Kıvanç El Projeye göre öğrencilere spor, izcilik, çevre eğitimleri gibi eğitimlerle birlikte görevli imam veya...
Kıvanç El
Projeye göre öğrencilere spor, izcilik, çevre eğitimleri gibi eğitimlerle birlikte görevli imam veya vaizler tarafından “değerler eğitimi” de verilecek.
Protokolde projenin amacı; “Öğrencilerin ‘millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerimizi benimseyen, koruyan ve geliştiren fertler olmaları, ayrıca çağın ve geleceğin becerileriyle donanmış, bu donanımı insanlık hayrına sarf edebilen, bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı; millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerimizi kendi yaşantılarında inşa etmiş bireyler olarak yetiştirilmelerine katkı” şeklinde tanımlanıyor.
Proje kapsamında eğitimlere katılmak için velilerin onay vermesi ise şart.
Protokole göre öğrenciler, okullarda ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı gençlik merkezleri ile Diyanet İşleri Başkanlığı’na ait gençlik merkezlerinde; “kitap okuma etkinlikleri”, “dini eğitim”, “Kuran-ı Kerim öğretimi”, “okul ve sınıf etkinlikleri”, “çevrenin korunması ve doğa etkinlikleri”, “yardımlaşma etkinlikleri”, “kamp”, “izcilik faaliyetleri” “spor etkinlikleri”, “bilim etkinlikleri” gibi başlıklarda eğitim alacaklar. Tüm bu etkinlikler Diyanet İşleri Başkanlığı ile ortak yapılabilecek ve öğrencilere “değerler eğitimi” de verilebilecek.
Projenin kaç okulda, camide veya gençlik merkezinde uygulandığı, hangi etkinliklerin yapıldığı ve bu etkinliklerdeki denetimlerin yapılıp yapılmadığına dair sendikalarda bir veri yok. Milli Eğitim Bakanlığı’nca da hangi çalışmaların yapıldığına dair net veri paylaşılmıyor.
Proje özü itibariyle yukarıdaki gibi…
Peki neden eleştiriliyor?
Şimdi iptali için mahkemeye de gidilen projeye biraz daha yakından bakalım. Karşı çıkan eğitimciler 3 ana noktayı eleştiriyor. 3 başlık şöyle:
1- Milli Eğitim Temel Kanunu’na göre eğitim öğretim faaliyetlerinden bakanlık sorumlu. Ancak Diyanet, MEB’in görevini çalarak eğitim veriyor.
2- 1 milyondan fazla öğretmeni bulunan Milli Eğitim Bakanlığı din eğitimi ya da değerler eğitimi veremiyor mu?
3- Velilerin izin şartı var ancak taşra bölgeleri ve küçük yerlerde bu “izin şartı”, “mahalle baskısı ile” zorunluluğa dönüşecek.
Projeyi destekleyen eğitimciler de var.
Bu eğitimcilerin tezi ise şu:
“Türkiye, Müslüman bir ülke ve dini eğitim verilmelidir. Eğer doğru verilmezse öğrenciler daha önceki gibi FETÖ benzeri yapıların eline düşer…”
Birçok veli sosyal medyadan çocuklarını ÇEDES kapsamındaki projelere dahil etmeyeceklerini ifade etmeye başlarken savunan veliler de var. Özetle eğitimde bir proje sonrası bu kadar ayrışma, okullarda öğrenciler arasında da problemlere yol açmaya başlayacaktır.
Bakanlık, yeni projeler hayata geçirirken “zihin arkasındaki” hayalleri yerine pedagojiyi esas alsa daha doğru olacak, yoksa toplumun birçok kesiminde yaşanan ideolojik ayrışmalar ilkokula kadar inmeye başlaması yeni sorunları da beraberinde getirecektir…