Yusuf KANLI Görmek, duymak istemesek de Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde giderek yoğunlaşan bir gerilimin varlığı üzücü bir gerçek. Bu durum daha da kötüleş...

Yusuf KANLI Görmek, duymak istemesek de Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde giderek yoğunlaşan bir gerilimin varlığı üzücü bir gerçek. Bu durum daha da kötüleşir mi? Yunanistan’ın hep şikayet ettiği, dayılarına, amcalarına raporladığı gibi bu durum iki NATO “müttefiki” arasında bir “çıban” gibi nihayette patlar mı, “enflamasyon” geçerse kendiliğinden iyileşip ortadan kalkar mı? Daha 9 Eylül’de “100 yıllık barış” temasıyla Yunanistan’ın “Ön Asya Felaketi” dediği, Türk ulusunun yeni bir Cumhuriyet yolunda en büyük adımlarından, Büyük Zafer ve İzmir’in Kurtuluşu kutlandı. Türk ulusu çağdaş, demokratik, ilerici ve elbette laik cumhuriyetin oluşumundaki bu büyük zaferi ne kadar görkemli kutlarsa kutlasın yetmezken bu büyük zafer, savaşı kaybeden yayılmacı, işgalci Yunanistan için sadece bir hezimet değil, aynı zamanda haddini belirleyen bir mania ortaya koymuştur. Megalo Idea denilen, İzmir yetmez İstanbul ve hatta Kayseri’ye kadar Anadolu topraklarına genişlemeyi, adaları ve hatta Kıbrıs dahil tüm Akdeniz hakimiyetini hedefleyen o emperyalist ütopya kağıttan kule gibi çöktü. YUNANİSTAN TÜRK DÜŞMANLIĞINI BIRAKMALIDIR Çöktü de ne oldu? Türkiye’de bazı hadsizler hala daha farkında olmasalar da büyük zaferin anlamının, yaşadığı büyük travma ile saldırgan, yayılmacı ve işgalci Yunanistan sağcısıyla, solcusuyla her fırsatta eski emellerini hortlatmakta hiç geri durmamaktadır. Daha düne kadar onlarca adanın hukuksuz ve keyfi bir şekilde Yunanistan tarafından el konulmasına, egemenlik iddialarında bulunulmasında ve üstelik uluslararası antlaşmalar uyarınca silahsızlandırılmış, askersizleştirilmiş olmaları şart olan, Türkiye’ye taş atımı mesafede kayalıklar dahil karakol dahi kurulmasına, yabancı askeri kuvvetlere üs olarak verilmesine maalesef sessiz kalmadık mı? Bu adalara ve kayalıklara bakan seviyesinde ziyaretlere, mangal partilerine, hatta NATO tatbikatlarına dahil ederek yayılmacılıklarına meşruiyet kazandırma gayretlerine kuru kınama mesajı haricinde ne yaptı Türkiye? Daha dün bile ülkenin ordularının dağıtılmasına, toprakların işgaline, mezalim yaşanmasına seyirci kalan ihanet ve hıyanet içerisindeki son Osmanlı yönetimini savunma adına Büyük Zafer’e ve Cumhuriyete laf atılması cüretine ne demeli? Hiçbir şey bilmiyorsanız, oturun Nutuk’u okuyun behey zavallılar. BOŞ MESAJLAR CİDDİYETİ YOK EDİYOR “Bir gece ansızın geliriz” mesajları belli ki boş, tribünlere yönelik, seçim malzemesinden başka bir şey değil. Öyle de tansiyon yükseliyor, Yunanistan yedi düvele Türkiye’yi sanki saldırgan oymuş gibi bu boş sözler nedeniyle şikayet ediyor. Dış politikanın ve ülke güvenliğinin siyasi ikbal uğruna bu denli hoyratça manipülasyonu üzücü ama bir o kadar da tehlikeli. Bu devleti kuran irade ve heyet hedefi gayet net ortaya koydu: Yurtta sulh, cihanda sulh. Anlamak elbette kapasite gerektirir ama biraz beyin ve az gayret ile de en azından el yordamıyla yol alınabilecek kadar net bir rota bu. Elbette, Yunan sahil koruma gemileri Türkiye veya uluslararası sularda Türk gemilerine, Türkiye limanlarına mal ve yolcu taşıyan gemilere, ya da Türk balıkçı teknelerine yönelik taciz ateşi kabul edilemez. NATO tatbikatında Türk savaş uçaklarına S300 füze kilitlemesi açık düşmanca davranıştır. Hoş görülemez. Ne Ege denizi ne de hava sahası sadece Yunanistan’a ait değildir. Karasularını 12 mile çıkarması Ege denizini Yunan gölüne döndürür, o nedenle 40 yıldan fazladır Türkiye defalarca böyle bir durumun savaş sebebi olmak dahil sonuçları olacağını söyleye gelmektedir. TÜRKİYE HAKLARINI KORUMALIDIR İki kilometrekarelik bir adanın Doğu Akdeniz’de en fazla kıyı uzunluğu olan Türkiye’nin önündeki konum nedeniyle Türkiye’yi kendisi ile Kıbrıs arasındaki dar alana hapsedip tüm Doğu Akdeniz’in Yunanistan’ın tapulu malı gibi kabul edilmesi elbette ki ayrıca savaş sebebi olmalıdır. Savaş vatan ve ülke çıkarları savunması için değilse ne zaman meşru olacaktır? Yunanistan Türkiye'nin Ege kıyı şeridine yakın adalarda askeri varlığını sürdürerek uluslararası anlaşmaları ihlal etmektedir. Türk gemilerine taciz düşmancadır. Türk savaş uçaklarına, hele de müttefik bir tatbikat sırasında füze kilitlemek düşmancadır. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias haklıdır. Avrupa halen Ukrayna'daki Rus saldırganlığı ve savaş nedeniyle sıkıntıdadır. Aynı zamanda NATO müttefiki olan Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerilim şımarıklık ve yayılmacılık bir tarafa bırakılarak sona erdirilmelidir. Bunun için de tabii ki ne “bir gece ansızın gelebilirim” boş tehditlerine, ne de şımarıkça ağabeylere, dayılara şikayet edip destek aramaya ihtiyaç vardır. SAVAŞIN BOYUTLARI KORKUTUCU OLUR Türkiye ile Yunanistan arasındaki sıcak bir savaşın sonuçları iki ülke sınırlarında olmayacak, aynı zamanda ciddi global bir güvenlik krizi ortaya çıkaracak, dünya siyasi haritasında deprem yaratacaktır. Unutmamak lazım, dün “Olmaz, olamaz” denilen “Yeni bir dünya kurulur biz de yerimizi alırız” ya da “Duvarın öteki yanına geçeriz” gibi retoriksel demeçler bugün gayet ciddi tartışma konusu olabilmekte, en azından opsiyonlar arasında sayılmaktadırlar.