Ülkemizde de tüm dünyada olduğu gibi sağlıklı yaşam furyası oldukça popüler oldu. İnsanlar, anlamadığım biçimde, ki hiçbir rasyoneli yok, ilaçları zehir olarak görüp, çeşitli bitkiler ve ne idüğü belirsiz tedavilerle hastalıklarını tedavi ettirmek istiyorlar. Ancak burada şöyle bir terslik var, günde üç öğün kebap yiyerek, her akşam bol miktar alkol alıp, günde üç paket sigara içip, hiç hareket etmeyerek sağlıklı kalmak mümkün değil. Tabiri yerindeyse “Ne kadar ekmek, o kadar köfte”.
Tabi, bu trendden etkilenip, kendilerine büyük çıkış yakalayan, bu yöntemleri gayri bilimsel verilerle, çoğu zaman veri dahi olmadan savunan, ancak bu şekilde popüler olan ve bol miktarda hasta görüp bunu kendine ekmek kapısı yapan, ama aslında sadece davul tozu, minare gölgesi öneren, hatta önerileri bilimsel olarak hastalara zarar veren bir sürü hekim türedi Türkiye’de. Bunların en popüleri ise, ekranlardan asla eksik olmayan, kitaplar yazan, hikmetinden sual olmayan “Cananım” Karatay “Hodja”. Kendisi bu beyanatları sebebiyle ekranlardan defalarca süreli engel cezası almış olmasına rağmen, bunlara ne hikmetse hiç medyada yer almıyor. Hatta, bu “hodjalarımızın” gayri bilimsel açıklamalarına karşı, bilimsel delilleri savunan hekim sayısı da yok denecek kadar az. Gerçi, bu durum popüler olmayacağı için medyada bu hekimlere yer verilmediğini de varsayabiliriz. Bu “hodjaların” da bu tür ikili tartışmalardan kaçınacağını, kaçındığını tahmin ediyorum.
Şöyle ki, “Cananım hodjam” kalp damarlarında tıkanıklık olan hastalarda kolesterol yüksekliğinin faydalı olduğunu, bu hastaların daha uzun yaşadığını ve kolesterol ilaçlarının zehir olduğunu söyleyecek kadar ileri gitti. Bir kalp ve damar cerrahi profesörü olarak bilimsel verilerle söylüyorum ki, kalp damarlarında darlık olan hastalarda kolesterol ne kadar düşükse, risk o kadar azalır. Stent konan ve bypass yapılan hastalarda bu ilaçlar ömür uzatıyor. Tüm literatür bunun milyonlarca hastadan elde edilen verileri ile dolu. Sadece aradan bir çalışma bulup bunu savunmak kibarca söylersem sadece yanlış yönlendirmedir. Bu hastalar ilaç kullanmayı kestiklerinde ömürleri kısalır. Benzer biçimde yumurtadan özür dileyen “hodjalarımız” bile oldu ülkemizde. Size bu durumu açıklamak için bir örnek vereyim bilimsel verilerle. Sigara içenlerde Alzheimer hastalığı daha az görülüyor, çünkü nikotin beyindeki nikotinik reseptörleri uyarıyor. Kalp krizi geçirenlerde sigara içenlerin krizi sağ atlatma ihtimali daha yüksek, çünkü kalp kası hücreleri kronik oksijeni az ortamda yaşamaya alışık. Bu veriler bize sigaranın faydalı olduğunu belirtmez, çünkü sigara içenler Alzheimer olacak kadar uzun yaşamıyorlar sigara içmeyenler göre. Yine sigara içenler çok daha sık kalp krizi geçiriyorlar. Yani sadece bir sonuca bakıp, sansasyon yaratmak mümkün olsada, gerçek bilim bu değil. Bu sonuçları çarpıtmak.
