Utku ŞENSOY
Pandeminin yaraları tam olarak sarılamamışken Rusya’nın Ukrayna işgali patlak verdi. Saldırının ardından kırılgan olan enerji piyasalarında baş gösteren kriz,...
Utku ŞENSOY
Pandeminin yaraları tam olarak sarılamamışken Rusya’nın Ukrayna işgali patlak verdi. Saldırının ardından kırılgan olan enerji piyasalarında baş gösteren kriz, uluslararası piyasalarla birlikte Türkiye’yi de derinden etkiledi. Merkez Bankasının 100 baz puanlık son faiz indirimi kararı, yıl sonuna doğru “stagflasyon”(ekonomik durağanlık/durgunluk) beklentisini daha da arttırdı.
“Cari açık, yüksek enflasyon ve durgunluk” önümüzdeki dönem için Türkiye’nin önündeki 3 büyük tehlike olarak karşımızda duruyor. Bir diğer tehdit de üçüncü çeyrekte muhtemelen yavaşlama eğilimi gösterecek olan büyüme hızımız.
Akılcı politikalarla “mali disiplin, giderek artan kamu harcamaları, Suriyeli mülteciler” gibi kamburları üzerimizden atmadıkça, uluslararası politikalarda barışçı, hırçın komşularıyla bile “dengeli politikalar sürdürebilen uyumlu bir Türkiye” profili çizmedikçe ekonomik düzlüğe çıkmakta zorlanacağımız aşikar. Zira taşıma suyuyla değirmen dönmediğini artık hepimiz iyi biliyoruz. “yatırım ve istihdam” yeni dönem ekonomi politikalarımızın hedefi ve anahtar kelimeleri olmalı.
***
[caption id="attachment_249892" align="alignnone" width="700"]
Avrapa'nın doğalgaz krizi büyüyor[/caption]
KÜRESEL KRİZ KAPIDA
Türkiye için böylesine karamsar bir tablo çizerken, dış dünyada ileri seviyedeki ülkelerde durum çok mu iyi? Tabii ki değil. Enerji krizi Avrupa'nın en büyük ekonomilerini de sarsmaya başladı. Avrupa Birliği’nin lokomotifi Almanya'da üretici enflasyonu ilk kez aylık yüzde 5’i aştı! Keza İngiltere'de enflasyon 40 yıl aradan sonra çift haneye yükseldi. Avrupa ekonomisi de bizdeki gibi “resesyon ve yüksek enflasyonla” sarsılırken, sonbaharda bir başka kriz kapıda. Doğalgaz krizi! Almanya’nın, yalnızca 3 aylık gaz stoku kaldı, İsviçre fahiş biçimde artan elektrik fiyatlarını tartışıyor.
Avrupa için yaşamsal olan doğal gazın yerine petrol ya da kömür kullanılabilirdi ancak artık bu fosil yakıtlara ulaşmaları pek de olası değil. Avrupa piyasalarında yaşanan enerji krizinin Türkiye’yi de derinden etkileyeceği muhakkak. Daha da geç olmadan rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerjilere ağırlık vermenin tam zamanı.
***
“DİYALOG KESİLMEZ”
Ankara-Şam arasında köprülerin atılmasıyla, 2012'de, “Şam'da Emevi Camii'nde namaz kılacağız” söylemine kadar varan Suriye geriliminde 11 yıllık aranın ardından ufukta yeniden iyi komşuluk emareleri belirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son olarak ifade ettiği, “devletlerarasında diyalog kesilmez” sözleriyle bu konuda belirgin bir yumuşamanın olduğu su yüzüne çıktı. Aslen başından beri savunageldiğimiz, uluslararası konulara şahsi ya da Washington-Moskova penceresinden bakmak yerine “komşuluk” hassasiyetiyle “ülke çıkarları” çerçevesinde yaklaşmak çok daha rasyonel adımlar atmamızı sağlayabilirdi. Kaybedilen bunca zamana karşı geç de olsa diyalog kapısının aralanmış olması yerindedir. Bu kez yüzbinlerce mültecinin kendi topraklarına dönerek güven ve huzur içinde yaşayabilmesi için doğan yeni fırsatı kaçırmalıyız. Komşularımız ve bölge ülkeleriyle aklıselimin galebe çalması memnuniyet vericidir.
Şam rejiminin Ankara’dan beklentisine gelecek olursak, Cilvegözü sınır kapısının açılarak sınır kontrollerinin ve Şam’a kadar olan ticari yolla, M4 ulaşım koridorlarının denetiminin kendilerine devri konusunda Ankara’dan destek ve somut adım atılmasını istiyor. Diyalogla tüm bu sorunların üstesinden gelinebileceğine inananlardanız. Böylece kardeş Suriye halkının huzur içinde kendi topraklarına, evlerine, işlerine dönmesi, böylece üzerimizden büyük bir yükün kalkması mümkün olabilir.
***
TURİZMDE HEDEF İLK 5
Merkezi Madrid’de bulunan Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (WTO) tarafından açıklanan veriler, son yıllarda Türkiye'yi ziyaretçi sayısı açısından sürekli olarak dünya turizminin ilk 6 destinasyonu içinde gösteriyor. Ülkemiz “deniz-kum-güneş” üçlemesinin yanı sıra son dönemde, “kültür, sağlık, kongre, gastronomi, kruvaziyer, yat, spor, kış, hatta doğa ve Macera turizmi” gibi birçok farklı seçenekleri de sunarak dünyanın başlıca turizm destinasyonları arasındaki yerini pekiştirmeyi başardı.
Türkiye’ye bu yıl da en fazla ziyaretçi Almanya'dan geldi. Almanya'yı Rusya, İngiltere, Bulgaristan ve İran'dan gelen konuklar izliyor. Avrupalı konuklar, Antalya, Muğla, İzmir ve Aydın gibi yörelerimizde ağırlıklı olarak deniz-kum ve güneşi tercih ederken, Körfez ve Orta Doğu pazarından gelen konuklarımız ise başta İstanbul olmak üzere Yalova, Bursa ve Trabzon gibi şehirlerimizde alışveriş, kültür ve doğa turların yöneliyor. Komşumuz İran'dan gelen ziyaretçilerse, İstanbul, Konya ve Van’da kültür turizmine katılıyor. Bölgemizde savaş, salgın gibi büyük talihsizlikler yaşanmazsa gelecek yıllar için ilk 10’daki yerimiz garanti. Yeni hedefimiz turizm gelirimizi arttırmak olmalı. Büyük turizm pastasından ilk 5 arasına girip ülkemize hak ettiği döviz girdisini sağlamalıyız.