Kadim Türkçe'de "Yurt" sözcüğü, birinci olarak ev/çadır anlamına gelirken, ikinci olarak ise üzerine kurulduğu toprakla vatan (yurt) demekti... Üçüncü olarak da "Hakan"ın yaşadığı mekâna (çadır/yurt) işaret eden "İl/El" (Devlet) anlamına gelirdi.

Şimdi gelelim dördüncü anlamına... Orta Asya steplerinde hakan çadırı, bütün çadırların ortasında yer alır ve yanındaki çadırlara eşit mesafede olurdu. Bu sebeple çadır, yani yurt sözcüğü, "Orda" (orta veya ortadaki büyük yurt) anlamında da kullanılırdı.

İçinde han kurultaylarının yanısıra komutanlarla birlikte savaş planlarının yapıldığı "Orda", bir müddet sonra ses değişimiyle Ordu'ya dönüşmüştür. Otağ da denilen Orda zamanla askerî bir kavram olarak kullanılmaya başlanmıştır. Meselâ; Türk-Moğol Devleti olarak hüküm süren "Altın Orda Devleti"nin çağrıştırdıklarına bir de bu bilgiler ışığında bakın, Türkçe'nin gücüne hayran kalacaksınız.

Dünya dilleri arasında bir sözcükten, bu kadar geniş ve farklı anlamlar içeren yeni sözcükler üretmiş kaç dil vardır acaba? Üstelik binlerce yıl önce... Hani diyor ya birileri "Türkçe bitmiştir" ya da "Türk Dili ile felsefe yapılmaz" diye... Tarih ve bilgi bilmez onlar... Kadim bir kültürü ve onun sözcüsü olan dilini yok saymaya çalışıyorlar.

Devam edelim... Binlerce yıllık geçmişe sahip olan yurt sözcüğünün modern zamanlarda kullanılan başka bir anlamına dikkatinizi çekmek isterim; yetiştirme yurtları, öğrenci yurtları...

İskitler'de var mıydı bilmem; ama Hunlar'da ve Göktürkler'de savaş meydanlarında babaları-anneleri ölen çocuklar, hakan çadırının hemen yanıbaşındaki yurtlara (çadırlara) yerleştirilirdi. Çocukların yemesi, içmesi, giyimi ve eğitimi bu yurtların içinde sağlanır; yetişkin olana kadar hakan onlarla bizzat ilgilenirdi.

Günümüzdeki yetiştirme ve öğrenci yurtları deyişi, kadim Türkçe'den mirastır bize... Görüleceği üzere Türkçe aynı zamanda bizim "Yurt"umuzdur. Bana göre, en güçlü ve en güzel anlamı da budur.

Şimdi gelelim en az iki bin yıllık geçmişe sahip olan Türkçe bir deyime... Nedir bu deyim? "El mi yaman bey mi yaman?" Bu, herkesin bildiği veya işittiği bir sözdür. Kimi "El yaman" der kimi ise "Bey yaman"...

Aslını ve doğrusunu anlatalım. Eski Türkler'de El/İl; millet-devlet-ülke-kurultay demekti. Bey sözü ise yönetici, yani kağanı/hakanı temsil ederdi. Esasında bu söz dizisi; "Devlet ve millet mi, yoksa lider mi güçlüdür?" anlamına gelen bir soru idi. Orta Asya Türk kültüründe hakan değil, devlet ve millet güçlüydü. Hakanı kurultay seçer, gerektiğinde kurultay (toy) indirirdi.

Düşünün, iki bin yıl önce bile kurultayın üstünde bir güç yoktu. Devletin aklı, teminatı olan kurultay, Türk boylarının siyasî ve idarî birliğini temsil ederdi. Bugün kullandığımız elçi sözcüğü de El/İl'den türemiştir. Elçi, iki bin yıl önce de tıpkı günümüzde olduğu gibi devleti temsil eden kişiler için kullanılırdı. Kent ve şehir yerine kullanılan "İl" sözcüğü de günümüz Türkçesi'ne yine El/İl'den geçmiştir.

Evrenci, Panteist Gök Tanrı inancını benimseyen Türkler, her canlıyı eşit kabul ettiği için kul ve köle olmayı reddederdi. Kulluk/kölelik, Türk kültür ve töresine aykırıydı. Orta Asya Türkleri'nde egemenlik, iki bin yıl önce bile budunun, yani bugünkü anlamıyla milletindi.

Sözün özü; eski Türkler'de yaman olan eldir, bey değil... Güzel Türkçemize, "El"imize ve "yurt"umuza sahip çıkalım...