Dijital çağ gelişmeleri bilgiye erişimi kolaylaştırırken doğrulanmamış ve yanıltıcı bilgilerin yayılmasına da zemin oluşturmuş, gazeteciliğe zarar vermiştir. Düzenleme ihtiyacı vardır ancak, “etki casusluğu” ile sadece bir müphem yeni suç ihdası değil, düpedüz sansürün koyulaştırılması, eleştirinin, iktidarın yaptıklarını bile haberleştirmenin yasaklanabilmesi hedeflenmektedir. İhtiyaç ilave yasaklar ve baskı değil, basın sektörünün özgürlükçü ve bütünlüklü yeni bir yasadır.

Yusuf Kanlı
Günümüzde basın veya medya kavramıyla artık sadece gazete, televizyon ve radyo gibi geleneksel medya organlarından bahsetmiyoruz. Dijital çağın getirdiği yeniliklerle birlikte, sosyal medya platformları da medya dünyasında önemli bir yere sahip olmaya başladı. Bu kapsamda bir dönem yazılı ve görsel medya ve radyonun oluşturduğu demokrasinin “dördüncü kuvveti” günümüzde önem, anlam değişikliği ve azalan etkisine rağmen artık geleneksel platformlar yanı sıra ve hatta onlardan da fazla sosyal medya ve serbest gazeteciliğe dönüşmüştür.


Sosyal medyanın gücü, haberlerin hızla yayılmasını ve toplum üzerinde büyük bir etkiye sahip olmasını sağlamaktadır. Özellikle kriz anlarında, sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımların kontrolsüz bir şekilde yayılması, yanlış bilgilerin hızla yayılmasına ve toplumda panik oluşturmasına neden olabilmektedir. Bu durum, dördüncü kuvvet medyanın gücünü ve etkisini gözler önüne sermektedir.


Ayrıca, sosyal medyanın haberleşme alışkanlıklarını ve bilgi edinme süreçlerini değiştirdiği de bir gerçektir. Geleneksel medya organlarına göre daha interaktif bir yapıya sahip olan sosyal medya platformları, bireylerin haberlere daha hızlı erişmesini ve kolayca paylaşmasını sağlamaktadır. Bu da dördüncü kuvvet medyanın gündelik hayatta yaygın bir şekilde kullanılmasını sağlamaktadır.


Bakmayın bazı yaşı ilerlemiş gazetecinin ısrarla gazeteciliği “meşgale” veya “hobi” gibi göstermeye çalışmasına, tüm öğeleriyle medya toplumun sesi olmayı, gerçekleri araştırmayı ve doğru bilgiyi halka aktarmayı amaçlayan, halkın bilgili karar vermesine katkı veren ve bu nedenle de uluslararası ve ulusal düzeyde “özgürlüğü” yasalarla korunan bir meslek dalıdır. Ülkemizde ciddi basın özgürlüğü sıkıntıları olması, hapiste kırkın üzerinde meslektaşımızın çile çekmesi, medyanın çok büyük oranda kuvvete tapıp, iktidar borazanlığına soyunması endişe kaynağı olsa da ufku karartmamak lazım, elbet güneş yine doğacaktır.


Gestapo yasası kapıda
Sosyal medyanın etkileri ve gücü üzerine yapılan çalışmaların artması gerekmektedir. Medyanın gücünü doğru bir şekilde kullanabilmek ve topluma doğru ve güvenilir bilgiler aktarabilmek için özgürlükçü bir medya yasal çerçevesine de elbette ihtiyaç büyüktür. Türkiye’deki medya mevzuatının yetersiz, parça-pürçük ve çalışanın haklarını korumaktan uzak olduğundan şikâyet ederken geçen yıl dezenformasyonla mücadele adına yeni bir sansür yasası, şimdi de “etki casusluğu” maskeli her türlü eleştiriyi, rapor çalışmasını, kısaca özgür haberi cezalandıracak bir Gestapo girişimiyle karşı karşıyayız. Tıpkı sansür yasasında olduğu gibi tam da siyasi yumuşama iklimi beklentileri içerisindeyken hortlatılan bu konuda da başı Milliyetçi Hareket Partisi çekmekte, Adalet ve Kalkınma Partisi de peyki olarak takip etmektedir.


