Kıvanç El
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’deki “tarihi” çıkışı sonrası siyasette birçok gelişme arka arkaya yaşandı. Bahçeli, “Öcalan Meclis’e gelsin” çıkışı sonrasında Abdullah Öcalan’ın akrabası DEM Parti milletvekili Ömer Öcalan İmralı’ya giderek bir görüşme gerçekleştirdi.
Bu süreçte önce CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özar önce gözaltına alındı ardından da yerine kayyum atandı. Türkiye’de neredeyse herkesin artık karşı çıktığı kayyum sistemi yeniden Türkiye’nin gündemine giriverdi. Tam bu tartışmalar yaşanırken bu sefer DEM Parti’nin yönetiminde olan Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyum kararı duyuldu.
Türkiye bir yandan, çözüm, barış veya adı ne olursa olsun “süreci” konuşurken diğer yandan toplumun her kesiminde yara açan kayyum uygulaması adeta yeniden başlatılmıştı. Bir de AK Parti’den gelen ilk mesajlarda “bunun durmayacağı” mesajları verilmesi doğal olarak “ne oluyor?” sorusunun sorulmasına yol açtı.
AK Parti kurmayları, “terör örgütü silah bırakmadan, teslim olmadan terörle mücadele durmayacak ve bu soruşturmalar ve kayyum da bunun bir parçası” olarak yorumluyor. MHP’nin tam çıkış yaptığı dönemde bu kararların alınmasına dair ise şu ana kadar gerçekçi bir yorum, açıklama duyulmadı.
Kayyumlar tartışılırken gözlerin çevrildiği Devlet Bahçeli, bir kez daha 22 Ekim tarihine sahip çıktı ve “teröristbaşı, terörün bittiğini, PKK’nın lağvedildiğini, ihanet ve bölücülüğün çıkmaz sokak olduğunu söyleyecekse, haydi DEM grubuna gelsin, bunları teker teker söylesin, ak koyun kara koyun ortaya çıksın, umut hakkından da istifade etsin. Sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım” açıklaması yaptı.
Bahçeli, ısrarını sürdürüp aslında Öcalan’ın silah bırakması halinde salınabileceğini bir kez daha açıklıyordu. Bahçeli bunu gerekçelendirirken de “Meclis’te zaten 57 Öcalan gölgesi var” diyerek DEM Parti’li milletvekillerine dikkati çekiyordu.
Bahçeli bu açıklamaları ile bir önceki çözüm sürecinde üzerinden en fazla konuşulan “Muhatap Öcalan’dır” / “Muhatap Öcalan değildir” tartışmasını aslında bitirerek yeni bir sürecin başlangıcını yapıyor. Evet, Bahçeli’ye göre de artık resmen “Muhatap Öcalan” olarak tanımlanmış durumda. Peki bu radikal, yeni çıkışa karşı siyaset nasıl tepki verdi? CHP, Bahçeli’nin yükselttiği çıtanın altında kalarak, daha popülist söylemleri; “size devlet vaat ediyorum, Türkiye Cumhuriyeti’ni” gibi ifadeler kullandı. Diğer yandan “Muhatap Demirtaş” anlamına gelecek açıklamaları yaptığı saatlerde ise Demirtaş da aslında “Muhatap Öcalan” diyordu…
Gelelim MHP’ye. Radikal ve yeni bir süreç çıkışı yapan Bahçeli’nin çıkışı MHP’de, “Türk siyasi tarihinde daha önce olduğu gibi yine kritik ve siyasi tarihi değiştiren bir açıklama” olarak yorumlanıyor.
MHP kurmayları, bu süreçte “CHP’ye atanan kayyumlar” ile “DEM Parti’ye atanan kayyumları” ayrı yorumluyor. CHP’li Ahmet Özer’e yönelik soruşturmaya MHP sahip çıkıyor ve soruşturmanın detaylarının beklenmesi gerektiğini savunuyor.
DEM Parti’ye atanan kayyumların zamanlaması ise MHP’de tartışılıyor. MHP, kayyum atama kararlarına siyaset olarak karşı çıkmıyor. Gerektiğinde kayyumlar atanabileceği savunuluyor. Ancak cezaları aylar önce verilmiş olmasına karşın neden tam da bu süreçte kayyum kararlarının devreye alındığı sorgulanıyor. Bu noktada Ahmet Türk ismine de ayrı bir parantez açmak şart. Ahmet Türk, siyaseten uyuşmasa da Devlet Bahçeli ile çok eski yıllardır hukuku olan bir isim. Bahçeli’nin son grup toplantısında “köklü bir aileden gelen” ve “yaşı kemale ermiş” diyerek bahsettiği Ahmet Türk’ün yerine tam da böyle bir dönemde neden böyle bir görevlendirme yapıldığı sorgulanmaya devam edilecektir.
MHP’li kurmaylara göre; hem milletvekili hem de belediye başkanlığı aday olma kriterleri de yeniden masaya yatırılmalı. Hakkında soruşturma olan isimlerin adaylığına belli suçlarda set çekilebilmeli. Bu yasal konunun da önümüzdeki süreçte MHP tarafından gündeme daha fazla taşınması mümkün.