Süreyya ORAL
1982 yılında Ankara’da bir kız kaçırma ve ailesinden fidye isteme olayı yaşandı… Avukat Mürüvvet Aktopuk’un kızı Deniz Aktopuk kimliği belirsiz kişilerce kaçırılmış ve...
Süreyya ORAL
1982 yılında Ankara’da bir kız kaçırma ve ailesinden fidye isteme olayı yaşandı… Avukat Mürüvvet Aktopuk’un kızı Deniz Aktopuk kimliği belirsiz kişilerce kaçırılmış ve ailesinden fidye istenmişti…Polis olayı soruştururken bazı ip uçları yakalamıştı… İp uçlarından biri o dönemin ünlü babalarından İnci Baba’ya çıkıyordu… Kısa süren operasyonlar sonucu içlerinde bir galerici ve bazı güvenlik elemanlarında bulunduğu çete elemanları kısa sürede yakalandı.. Operasyon tarihe en kısa sürede sonuçlandırılan operasyon olarak geçt…
Kaçırılan Deniz Aktopuk da yüzleştirme sırasında hepsini tek tek tanımıştı..
İşin çetrefilli kısmı bundan sonra başladı...Bizler kaçırma olayını ilk güden itibaren takip ederken, olaya karışan sanıkların de fotoğraflarını çekeceğimizden fazlasıyla emindik…
Ama soruşturma tamamlandıktan sonra sanıklar basının önüne çıkarılmadan Mamak Askeri Cezaevine gönderildi…Bizler fotoğraf konusunda hava almıştık...
İşin zor kısmı bundan sonra başladı. Gazeteye gelir gelmez Mamak Cezaevinde tanıdığım bir subayı aradım ve kendisinden fotoğraf konusunda bana yardımcı olmasını istedim…
Arkadaş bana yardımcı olacağını söylediğinde doğru Mamak’ın yolunu tuttum…Odasında kendisiyle konuşurken, hepsinin tecritte olduğunu ve saçlarının da kesildiğini, fotoğrafın Mamak’ta çekildiğinin belli olmamasını ve fotoğrafın Mamak’ta çekildiğini kamufle edip edemeyeceğimi sordu.. Ben de elimden geleni yapacağımı söyledim…
Bu sözler üzerine arkadaşım fotoğraf çekmesini bilen bir askeri yanına çağırdı ve benim makinamı ona vererek sanıkların toplu fotoğrafını çekmesini söyledi…
Ben heyecanla odada beklerken asker odaya geldi istediğim fotoğrafı çekmişti…
Artık bundan sonrası bana aitti.. Gazeteye geldim ve acele filmi yıkadım ve fotoğrafı karta bastım.. Bundan sonra işin zor kısmı başladı..İnci Babanın saçı peruk olduğu için ona dokunmadım diğer suçluların kafalarındaki saç izlerine sadık kalarak siyah keçe kalemle saç yaptım…Sonra fotoğrafı telefoto ile İstanbul’a geçtim.. Belki bazılarının saçları eskisinden daha gür olmuştu… Ama o günün telefoto koşulları altında ben amacıma ulaşmış fotoğrafın çekildiği yeri elimden geldiğince kamufle etmeye çalışmıştım…
Bu olay da bana gazetecilik mesleğinin olmazsa olmaz en önemli koşulunun her yerde insanın sağlam dostlar elde etmek olduğunu bir kez daha göstermişti bana…