Yusuf KANLI
Hiç rehavete zaman yok. Neredeyse cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana devam eden ve sanki “fetret devri” diye tanımlayabileceğimiz dönem Pazar günkü seçimle birlikte s...
Yusuf KANLI
Hiç rehavete zaman yok. Neredeyse cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana devam eden ve sanki “fetret devri” diye tanımlayabileceğimiz dönem Pazar günkü seçimle birlikte sona ermeli ve ciddi bir icraat hükümeti göreve gelmelidir.
Yaşanılan büyük sıkıntıların sonucu olsa gerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde seçime katılım herhalde şimdiye kadarki en düşük seviyede oldu. Yüzde elliyi zar zor bulan seçime katılım oranını arzu edenler havanın soğuk ve yağışlı olmasına atfedebilir. Arzu edenler de salgın ortamının ve ekonomik sorunların iyice ağırlaştırdığı bıkkınlığa. Aşikar olan, KKTC’nin iki köklü partisinin seçmenlerini sandığa götürebildikleri, küçük partilerin ise umut verememeleri nedeniyle seçmenlerinin evde kalmayı tercih etmesi.
Bu yazı yazıldığı sırada henüz resmi sonuçlar alınmamıştı. Gayrı resmi sonuçlara göre ise Ulusal Birlik Partisi’nin açık ara liderliğini sürdürdüğü, yüzde 40’ın üzerindeki seçmen teveccühü ile 24 milletvekili çıkaracağı görülüyordu. Başbakan Faiz Sucuoğlu’nun UBP başkanı seçilmesiyle canlanan parti tabanının heyecanı belli ki sandıklara yansıyabilmiş. Bir önceki mecliste UBP’nin 21 vekili vardı.
İkinci parti de beklenildiği gibi Cumhuriyetçi Türk Partisi oldu. CTP’nin de UBP gibi oyunu ve milletvekili sayısını artırdığı görüldü. Yüzde 31’i aşan oyla 18 milletvekili çıkaran CTP şimdiden “Sert muhalefet olacağı” sözünü verdi. Federasyon ümidi kalmadığı bir dönemde “ille de federal çözüm” demekte ısrar eden CTP ve Tufan Erhürman hoca açısından “var olma savaşı” gibi bir seçimdi, kanımca ciddi bir zafer alındı. CTP’nin başarısına şapka çıkarmak gerekir. Bir önceki mecliste CTP’nin 12 vekili vardı.
Seçimin en ciddi kaybedenleri zaten daha işin başından ikiye bölünmüş Toplumcu Demokrasi Toplum Partisi ve Toplumcu Kurtuluş partileriyle Birleşik Kıbrıs Partisi oldular. Bu partilerin tümü meclis dışında kaldılar.
Yeniden Doğuş Partisi de bir önceki seçimdeki oyunu korumuş gibi görünse de beklenilen başarıyı gösteremedi. Yüzde 7 civarındaki oyla sadece 3 milletvekili çıkaran YDP’nin kamuoyu yoklamalarında yüzde 12 bandında olması ve en az 6-7 milletvekili çıkarması öngörülüyordu. Bu partinin seçim sürecinde bölünmesi ve ayrılanların UBP’ye katılması belki hem UBP’deki başarıyı hem de YDP’deki durumu izah etmeye yarayabilir.
Seçimin en büyük kaybedeni ise Halkın Partisi oldu. Bir önceki seçimde yüzde 17 oyla 9 sandalye çıkarabilen bu genç partinin seçmene umut veremediği ve sadece yüzde 6.5 gibi bir oyla ve 2 sandalye ile yetineceği görüldü.
Ekim 2020’den bu yana süren “fetret devri” şimdi sona ermeli. Mevcut meclis aritmetiğine göre iktidar ve muhalefet belli oldu. UBP iktidar, CTP muhalefet. Ancak, iktidar mevcut şartlar altında 50 sandalyeli mecliste çoğunluğu sağlayabilmek için en az 2-3 sandalyeye ihtiyaç duyacak, dolayısıyla bir veya daha fazla koalisyon ortağına ihtiyaç duyacak. UBP ile DP arasında daha seçim gecesinde temasların başladığı biliniyor. HP de hükümette olmaya soğuk değil. Daha seçim öncesinde, Başbakan Sucuoğlu’nun 26 sandalyeli sallantıda veya bir milletvekiline bağımlı bir hükümet istemediğini, sayı sıkıntısı olursa koalisyona razı olacağını söylediği fısıldanmış, başbakan da yalanlamamıştı. UBP, DP ve HP üçlü bir koalisyon olabilir mi? Belki bugün henüz erken ancak önümüzdeki dönem dikkate alınır ise hem sağlıklı hem Ankara ile uyumlu hem de gerek Rum liderliği gerekse de uluslararası toplum ile rahat ilişki kuracak bir dışişleri bakanına sahip bir hükümet ortaya çıkarılmalı.
Belki KKTC’de, ve hatta Ankara’da, bazı gelişmeler iyi ve dikkatli okunamayabilir. Çok eski bir siyasi kurt Kıbrıs Rum liderliğinde aktif göreve geri döndü. Glafkos Klerides döneminin ağır toplarından Yoannis Kassulides tekrar dışişleri bakanı koltuğuna oturtuldu. Ayağının tozuyla bu hafta Brüksel’de AB dışişleri bakanları toplantısında, ardından da Washington’da dışişleri bakanının konuğu olacak.
Kassulides göreve gelir gelmez Rum lider BM idaresinde Maraş’a karşılık Ercan’ın BM yönetiminde açılması önerisini yapıverdi. Doğru, bu fikirler çok eski ve defalarca başarısız oldu. Ancak özellikle Washington temasları sonrasında Kassulides’in vites büyüteceğini öngörmek için falcı olmaya gerek yok.
Bu hafta KKTC’de yeni hükümet temasları başlarken kanımca küçük hesapları, çekişmeleri bir kenara atıp günün ihtiyaçları iyi değerlendirilmeli…