Ekonomi bir ilimdir diyerek sakın ola gözünüzde büyütmeyiniz. Ev ekonomisini yöneten her birey doğal birer ekonomisttir. Devlet ailenin makro seviyede büyütülmüş bir şeklidir.
Necdet Topçuoğlu
Her ailenin gelir ve giderinden oluşan bir bütçesi vardır. Gelirinden fazla harcama yapan ailelerin bütçesi açık vermektedir. Ailelerin denk bütçe yapabilmeleri için ayaklarını yorganlarına göre uzatmaları gerekmektedir. Bu durumda aileler ihtiyaçlarını önceliklerine göre tespit etmek zorundadırlar. Mevcut paralarını önce bu ihtiyaçları için kullanmalıdırlar. Bunun adı genel anlamda talebin kısılmasıdır. Bazı aileler ise harcamalarını kısmak yerine borçlanarak hayatlarını sürdürmeyi tercih ederler.
Son yıllarda ailelerin borçlanma şekli kredi kartıyla olmaktadır. Hatta bazı bireylerin birçok bankalardan almış oldukları kredi kartları mevcuttur. Birçok kart sahibi borcunun sadece ödemekle zorunlu olduğu kısmını ödemektedir. Geri kalan borcu uygulanan faiz nedeniyle katlanarak artmaktadır. Bu defa kart sahibi bir başka bankanın kartıyla borçlanarak, borcu borçla ödemek zorunda kalmaktadır. Geliri sabit, gideri ucu açık değişken olan ailelerin borçlarını kapatmaları mümkün değildir. Bankalar bu duruma gelen müşterilerini kara listeye almaktadırlar. Kara listeye alınanlar, bundan sonra çaresizlikten tefecilerin kapısını çalmaktadırlar. İşte bu durum ekonomik olarak tükenmenin son aşamasıdır.
Benim hayatımda hiç kredi kartım olmamıştır. Bu zamana kadar hep nakit kullanarak hayatımı sürdürdüm. Bazı arkadaşlarım beni teknolojiyi kullanmaktan korkmakla suçlamışlardır. Bankalardan hiç kredi kullanmadım. Hiçbir arkadaşımdan ne ödünç, ne de borç para almadım. Daima gelirime göre yaşamayı tercih ettim. Ödünç veya borç verirken de geri dönmeyeceğini düşünerek verdim. Geri gelirse sorun yok, dönmezse zaten ben o parayı yok saymıştım deyip, kafama takmadım. Bu durumda aldığını ödemeyen kişinin tekrar para isteme şansı kalmamış demektir.
Doğrudur veya yanlıştır, bu benim hayat felsefemdir. Kredi kartı borcundan dolayı sorun yaşayan bir arkadaşım, kart kullandığım için çok pişmanım ama, nakde dönmem için bana fazladan bir maaş kadar para gerekiyor, onu bulamadığım için kredi kartı mahkumu olarak yaşamaya devam ediyorum demişti. Ekonomik sistem parası olanlara, paradan para kazanma fırsatı vermektedir. Borsa, faiz, döviz ve altın alternatif para kazanma yollarıdır. Ancak bu enstrümanlardan daima kazanmak mümkün değildir. Kar zararın ortağıdır, bazen de kaybetmek söz konusudur. Ticaretin diğer bir adı da alış veriştir. Ticaret satmaktan veya almaktan ibaret değildir. Aslında sağlıklı ekonomilerin üretime dayanması zorunludur.
Şimdi aile için verdiğimiz örnekleri devlet için gözden geçirelim. Devletlerin de gelir giderleri ve bütçeleri vardır. Gelirin çok büyük bölümü toplanılan vergilerden oluşmaktadır. Devlet para kazanma organı değil, para harcama organıdır. Devleti yöneten hükumetlerin, bütçeyi hazırlarken denk bütçe yapmaları gerekir. Ancak borç yiğidin kamçısıdır diyen bazı siyasetçiler borçlanarak kalkınmayı tercih etmişlerdir. Devletlerin borçlarının yönetilebilir ve çevrilebilir olması için uluslararası kriterler mevcuttur. Borçlanırken bu ölçülerin dışına çıkılmaması esastır. Ekonominin tabi dengeleri vardır, bu dengelerin bozulmaması zorunludur.
