"Beni ne mühendisler, ne doktorlar istedi de kabul etmedim" sözleri birçok şarkıya, filme konu olmuş toplumsal hayatımızda kullanılan bir cümleydi. Son yıllarda bu cümlenin pek gerçekliği kalmadığı zaten biliniyor. Önümüzdeki yıllarda hiç kalmayacağı da açık.
Kıvanç El
Türkiye'deki ekonomik kriz ve erozyondan en fazla etkilenen alanlardan biri de mühendislik alanı oldu. İnşaat şirketlerinde çalışan mühendislerin çoğu "kağıt üzerinde"; gıda şirketlerinde çalışan gıda mühendislerinin çoğu da "kağıt üzerinde"; yani sadece yasal zorunluluk olduğu için istihdam edilir duruma geldi. Örnekler artırılabilir. Böyle olunca birçok alanda da gelirler neredeyse asgari ücret seviyesine düşmüş durumda. Mühendislik mesleği de geçmişteki saygınlığı ve cazibesini giderek kaybetmeye başladı.
Bununla birlikte alt yapısı henüz hazırlanmadan, yeterli akademik personel sağlanamadan ve akademik çalışmalar dahi yapılamadan açılan fakülte ve bölümleri de bir kenara yazmak gerek. İhtiyaçtan çok fazla yeni bölümlerin açılması, ayrıca gelecekte etkin olacak mühendislik bölümleri yerine; klasik mühendislik bölümleri üzerine odaklanılması da sistemsizliğin, plansızlığın bir kanıtı.
Tüm bu durumlar ortaya çıkınca mühendislik bugün ne yazık ki Türkiye'de giderek cazibesini kaybeden mesleklerden biri durumunda. YKS tercihleri gösterdi ki; geçmişte girilmek için hayali kurulan birçok mühendislik bölümü öğrenciler tarafından tercih edilmedi, tercih edilenler de kontenjanların çok altında kaldı.
Üniversite tercihlerinde yüzde 99 oranında kontenjanların dolmasına karşın mühendislik ve birkaç öğretmenlik bölümünün hiç tercih edilmemesi elbette YÖK tarafından da dikkate alınması gereken bir konu. Plansızlık ve sistemsizliğin sonucu olan bir tablo ülkenin kaynaklarının yanlış yönlendirildiğinin de bir göstergesi.
Biraz somut örnekler verirsek; Atatürk ve Harran Üniversitelerinin Çevre Mühendisliği; Çukurova, Niğde ve Fırat Üniversitelerinin Jeoloji Mühendisliği; Bayburt, Karaman ve Iğdır Üniversiteleri İnşaat Mühendisliği; Gümüşhane ve Muş Üniversitesi Makine Mühendisliği gibi bazı mühendislik bölümlerini kimse tercih etmedi. Kontenjanları olmasına karşı tek öğrenci dahi buraları yazmadı. Atatürk Üniversitesi Gıda Mühendisliği, Batman Üniversitesi Elektronik Mühendisliği gibi bölümleri de birer öğrenci tercih etmiş.
Batman, Bingöl, Bitlis, Gümüşhane, Harran, Iğdır, İnönü, İskenderun, Kafkas, Karabük, Karaman, Kastamonu, Munzur, Muş, Şırnak, Tokat ve Yozgat üniversitelerinin mühendislik fakültelerinin toplam kontenjanlarının üçte biri dahi dolmadı. Birçok bölümü 3-5 öğrenci yazmış durumda. YÖK, uzun yıllar önce üniversitelerin "bölgesel ihtiyaçlara göre" şekilleneceğini, bu yönde bölümler açılacağına dair çalışmalar olduğunu açıklamıştı.
Türkiye, artık geleceğe dair planlama yapmak, yapay zekâ ve dijitalleşme başta olmak üzere geleceğin mesleklerine bölümlerine odaklanmak zorunda. Bunun çalışmasını mevcut YÖK'ün bu hantal yapıda gerçekleştirmesi mümkün görünmüyor.