı. Sırp mafyası, Rus mafyası, Roman mafyası, Özbek mafyası, Gürcü mafyası…” analizi yapıyor.
Özetlersek; Türkiye’de suç örgütü mensubu olmak belli bölgelerdeki gençlerde ne yazık ki “popüler durum” haline geldi. Bunun önüne sadece güvenlik operasyonları ile geçmek mümkün değil ve pedagoglarca, sosyologlarca ve suç üzerine çalışan bilim insanları ile görüşülerek önlem alınmalı.