Globalleşen dünyada bütün devletlerin ekonomileri birbiriyle ilişkilidir. Bir devletin ekonomisinde meydana gelen sorun diğer devletleri de ilgilendirmektedir. Bu nedenle global sistem içinde iflaslara iznin verilmesi mümkün değildir. Dünyada dolanmakta olan sıcak paranın 2 trilyon Dolar olduğu ifade edilmektedir. Bu para döviz, faiz ve borsa üçgeninde ekonomileri vurmaktadır. Özellikle borçlu ülkelerin dövize olan ihtiyaçları, sıcak para talebini de beraberinde getirmektedir. Dünya para piyasalarını kontrol eden egemenler zaman zaman faizi yükselterek piyasadaki döviz arzını kısmaktadırlar. Bu durumda kurlar yükselmektedir. Piyasada döviz bollaştığı dönemlerde ise kurlar gevşemektedir.
Geçen yıllarda Türkiye, izlediği düşük faiz, yüksek kur politikası sebebiyle, yüksek kur krizi yaşamıstır. Piyasada döviz talebinde bulunacak kadar bol TL bulunmamış olsa dövizin yükselmesi söz konusu değildir. Merkez Bankasının piyasadaki TL arzını neden kontrol etmediği sorgulanmalıdır. Ekonomi yönetimleri hangi kararları alırlarsa, ekonomi o yönde yoluna devam eder. Bu durum bazı kesimleri memnun ederken, bazı kesimleri de rahatsız etmektedir. Sesi fazla çıkanlara kulak verildiği zaman her şeyin kötüye gittiği zannedilmektedir. Halbuki her şey planlandığı gibi gitmektedir. Alınan kararlar iç talebin kısılması ve ihracatın artırılmasına yöneliktir. Bu uygulamalar neticesinde cari açığın kapatılması hedeflenmektedir. Bunun bedelini halk ödemektedir. Hükumet bu acı reçeteyi bilgisizlikten değil, bilerek uygulamaya koymuştur.
Türkiye uzun yıllardır borçlanarak pembe refahı yaşamıştır. Buna alışan halk kesimleri ellerindekini kaybettikçe feryat etmektedirler. Borç borçla çevrilerek ekonomi düzlüğe çıkarılamaz. Bütçe açıklarının mutlaka kontrol altına alınması zorunludur. Lüks tüketimin kısılması ve israfın önlenmesi alınması gereken öncelikli tedbirler olmalıdır. Diğer bir husus ekonomideki kayıt dışılıktır. Bundan dolayı neredeyse bütçenin yarısı kadar vergi kayıp ve kaçağı meydana gelmektedir. Alınacak akılcı kararlar ile ekonominin hızla kayıt altına alınması zorunludur. Türk parasının değerini düşürerek ithal ara malına dayalı ihracatın artırılması çözüm değildir. İş gücünü ucuzlatarak Türkiye’yi Avrupa’nın marabası yapmak onur kırıcıdır.
Sonuç itibarıyla kötü yönetilen aile bütçesi ile devlet bütçesi arasında bir fark yoktur. Ekonomiyi paradan para kazanma kolaycılığından kurtararak, üretim teşvik edilmelidir. Üretmeden enflasyonun düşürülmesi mümkün değildir. İsraf ekonomisinden tasarruf ekonomisine, tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine dönmek bir tercihtir. Dövizde pozisyon almak, yabancı ülkelerin lehine tasarruf yapmak demektir. Düzeltilmesi ise hesap kitap işidir. İşte bu nedenle liyakat önemlidir diyorum. Sonuç itibarıyla devlet baş, hükumet şapkadır. Baş baki, şapka fanidir. Şapkaların kendilerini baş sanmaları, ham hayalden başka bir şey değildir.