Kimse yanlış anlamasın, bu yasa sadece basın özgürlüğünü iğdiş etmeyecektir. Böyle bir yasa meclisten geçmesi sonrasında Türkiye’de kimse iktidarın ve ne olduğu belli olmayan iç ve dış menfaatlerin aleyhinde ne rapor, haber yazabilecek, araştırma yapabilecek ne de mesela emekli maaşlarının sefalet maaşı olduğu gerçeğinden bahsedebilecek, kadın haklarından, arazide çalışan işçilerin hakkından hukukundan bahsedebilecektir. Bu yasa Türkiye’yi sessizliğe, boyun eğmeye, teslim olmaya mecbur bırakma girişimidir. Meclise inmeden bir daha gelmemek üzere ortadan kaldırılmalıdır.

Düzenleme ihtiyaç, ama…
Elbette ki düzenlemeler yapılmasına karşı durulması mümkün değildir. Gelişmeler düzenlemeleri de gerekli kılmaktadır. Mesele bu düzenlemelerin hürriyetleri kısıtlayıcı, korku ikliminin koyulaşmasını sağlama amaçlı değil, özgürlükçü ve gerçek anlamda “düzenleyici” olmaları gereğidir.
Gazetecilik tarihsel olarak toplumun haberdar olma ihtiyacını karşılamak için önemli bir araç olmuştur. Ancak günümüzde dijital çağın etkisiyle gazetecilik alanında büyük değişimler yaşanmaktadır. Dijital teknolojilerin hızla gelişmesi ve internetin günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmesi, yazılı ve görsel gazetecilik pratiğini temelden değiştirmeye başlamıştır.


Dijital çağda gazetecilik, bilgiye erişimde büyük bir kolaylık sağlamıştır. Haber kaynaklarına anında ulaşılabilmesi, gerçek zamanlı haber güncellemeleri ve interaktif uygulamalar sayesinde okuyucuların içeriklere aktif bir şekilde katılımı mümkün hale gelmiştir. Ancak bu durum aynı zamanda bilgi kirliliği ve doğruluk kontrolü gibi zorlukları da beraberinde getirmiştir. Sosyal medyanın haber kaynağı olarak kullanılması, doğrulanmamış ve yanıltıcı bilgilerin yayılmasına zemin oluşturarak gazetecilik etiğine zarar verebilmektedir.


Ancak, “etki casusluğu” ile herhangi bir düzenleme değil, düpedüz sansürün koyulaştırılması, eleştirinin yasaklanması, iktidarın yaptıklarını bile haberleştirmenin yasaklanabilmesi hedeflenmektedir. Ele geçen taslakta ne suç net olarak tanımlanmış ne cürüm ne bellidir. Belli olan baskıcı rejimin yasaklarının yasal zemine sağlanması girişimidir.

Veri gazeteciliğinin önemi
Dijital çağda gazeteciliğin en önemli unsurlarından biri de veri gazeteciliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Veri gazeteciliği, büyük veri setlerini analiz ederek haber değeri taşıyan bilgileri ortaya çıkarmayı ve okuyuculara görsel olarak sunmayı amaçlar. Veri gazeteciliği sayesinde karmaşık konuları anlaşılabilir hale getirerek okuyucuların bilinçlenmesine ve bilgiye erişimine katkı sağlanmaktadır.


Öte yandan, dijital gazetecilik sayesinde haber alma alışkanlıklarımız da değişmiştir. Geleneksel medya araçlarının yanı sıra mobil uygulamalar, sosyal medya platformları ve dijital abonelik modelleri haber tüketimimizi şekillendirmektedir. Artık haberlere ulaşmak için sabah gazetesi almak yerine akıllı telefonlarımızı kontrol etmekte ve sosyal medya platformları üzerinden güncel gelişmelere bakmaktayız. Bu durum, haber üreticileri için yeni fırsatlar ve meydan okumalar doğurmaktadır. Bilmem farkında mısınız? İki haftadır Gazeteciler Cemiyeti üyeleri her sabah o günün gazetesine pdf formatında telefonlarına gelen sms mesajıyla ücretsiz erişebilme imkanına kavuştular.

“Vatandaş gazeteciliği”
Gazetecilik, doğruluk, tarafsızlık ve şeffaflık gibi temel ilkeleri benimseyerek toplumu bilgilendirmeyi ve bilinçlendirmeyi amaçlar. Ancak günümüzde dijitalleşmenin etkisiyle birlikte, “vatandaş” veya “yurttaş gazeteciliği” kavramı da hayatımıza girmiştir. “Vatandaş gazeteciliği”, bireylerin sosyal medya platformları aracılığıyla “haberlerin paylaşması” ve “yorum yapılması” olarak çok yanlış bir şekilde tanımlanmaktadır.


