Utku ŞENSOY Çifte kavrulmuş araç vergileri, ÖTV, Akaryakıt zammı, döviz ve gıdadaki baş döndürücü artışlardan mağdur olan yurttaşlar, “devlet kaşıkla verdiğini kepçeyle alıyor” sız...

Utku ŞENSOY Çifte kavrulmuş araç vergileri, ÖTV, Akaryakıt zammı, döviz ve gıdadaki baş döndürücü artışlardan mağdur olan yurttaşlar, “devlet kaşıkla verdiğini kepçeyle alıyor” sızlanmalarına neden oldu. Devletlerin gelir artırıcı önlemler konusunda elindeki gücü kullanıp ilk akla gelen enstrümanları yurttaşların üzerinde adeta balyoz gibi indirmesi hayli can sıkıcı. Hele dahiyane biçimde “kök maaş” formülüyle hala 7 bin 500 TL’ye talim edip, kıt kanaat geçim derdine düşmüş milyonlarca emeklinin olduğu bir ülkede vergi üstüne vergi bindirmek ne derecede hakkaniyetli yorumu vicdanlara bırakıyoruz. Hal böyle olunca hemen akla bazı sorular geliyor. Harçları, cezaları ve vergileri yükseltip devletin gelirlerini arttırmanın dışında başka bir yöntem bulunamaz mı? Nerede Türkiye’nin cazibe merkezi olup, yatırımcıların koşuşturup geleceği hayalimiz? Sıkıştığımızda piyasalardan düşük faizle para bulabilme umudumuz da tükendi mi ki her şeyi vatandaştan bekliyoruz? Büyük firmalardan alınacak vergiler bitti sıra yurttaşa, dar gelirliye mi geldi? Güven ve istikrar ile yabancı sermayeyi getirip, yatırım ve istihdama yönelik girişimlerde bulunmak gibi farklı seçeneklerin tamamı tükendi mi ki yükün büyük kısmı sıradan yurttaşın omuzlarına bırakılıyor? Ekonomi kurmayları ve hükumetin bu zor dönemde ÖTV ve akaryakıt zammı dışında mutlaka yeni çözümler bulmalı. İsraf en büyük günahlardandır, kemer sıkmaya önce devletten başlanması, kurumların en tepe yönetim kadrolarından başlayarak, en alt kademeye kadar tüm çalışanlarıyla yurttaşlara örnek olmalı. Dışişleri ve TRT’deki yıllarımızda kağıdın her iki yüzünde yazacak yer kalmadan atmazdık, yeni bir top beyaz kağıt açarken kılı kırk yarardık. Devlet öncelikle dev motorlu siyah makam araçlarından kurtularak işe başlamalı. Kritik görevlerdeki güvenlik vb. istisnalar hariç, yerli bin 600 cc dışındaki tüm leasing araçları iade edip, akaryakıtı su gibi içen bu lüks araçların tamamını satılmalı. Böylece kurumlar, yüklü kiralama ücretleri, sigorta poliçeleri ya da bakım masraflarından da kurtulmuş olur. Devlette Müsteşar ve Genel Müdür dışındaki tüm yönetim kadrolarının mevcut servis otobüsleri ya da kendi imkanları ile işe gelip gitmesi zorunlu hale getirilmeli. Siyasilerle bürokratların yurt içi “temas ve incelemelerini” (gezilerini) onlarca araç konvoyu yerine tren, otobüs, yurtdışı seyahatlerini ise ekonomik sınıf tarifeli uçak seferleriyle yapmaları ülkemize hiçbir şey kaybettirmez, itibardan tasarruf olarak görülmez, aksine tüm dünyanın gözünde bizi yönetenleri de ülkemizi de yüceltir. Ayrıca, çoklu yönetim kurulu üyelikleri ödemeleri, huzur hakkı benzeri maaş dışındaki ödeneklerin de kaldırılarak devletin tasarruf etmesi sağlanmalı. Sıkı bir mali disiplin şart, devlet acı reçeteyi önce kendi kurumlarına çıkarıp, kemer sıkmaya tepeden başlayıp, ardından sırasıyla büyük firmalardan, çalışanlardan en son dar gelirli ve emekli yurttaştan fedakarlık istemeli. Yükü yurttaşa bindirmek, 21’nci yüzyıl çağdaş ülke demokrasi ve ekonomilerinde artık karşılık bulamıyor. Kıt aklımızla sıradan yurttaşlar olarak bizim ilk aklımıza gelen bu, ekonominin kurmayları, her yerde boy gösterip arz-ı endam eden ekonomistler farklı acil çözümler üretebilir. Yoksa salt harç-ceza-vergiyi arttırıp ülke yönetmek için ekonomi profesörü olmaya gerek yok. *** [caption id="attachment_357671" align="aligncenter" width="1124"] Sendikal haklar ve grev uygar dünyanın vazgeçilmezlerinderdir[/caption] GREV VE SENDİKAL HAKLAR KONUSUNDA SINIFTA KALDIK Zordur bu topraklarda yaşamak. Elin oğlu döviziyle gelir, Anadolu insanı için hayal olan canım yurdumuzu karış karış gezer, yer içer, “çok güzeldi seneye bir daha geleceğim” diyerek gider. Halkın büyük kesimi için ise, değil beyler gibi tatil yapmak, evinde insanca yaşayabilmek bile zordur. İnsanımız hak hukuk demeden, dur durak bilmeden çalışıp didinir durur sonuç; emeklilikte aylık 290 dolara talim… Çalışırken de emekliyken de zordur şartlar. Nitekim, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu 2023 yılı Küresel Haklar Endeksi raporuna göre, Türkiye’nin çalışanlar için en kötü 10 ülkeden biri olduğu açıklandı. 148 ülkeyi mercek altına alan rapora göre 2023 yılında çalışanlar için en kötü ülkeler arasında; Bangladeş, Belarus, Ekvador, Mısır, Guatemala, Myanmar, Tunus ve Filipinler ile birlikte Türkiye de yer alıyor. Türkiye, geçtiğimiz yılda da işçi hakları açısından en kötü on ülke arasında yer almıştı. “Grev ve sendikal hakların yanı sıra ifade ve toplanma özgürlüğü hakkı” günümüz dünyasında ülke sıralaması ve o ülkeye çağdaş dünyada verilen değerler açısından büyük önem taşıyor. Bu konularda notunuz kırıksa yabancı sermaye yatırım yapmıyor, sadece borsa vb. enstrümanları kullanarak vur kaç taktiğiyle geliyor. Uygar dünyanın değerlerini sadece yabancı yatırımları çekmek için değil, kendi yurttaşlarımızın huzuru ve insanca yaşayabilmesi için arzulamalıyız. *** [caption id="attachment_357672" align="aligncenter" width="650"] Sultanlarımız destan yazdı dünyanın bir numarasıyız[/caption] TARİHİ BAŞARI! Ekonomik sıkıntılar, deprem felaketi derken son dönemde yüzümüzü güldüren en güzel haber Amerika Birleşik Devletleri’nden geldi. Filenin Sultanları Milletler Ligi’nde şampiyonluğu kazanarak dünyanın en tepesinde yer aldı. A Milli Kadın Voleybol Takımımız, FIVB Milletler Ligi’nde İtalya, ABD ve Çin gibi güçlü rakiplerini tek tek devirerek büyük bir başarıya imza attı ve dünyanın bir numarası oldu. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında kadın sporcularımızın bu büyük başarısı ülkemiz için çok daha anlamlı. Kadın sporcularımızı, emeği geçenleri gönülden kutluyoruz. Onlarla ne kadar gururlansak azdır.