Enflasyon düzeltmesinin mevcut hali fiili zenginleşme olmaksızın vergilendirmeye kapı aralayabilir. Düzeltme, vergi etkisinden bağımsız şekilde yapılmamaya devam ederse, öz kaynakları güçsüz şirketler yeni maliyet yüküyle karşı karşıya kalacak...

Mehmet Ali Aktaş

Mali tatil bitmekte… Muhasebe meslek mensupları şimdi nasıl uyum sağlayacaklar tekrar yoğun tempoya… varın siz karar verin… 

İroni yapıyorum kıymetli okurlarım, belki de muhasebe camiasını en iyi tanıyanlardanımdır. Muhasebe meslek mensuplarının önemli bölümü tatil yapamaz hale gelmiş durumdadır.

Önceleri de dillendirmiştim enflasyon muhasebesi / enflasyon düzeltmesi konusunu… 

Dikkat çekmeye çalışmıştım, muhasebe mesleğinin her aşamasında bulunmuş bir akademisyen olarak…

Her konuyu olabildiğince teknik bilgiden ari ve neredeyse konuşma dili ile ifade etmeye gayret gösterdim. 

Mali idare enflasyon düzeltmesinin Ocak-Mart 2024 (2024 yılı ilk geçici vergi dönemi) döneminde yapılmaması yönünde bir irade ortaya koydu, bu sayede paydaşlar bir nefes alır gibi olmuşlardı…

Ancak ikinci geçici vergi dönemi bitti beyannamelerin verilmesine oldukça kısa zaman kaldı…

İş dünyasının enflasyon düzeltmesinin vergi etkisinden dolayı mutlu olduğunu söylemek olanaklı değil.

Daha önce de ifade etmeye gayret göstermiştim. Tüm paydaşları bir defada mutlu edecek ya da mutsuz etmeyecek düzenlemelerin gerekliliğini…

Konuyu biraz daha netleştirmiş olalım,

Bir işletme düşünün, öz kaynakları güçlü değil, ancak istihdamın kısılmasına karşı, ülke ekonomisine katkı sunmak gayesi ile de yatırım kararı alıyor…

Yatırımın finansmanını öz kaynakları ile sağlayabilecek durumda değil. İşletme yatırımı borçla finanse edecek…

Şimdi diyeceksiniz ki ne var bunda…

O halde konuyu biraz daha açalım…

İşletme banka kredisi ile yatırım yaptı ve yatırım tamamlandı.

Konuyu rakamlarla da aktarmak olanaklı ancak bunu şimdilik ihmal etmiş olayım izninizle.

Yatırımın finansmanında kredi kullandı, yatırım sürecinde krediyi doğrudan gider yazamadı, doğrudan gider yazdığı bölüm var ise de onun da bir bölümünü vergi uygulamaları nedeniyle giderleştiremedi (Finansman Gider Kısıtlaması), kredi faizi ile bağlantılı olarak ilave vergi (Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi) ödedi…

Kıymetli okurlarım, 

Faiz yüküne katlanan ve üzerinden vergi ödeyen işletmeler şimdilerde bunun bir de enflasyon düzeltmesi nedeniyle vergisini ödemek durumunda kalabilecekler…

Evet ne yazık ki mevcut düzenleme bu yönde…

Yabancı kaynakla yani borçla büyüyen ya da büyümek arzusunda olmuş işletmeler ödedikleri faizin ayrıca vergisini ödemek durumunda kalabileceklerdir.

Nasıl mı?

Sermayesi / öz kaynakları güçlü işletmeler enflasyon düzeltmesi yaptıklarında daha fazla gider kaydı yapabilecek dolayısıyla daha az vergi ödeyecek ya da ödemeyecekler, buna karşın öz kaynakları güçsüz işletmeler sahip oldukları varlıklardan dolayı kar kaydı yapmak zorunda kalacaklar ve ilave vergi ödeyecekler…

İş dünyası bunun farkında mı? Bence artık farkında…

O halde yinelemiş olayım izninizle, enflasyon düzeltmesinin mevcut hali ile devamında tüm paydaşlar mutlu olacaklar mı? Ya da mutsuz olmayacaklar mı? 

Fiili zenginleşme olmadan bir vergileme söz konusu olabilecek…

Peki ne yapacak bu durumdaki bir işletme? Yapacak bir şey yok ne yazık ki. Yaptığı yatırımın bir bölümünden vaz geçmek durumunda kalabilecek bu da olanaklı ise… Ya da işletme nakit akışını yönetemez hale gelecek… Borca batıklık söz konusu demek durumunda kalabilecek ve Ticaret Kanununun işletme yöneticilerine yüklediği ödevi yerine getirecek…

Saygıdeğer okurlarım, 

Bireysel görüşüm iş dünyası enflasyon muhasebesi ya da enflasyon düzeltmesi ile bağlantılı tehlikenin farkında…

Nurlar içinde uyusun rahmetli Aşık Mahzuni Şerif bir eserinde “Deprem yok da evim neden yıkıldı…” diyor…

Bir anlamda neden ve sonuç ilişkisine dikkat çekmişti Aşık Mahzuni… 

Dostlarım/Okurlarım, şimdi diyeceksiniz ki enflasyon, vergi ve benzer şeyler konuşulurken deprem… ev…. yıkılma… nasıl bir rabıta ki…

Bence oldukça bağlantılı kıymetli okurlarım…

Fiili zenginleşme oluşturmayan bir işlem neticesinde ortaya çıkması muhtemel ekonomik yükümlülüğün işletmeyi zora sokması kaçınılmaz olabilir…

O halde dillendirmiş olayım izninizle; Enflasyon yıllık yapılmalıdır ve düzeltme farklarının vergi etkisi olmamalıdır…”

Diliyorum ki, vergilemede adalet hiçbir durumda bozulmasın, kayıt dışılıkla bir defada doğru ve etkin mücadele edilebilsin, vergi oranlarının artırılmasından ziyade tahakkuk ve tahsil edilecek vergi tutarlarının kamu ihtiyaçlarının karşılanması gayesiyle planlama yapılarak tüm tarafların mutsuz olmaması sağlansın.

Saygıdeğer okurlarım;

Bir hususu daha dillendirmek arzusundayım,

Yüce Meclise sunulan teklif ile minimum vergi, emekli maaşlarının asgari 10.000,- TL den 12.500 TL ye çıkarılması ile birlikte bir dizi değişiklik yapılmasının planlanmış olduğu anlaşılmaktadır.

Şimdiden dillendirmiş olayım izninizle,

Özellikle Sosyal Güvenlik alanında öngörülen değişiklik neticesinde bir anlamda kısmi kayıt dışı istihdam artabilir mi? Dilerim olmasın…

Öylesine aklıma geldi sizlere de sorayım dedim kendimce kıymetli okurlarım…

Tez vakitte görüşmek dileğiyle.