Canan Karatay Hoca, İstanbul Tıp Fakültesi mezunu, Dahiliye ve Kardiyoloji Uzmanı. Kendisi ülkemizde kadınların nadir olarak akademisyen olduğu dönemde üniversitede akademisyenlik yapmış, zamanın zor şartlarıyla baş etmiş birisi. Keşke kendisi Prof. Dr. Türkan Saylam gibi, bir cumhuriyet kadını vasfıyla ön plana çıksa ve örnek olsa idi. Ama maalesef çocuklara bal yedirin, ki bir yaş altında botilismus hastalığı riski ile önerilmez, çocuklara kuruyemiş yedirin, ki üç yaş altı ciddi besin alerjisi riski sebebiyle önerilmez, tereyağ yiyin, kolesterolü arttırmaz, ki hayvansal yağlar ciddi biçimde arttırır gibi bilimsel dayanağı olmayan ama ciddi sansasyon yaratan, insanlara duymak istediklerini söyleyen bir hekim olarak ciddi yanlışlara imza atmıştır. Bu konu ile ilgili ciddi bir yaptırım olmaması ise gerçekten manidar. Dr. Mehmet Öz (nam-ı değer Dr. Oz) Amerika Birleşik Devletleri’nde yayınlanan popüler programında yaptığı sayısız ürün tanıtımında bir zayıflama ilacının reklamını yaptığında, “Kongre” tarafından soruşturma açıldı ve ifede vermesi istendi. Kendisi, halk önünde sözü geçen biri olarak, bu tür mesnetsiz ve dayanaksız söylemlerde bulunmaması konusunda uyarıldı. Komite başkanına verdiği cevap söylemlerini destekleyen bilimsel yayın olduğu yolunda idi. Komite başkanı ise, bu çalışmanın Hindistan’da yirmi küsür kişi ile yapıldığını ve sponsorunun da üretici firma olduğunu söyleyerek, bu tür yollara gitmemesi ve söyledikleri konusunda daha dikkatli olması gerektiğini söyledi. Bu yanıta verdiği yüz ifadesi gerçekten görmeye değerdi. Bu tür yanlış yönlendirmelerin bu kadar ciddi yaptırımları olması gerekir. Ülkemizde ise maalesef “Ağzı olan konuşuyor” desek yeridir. Benzer biçimde Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta “Hodja”’nın COVID-19 aşısıyla ilgili gayri bilimsel yorumlarına, Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, “Neye dayanarak bunları söylüyorsunuz, üniversite hocalığı yapmışsınız ama bilimsel yayınınız yok” şeklinde cevap vererek kendisini susturmuştu. Yine son dönem popüler “hodjalarından” Dr. Oytun Erbaş’ın COVID-19 ve aşılarla ilgili uçuk kaçık yorumları sonrası bir süre ekranlardaki sesi kesildi. Herkes her konuda “hodja” maşallah. Bahsettikleri konularda eğitimi olmayan kişiler, kendi konuları hariç her konuda fikir beyan ediyorlar. Canan Karatay’da maşallah fındık, fıstık, tereyağ ile şeker hastalığı, kalp rahatsızlıkları ve benzerlerini tedavi ediyor. COVID-19’u da kelle paça ve işkembe ile tedavi edebiliyordu. Sonra bir gün lahmacun yerken yakalandı, ince hamur vs. diye durumu kurtarmaya çalıştı. Kendisinin bu konularda yayını dahil yok, nasıl oluyor da bu kadar ciddi yanlış yönlendirmeler yapıyorlar ve bu cezasız kalmıyor bunu anlamak mümkün değil. Ne meslek odaları ne de Sağlık Bakanlığı bu konularda yaptırım uygulamazken, zararı vatandaşlar görüyor. Besin önerileri verilebilir, doğrudur, ancak sadece besin önerisiyle hastalıklar tedavi edilemez.
Bu tür toplum sağlığının korunamadığı, yanlış yönlendirmelerle zarara uğradığı durumlarda elbette sadece bu kişilerin hatası yok. Medya başta olmak üzere hepimiz sorumluyuz. “Rating” almak uğruna bu kadar ciddi yanılsamaların doğru gibi nakledilmesi ise asla kabul edilemez. Ama vatandaşlar olarak bizimde, bu konularda kolaya kaçmadan, araştırarak, konusunda ehil ve bilimsel veriler ışığında hareket eden hekimlere riayet etmemiz gereklidir. “Ne kadar ekmek, o kadar köfte”.
Hikmetinden sual olunmaz “Cananım” Karatay “Hodja”
Prof. Dr. Barış Durukan
Yorumlar (5)