Kıvanç El İnternet özgürlüğünde üst üste son 4 yıldır geriye giden Türkiye, 10 yıldır genel olarak “gerileyen” ülkelerde...

Kıvanç El

İnternet özgürlüğünde üst üste son 4 yıldır geriye giden Türkiye, 10 yıldır genel olarak “gerileyen” ülkelerden. Özgürlükler konusunda 100 üzerinden 30 puan verilen Türkiye "özgür olmayan ülkeler" kategorisinde yer aldı.

Rapora göre; sansür oldukça yaygın ve yüzlerce web sitesi, çevrimiçi makale ve sosyal medya gönderisi engellendi veya kaldırıldı. Çevrimiçi trol ağları sıklıkla hükümet yanlısı dezenformasyonu körüklüyor; gazeteciler, aktivistler ve sosyal medya kullanıcıları çevrimiçi içerikleri nedeniyle yasal suçlamalarla karşı karşıya kalmaya devam ediyor.

Bu sonucun geleceği aslında belliydi… Basın kanunu ve internet medyasına dair yapılan düzenleme, “dezenformasyon yasası” sonrası ve genel yargı uygulamaları sonrası hukuki öngörülebilirlik tamamen ortadan kalktı. Basitçe verilen bir bant daraltma veya erişim engeli kararına itiraz dahi etseniz aynı adliye içerisinde yer alan yan taraftaki mahkeme itirazınızı değerlendiriyor.

Deprem döneminde daha binlerce can enkaz altındayken akla ilk gelen konulardan biri bant daraltma veya sosyal medyayı kısma olabildi.

Tabii bu başlıklar sadece Türkiye’nin sorunu değil. Birçok ülkede benzeri sorunlar var. İnternet ne kadar özgürlük alanı yaratıyorsa kesintileri, baskıları ve denetim adı altında kontrollü baskıları da o kadar çok artıyor. Elbette Türkiye gibi yüzünü Batıya ve evrensel değerlere dönmüş bir ülkenin bu tarz başlıklarda daha iyi yerlerde olması bekleniyor.

Rapordaki en önemli tespitlerden biri ise vatandaşların internete erişiminin ekonomik zorluklar nedeniyle gerçekleşememesi veya ortadan kalkmasına ilişkin. Farklı raporlara göre Türkiye’de milyonlarca hanenin internet erişimi yok.

Ayrıca cep telefonu operatörleri daha yeni 2 kata yakın zam yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Evde kurulu internet ağlarına sürekli zamlar yapılıyor. Bu internete erişim hakkının da zora girmesi anlamına geliyor. Hükümetlerin en önemli görevlerinden biri de vatandaşın internete ulaşımını kolaylaştırmak hem de bu yasal bir zorunluluk…

Evrensel Hizmet Kanunu gereğince milyonlarca kişiden “evrensel hizmet fonu” adı altında katkı payı alınıyor. Bu toplanan paralarla internet altyapısının geliştirilmesi, elektronik haberleşme ve internet imkanlarına erişemeyenlerin de ulaşabilmesi için kullanılması gerekiyor. Bu fonun küçük bir kısmı Kredi Yurtlar Kurumu öğrencilerine internet hizmeti olarak kullanıldı. Ancak Sayıştay raporlarına göre toplanan paranın büyük kısmı başka yerlere aktarıldı. Bu fonun daha aktif bir şekilde kullanılması ve herkesin internet erişimine ulaşması şart. Elbette ulaşmakla bitmiyor, bazı sansür kararlarını da aşmak gerekiyor…

Hemen belirtelim; raporda olumlu başlıklar da var. Rapora göre yargılanan gazeteciler, veya sosyal medya paylaşımı nedeniyle gözaltına alınanlara “yüksek” cezalar verilmiyor. En azından cezalar makul!