Tarım ve Ormancılık Bakanlığının kuruluşlardan toplayarak laboratuvarda yaptığı gıda kontrolleri aklıma bir zamanlar aktif olan Hıfzıssıhha’yı aklıma getirdi.

Süreyya Oral

Neredeyse Cumhuriyet'le yaşıt olan bu kuruluş önce atıl hale getirildi, 2011 yılında da kapatıldı… 

Bu kurum aşı çalışmalarının yanı sıra gıda kontrollerinde de aktif rol oynayan bir kurum idi. Kontrollerini genel de halkın aldığı ve içeriğinden şüphe ettiği ürünleri kuruma getirmesi üzerine yapar ve sonuçlarını hem ürünü getirene hem de gerekli önlemlerin alınması için ilgili kuruluşlara iletirdi. 

Kuruma Türkiye’nin dört bir yanından ürünler getirilir ve gerekli incelemelerin yapılması sağlanırdı…
Gıda kontrolünün yanı sıra kurumun ana görevi aşı üretimi idi…

Hıfzıssıhha, "sağlıklı yaşamak için gereken önlemlerin bütünü" anlamına gelir. Arapça hıfız (muhafaza etmek) ve sıhha (sağlık) sözcüklerinden oluştu.

Adını Cumhuriyet döneminin ilk Sağlık Bakanı Refik Saydam’dan alan “Refik Saydam Hıfzıssıshha Müessesesi” kurulmuştur. Cumhuriyet döneminin ilk sağlık Bakanı olan Refik Saydam’ın ismini alan “Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü” 27 Mayıs 1928 tarih ve 1267 sayılı yasa ile Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti (Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı) ne bağlı olarak “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Hıfzıssıhha Müessesesi” adı ile Ankara’da kuruldu. İlk müdürü Profesör Doktor Mustafa AYGUN’dur. Daha sonra bu kanun gelişen ihtiyaçlar karşısında değiştirilerek 4 Ocak 1941’de 3959 sayılı yasa ile görev, yetki ve sorumlulukları yeniden belirlenmiştir. 

Halk sağlığı ile yakından ilgilenen ve bir dönem ağır kayıplar verdiğimiz bazı hastalıkların önlenmesinde geliştirdikleri aşılar ile aktif rol oynayan bu kurum da Cumhuriyet döneminde kurulan ve bugün adını unuttuğumuz kurumlar arasına girmiştir. 

Bir not eklemek isterim... Gençliğimiz ve çocukluğumuz döneminde ben hiç böyle karışık ve sağlık açısında risk oluşturan maddeler içeren ne bir gıda adı işittim ne de ürün gördüm. Arada sırada kasapların kıyma çekerken içine sakatat koyduklarını duymuştum. Ama o da çok değildi... Ürünlerin bu kadar sağlığa zararlı katkı maddeleri içermesi gelişen tarım, kullanılan gübre ve ilaçlardan kaynaklanmaktadır... Bizlerin önce doğal beslenme, doğal tarım ve doğal ürünlerle hayvan yetiştirmeye odaklanmamız lazım... Üretimi arttırma amaçlı yetiştirme yerine doğan amaçlı ürün arttırmaya odaklanmamız GDO lu ürün yetiştirmeyi unutmamız lazım…