Gazeteciliğin bir olayla veya kişiyle ilgili bir fotoğraf karesi, beş-on saniyelik video ve eşlik eden 280 karakterlik metinden öte olduğunu bilmek gerekir. Gazetecilik iletişim fakültesi mezunlarıyla sınırlı bir meslek değildir, yarı geçirgendir. Başka meslek gruplarından da gazeteciliğe geçiş elbette ki mümkündür. Ancak bu mesleğin kuralları, etik ilkeleri, olmazsa olmazları vardır, buna riayet edilmelidir. Bir istihbaratın haber olabilmesi için bir cep telefonundan, birkaç satırlık mesajdan öte, “teyit” ya da “doğrulama” olması, editoryal süreçten geçmesi ve elbette meslek etiğine uygun olması gerekmektedir.


“Vatandaş gazeteciliğinin” esasında “içerik sağlayıcılığı” olduğu, yararları olduğu kadar sıkıntıları da bulunduğu görülmelidir. Öncelikle, bu gibi içeriklerin herhangi bir süreçten, doğrulamadan geçirilmemesi nedeniyle hızlı bir şekilde yayılabildiği için doğru ve güvenilir kabul edilmeleri mümkün değildir. Herhangi bir kontrol mekanizmasına tabi olmayan bu haberler, toplumda karmaşaya ve yanlış bilgiye neden olabilir. Bu durum da toplumun yanlış yönlendirilmesine ve haber alma özgürlüğünün zarar görmesine yol açabilir. Altını çizerek vurgulamalıyız; gazeteciliğin etkili bir şekilde işlev görebilmesi için mesleğin temel ilkeleri olan doğruluk, tarafsızlık ve şeffaflık değerlerin gözetilmesi ve teknolojinin doğru bir şekilde kullanılması gerekmektedir.

Gazetecilik sıradanlaştırılmamalı
Ayrıca, “vatandaş gazeteciliği” kavramı, sadece “sıradan kişiler profesyonel gazetecilerin yerini almaya çalışarak gazetecilik mesleğine zarar verebilir” gibi bir banal yaklaşımdan ziyade, konuyu bir de gazeteciliğin herkes tarafından ve kuralsız, ilkesiz yapılabileceği algısının yaratılması durumunda haberin hiçbir değeri kalmayacağı tehdidiyle değerlendirmekte yarar vardır. Elbette ki profesyonel gazeteciler de arada bir hata yapabilmekte, kaynaktan yanıltılabilmektedirler. Ancak, profesyonel gazetecilerin, haberleri doğruluk, tarafsızlık ve şeffaflık ilkelerine göre hazırlayarak topluma aktarması, “vatandaş gazeteciliğine” nazaran daha sağlıklı ve güvenilirdir. “Vatandaş gazeteciliği” kişisel görüşlerin ve önyargıların haberleştirilmesine, gazeteciliğin bir anlamda “husumet silahı” hatta “kişilik suikastı aparatı” olmasına yol açabilir.

Doğruluk, tarafsızlık ve şeffaflık 
Bununla birlikte, “vatandaş gazeteciliği” kavramı “içerik sağlayıcı” ve “istihbaratın hızla yayılması” açılarından da toplumun sesi olma ve demokratik haklarının kullanılması açısından önemli bir yere sahiptir. Ancak bu hak, sorumluluklarla da birlikte gelmelidir. Her bireyin haber ve bilgi paylaşımında dikkatli ve sorumlu olması gerekmektedir. Doğru bilgiye ulaşmak için haberin kaynağına ve güvenilirliğine dikkat edilmeli, farklı kaynaklardan bilgi alınmalı ve haberin doğruluğu kontrol edilmelidir. Doğruluk, tarafsızlık ve şeffaflık gibi temel gazetecilik ilkeleri unutulmamalı; haberciliğin temelinin editoryal süreç olduğu asla göz ardı edilmemeli ve herkesin bilgi paylaşımında sorumlu davranması gerekmektedir. 


Teknolojik gelişmeler ve dijital imkanların hızla erişilebilir olmasıyla güvenilir haber ve bilgiye ulaşmak, toplumun bilinçlenmesi ve demokrasinin güçlenmesi açısından daha da önemli hale gelmiştir. Bu çerçevede, veri gazeteciliğinin, haber kaynaklarının ve bilgi doğrulama süreçlerinin önemi daha da artmıştır. Alınan sert önlemlerden, erişim yasaklarından, kısıtlayıcı, yasaklayıcı yaklaşımlardan sıklıkla şikâyet etsek de sosyal medya platformlarının libertaryan bir yaklaşımla denetimi konusunda da önlemler alınmalı ve bilgi güvenliği sağlanmalıdır.